Gündem

Mustafa Yeneroğlu: İçi boşaltılan terör kavramının keyfi uygulamalarının ağır sonuçları infaz paketi ile hafifletilebilirdi

08 Nisan 2020 13:06

DEVA Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve Hukuk ve Adalet Politikaları Başkanı ve İstanbul Milletvekili Mustafa Yeneroğlu, infaz düzenlemesini eleştirerek, "Son yıllarda içi iyice boşaltılan terör kavramının keyfi uygulamasının ağır sonuçlarını biraz da olsa hafifletebilirdi. Alakasız bir biçimde terörle ilintili suçlar yakıştırılan gazetecilerin, düşüncelerinden dolayı yargılanan aydınların karşı karşıya kaldığı hukuksuz uygulamaların ağır faturalarını azaltabilirdi. Maalesef böyle bir iyi niyet göstergesi Genel Kurul tartışmalarında da görülmüyor" ifadelerini kullandı.

Yeneroğlu dün Genel Kurul'da görüşülen infaz paketi hakkında bir değerlendirme yaptı. Cezaevlerinde bulunan kişileri de hatırlatan Yeroğlu, "Ayrıca bu infaz paketinden ayrı olarak Koronavirüs salgını kapsamında, devletin cezaevlerinde mahpuslara insan onuruna uygun muamele yükümlülüğü gereğince, yaşam ve sağlık haklarına öncelik verilerek, gerekli tedbirleri de ivedilikle alması gerektiğini tekrar vurguluyoruz" dedi. Yeneroğlu'nun değerlendirmesi şu şekilde:

"TBMM Genel Kurul'da görüşülmekte olan İnfaz Paketi, mevcut yasaların eksiklik ve hatalarını giderme amacından uzak, birçok eksik ve hatayı bünyesinde barındıran bir tekliftir. Toplumun geniş kesimini etkileyen, niteliği gereğince gizli bir özel af olan bu düzenleme, uzun zamandır TBMM’nin yasa yapma sürecindeki keyfiyetin, toplumsal mutabakata önem verilmemesinin, tüm partilerin, baroların, akademisyenlerin ve sivil toplum kuruluşlarının görüş ve önerilerinin dikkate alınmamasının bir tezahürüdür. Oysa, kamu vicdanını etkileyen ve adalete güveni yeniden inşa etmesi gereken düzenleme; belirli uzlaşı kriterlerini dikkate alsaydı; bütüncül ve kapsayıcı bir nitelik kazanabilirdi. Açıkça belirtmem gerekir ki, kamuoyunu infaz indirimleri açısından meşgul eden bu paket, öngörülen infaz sistemi bütüncül olarak ele alındığında; kesinlikle adaletsiz, eşit olmayan ve hukukun üstünlüğü iddiasına yakışmayan bir yaklaşımla hazırlanmış. Özellikle de infaz indiriminden istisna tutulan suçların belirlenmesi aşamasında, suçların niteliği ve kamu vicdanında oluşturduğu sonuçlar göz ardı edilmesi nedeniyle adil bir düzenleme olmadığı görüşündeyim.

DEVA Partisi olarak temel düşüncemiz, kamu vicdanını zedelememek, cezaların caydırıcılığını ve toplumun huzurunu korumak adına bazı suçlarda infaz indirimine gidilmemesi gerektiği şeklindedir. Bu suçların başında adam öldürme, cinsel suçlar, uyuşturucu ticareti suçları, işkence suçları, mükerrer suçlar gelir. Yine aynı şekilde kamu düzenine karşı işlenen, polisimize, askerimize silah sıkan, onları öldüren, bomba atan, 15 Temmuz hain darbe teşebbüsüne katılıp cebir ve şiddet kullanarak anayasal düzenimizi yıkmaya çalışan teröristler bu infaz indiriminden elbette ki yararlandırılmamalıdır.

Ancak daha düne kadar hükûmet “Devlete karşı işlenmiş suçları devlet affedebilir ama vatandaşa karşı işlenmiş suçları devlet affedemez, vatandaş affeder" diyordu. Oysa bugün tam tersini uyguluyor. Devlete karşı işlenmiş kabul edilen suçları tamamen kapsam dışı bırakırken; tweet attıkları için, eleştirel bir yaklaşımda bulundukları için, yani temel haklarını kullandıkları için hukuksuz bir biçimde yargılattırdığı insanları kapsam dışı bırakarak ikinci defa cezalandırıyor. Diğer tarafta çete liderlerine, kasten yaralama sonucu kadının ölümüne neden olan, yağma suçunu işleyen, rüşvet alan kişilerin tahliye olmasının önü açılıyor. 

Bu kapsamda bu düzenleme; son yıllarda içi iyice boşaltılan terör kavramının keyfi uygulamasının ağır sonuçlarını biraz da olsa hafifletebilirdi. Alakasız bir biçimde terörle ilintili suçlar yakıştırılan gazetecilerin, düşüncelerinden dolayı yargılanan aydınların karşı karşıya kaldığı hukuksuz uygulamaların ağır faturalarını azaltabilirdi. Maalesef böyle bir iyi niyet göstergesi Genel Kurul tartışmalarında da görülmüyor.

En büyük sorunumuz, hakimlerin yürütmenin baskısıyla mevzuatı dahi uygulayamaz hale gelmesi. İsterdik ki; adil bir hukuk devleti olmaktan bu kadar uzaklaşmışken, bu düzenleme ile geçmişte yapılan hatalardan dönülsün. Türkiye tüm vatandaşlarımızın hak ettiği demokratik bir hukuk devleti olsun. Ancak adil yargılanma hakkı, adalet, tarafsız ve bağımsız yargı için mücadelemize devam edeceğiz. Ayrıca bu infaz paketinden ayrı olarak Koronavirüs salgını kapsamında, devletin cezaevlerinde mahpuslara insan onuruna uygun muamele yükümlülüğü gereğince, yaşam ve sağlık haklarına öncelik verilerek, gerekli tedbirleri de ivedilikle alması gerektiğini tekrar vurguluyoruz."