Gündem

Lösemi hastası tutuklu Nihat Baymiş: Cezaevinden dolayı tedavimde geç kalındı

Nihat Baymiş için uygun ilik aranıyor

24 Temmuz 2017 15:18

Cezaevinden lösemi hastalığının son aşamasında tahliye edilen hasta tutuklu Nihat Baymiş için uygun ilik bulunamadı. Cezaevinden dolayı tedavisine geç kalındığını belirten Baymiş, "Ben 2015 yılında bu hastalığa yakalandım. O zaman teşhisi koydular. Beyaz kanın eksik olduğunu söylediler. Randevu verdiler ama randevuya götürülmedim" dedi. Baymiş'in ailesi kamuoyuna duyarlılık çağrısında bulunarak, doku örneği istedi. 

Dihaber'de yer alan habere göre 2011 yılında "örgüt üyesi" olduğu iddiasıyla tutuklanan ve İzmir Şakran T Tipi 4 No’lu Cezaevi’nde lösemi hastalığına (kan kanseri) yakalanan Nihat Baymiş, İstanbul Adli Tıp Kurumu’nun “Cezaevinde kalamaz” raporu vermesinin ardından 9 Haziran günü, cezasının bitimine 10 ay kala tahliye edildi.

Cezaevinden çıktıktan sonra İzmir Yeşilyurt Hastanesi'nde kemoterapi gören Baymiş, Diyarbakır Dicle Üniversitesi Hastanesi'ne getirildi. Doktorlardan alınan bilgilere göre Baymiş'in iyileşmesi ve yaşamını sürdürebilmesi için ilik nakli gerekirken, ailesinden ve birinci derece akrabalarından alınan kan örnekleri sonucunda iliklerin uyuşmadığı öğrenildi. Aile son çare olarak ilik bankasına başvurmaya hazırlanırken, hastalığının ilerlemesi nedeniyle 15 kilo kaybeden Baymiş ise günden güne güç kaybediyor.

Halen ilik bulunamadı

Durumuna ilişkin konuşan Baymiş, cezaevinden çıktıktan sonra yaşamına doktorlar gözetiminde devam ettiğini söyledi. Baymiş, kemoterapi için İzmir'e gelip gittiklerini söyledi. Kemoterapinin üçüncü seansını alacağını belirten Baymiş, ilik nakli beklediğini ifade etti. Ailesinin ve birinci derece akrabalarının iliklerinin uyuşmadığını söyleyen Baymiş, ciddi sancıları olduğunu ve yürümekte dahi zorlandığını kaydetti. Baymiş, "Cezaevinden çıktıktan sonra da ağrılar sancılar devam etti. Hastalık bende çok halsizlik yaratıyor. Bu da beni fizikken çok yoruyor. İlaçlarla şu an tedavi görüyorum ve ayakta duruyorum. İlaçlar net bir sonuç vermiyor. İyileşme olduğu söylenemez" dedi.

"Tedavimde geç kalındı"

Tedavisinde geç kalındığına dikkat çeken Baymiş, "Ben 2015 yılında bu hastalığa yakalandım. O zaman teşhisi koydular. Beyaz kanın eksik olduğunu söylediler. Randevu verdiler ama randevuya götürülmedim. Bu durum 2017'ye kadar devam etti. Daha da ağırlaşmama sebep oldu. Artık iç kanamaya sebep olmaya başladı. Cezaevinden dolayı tedavimde geç kalındı. Cezaevinde yaşanan sıkıntılardan dolayı tedaviye geç başlandığı için bu kadar tedaviye rağmen bir türlü vücuttaki iltihaplanma bitmiyor. Daha çok kemoterapi üzerinde duruyorlar. Kemoterapi de vücutta ciddi tahribatlar yaratıyor. Kemoterapi belki 10-15 seansa kadar gider. Cezaevinde hasta arkadaşlarımızın tedaviye geç başlaması ister istemez hastalığın daha ağırlaşmasına neden oluyor. Ağırlaşan arkadaşların tedaviye götürülmediğini duyuyoruz. Ağır hasta olan arkadaşlarımız da var. Kamuoyuna duyarlı olması gerekiyor. Benim de diğer hasta tutukluların da en büyük talebi budur" dedi.

"Hasta tutsaklar ölüme sürükleniyor"

Cezaevlerindeki hasta tutukluların devletin politikaları ile ölüme sürüklendiğini dile getiren Baymiş, "Belki 1980'lerde fiziki olarak açıkça insanı imha ediyorlardı. Ama bugün daha inceltilmiş politikalarla imha ediliyor. Mesela hastaneye götürmeme, tedavide geç kalınma, ilaçları kullanmasını engelleme, farklı ilaçlar verme gibi durumlar var. Daha çok hastalığı tetikleyen ilaçlar da veriliyor. Bu da hastalıkları daha çok ön plana çıkarıyor. Örneği hasta arkadaşımızın acil hastaneye gitmesi gerekiyor ama 3saatte ambulans gelemiyor. 3 Saate kadar o arkadaş ölür mü ölmez mi düşünülmüyor. Bu da devletin politikasıdır. Bu politikayı şikayet etsen de bir şey değişmiyor. Dilekçe yazsan yerine ulaşmıyor" diye konuştu. 

Kan kanserinin son aşamasında olduğunu yineleyen Baymiş, şunları söyledi:

"Benim yaşamam için ilik nakli olmam gerekiyor. Şu an ilik bulunamadı. Duyarlı olunur da ilik bulunursa yaşamıma devam edebilirim. Ancak yalnızca benim için değil tüm hasta tutuklular için duyarlı olunması gerektiğini düşünüyorum. İnsanlar artık cezaevlerine gözlerini kapatmasın. Ben yaşamımı yitirsem dahi yeni cezaevinde yeni Nihatlar olmasın" 

"Sağlıklı giriyorlar hasta çıkıyorlar"

Baymiş'in ablası Birgül Bahçeli ise, Baymiş'in cezaevinde ağırlaştığı son dönemlerde sürekli telefonda hastaneye gittiğini söylediğini belirterek, hasta olduğundan ailesi olarak bilgilerinin olduğunu ancak hastalığının bu kadar ilerlediğinin cezaevi tarafından kendilerine yansıtılmadığını ifade etti. Kasım ayında teşhisin konulmasının ardından Şubat ayında randevu verilmesine rağmen Baymiş'in doktor randevusuna getirilmediğini söyleyen Bahçeli, mide kanaması ve benzeri gerekçelerle yeniden cezaevine gönderildiğini belirtti. 

Bu süreçte Baymiş'in cezaevinde defalarca fenalaştığını kaydeden Bahçeli, "Bu durum idareye söylenmesine rağmen hastaneye götürülmemiş. Çok katı kuralları var Şakran Cezaevi'nin. Mayıs ayında ağırlaştığında hastaneye çok kötü bir durumda getirildi. Daha sonrasında cezaevi idaresi anca bizi aradı. Ben gördüğümde durumu çok kötüydü. Gençlerimizi, insanlarımızı devlet bizden alırken gayet sağlıklı alıyor. Ondan sonra cezaevi şartlarında bu insanları hasta edip bize teslim ediyorlar. 6 buçuk yıl önce kardeşim cezaevine girdiğinde hiçbir rahatsızlığı yoktu. Cezaevinde geçen süre zarfında bu insan kan kanseri olarak oradan çıktı" dedi. 

"Duyarlı insanlardan uygun doku istiyoruz"

Doktorların Baymiş'in kan kanserinin son aşamasında olduğunu söylediklerini ve ilik nakli gerektiğini belirten Bahçeli, dört kardeşinin de iliğinin uymadığını ifade etti. Duyarlı insanlardan yardım beklediklerini ifade eden Bahçeli, "Duyarlı insanlardan biz doku örneği vermelerini rica ediyoruz. Herkes gibi kardeşimin yaşamasını istiyorum. Tüm duyarlı insanlar bulundukları şehirde ilik bankalarına gidip doku örneği vermelerini bekliyoruz. Tek isteğimiz bu. Süre uzadıkça yaşam kısalıyor. Kan kanseri gecikmeye gelmeyen bir hastalıktır" diye konuştu. 

"Benim oğlumun başına geldi başkasına gelmesin "

Baymiş'in annesi Mihriban Baymiş de, tüm kan kanseri hastaları için herkesin duyarlı olması gerektiğini altını çizerek, "Ne yapacağımızı bilmiyoruz. Oğlumun kurtulmasını istiyorum. Duyarlı insanlar sesimizi duysun. Yalnızca oğlum değil tüm hasta tutuklular kurtulsun. Benim oğlumun başına geldi, başka insanların çocuklarının başına gelmesin" dedi.