Gündem

Koronavirüs yüzünden ölümden dönen doktor: Salgın böyle bitmez!

06 Ağustos 2020 11:45

Türkiye'nin ilk Covid-19 vakalarından biri olan ve haftalarca yoğun bakımda yaşam mücadelesi veren Dr. Selçuk Köse maskesiz dolaşanlara tepki göstererek, “Hastane çevresinde bile maske takmayan vatandaşlarımızı görüyorum. Bunlar beni çok üzüyor çünkü sırf bu yüzden ben neredeyse ölüyordum. Uyulacak kurallar belli ve çok basit. Bu kadar zor olmamalı” dedi.

Koronavirüs salgınının Türkiye’de ilk görülmeye başlandığı aart ayında hastalığa yakalanan ve yaşam mücadelesi ile haftalarca gündemden düşmeyen Bakırköy Dr. Sadi Konuk Eğitim ve Araştırma Hastanesi Göğüs Cerrahisi Bölümünden Dr. Selçuk Köse, tam 4 aylık aradan sonra hastanedeki görevine döndü. İki hafta önce hastalarını yeniden muayene etmeye başlayan Dr. Köse, Demirören Haber Ajansı’na (DHA) verdiği röportajında “28 yıllık meslek hayatımda hastalarımdan hiç bu kadar uzak kalmamıştım. İlk gün oldukça heyecanlıydım bu yüzden. Binlerce mesaj aldım hem hastalarımdan hem meslektaşlarımdan. Sosyal medyadan da keza öyle. Yani çok mutluluk verici ve duygulandırıcı bir durum benim için. Demek ki onlara bir faydam olmuş ki onlar da sağolsunlar beni hiç yalnız bırakmadılar. Hepsine sonsuz minnettarım. Hastalarım polikliniğe geldiğinde onlar bana 'geçmiş olsun' diyor artık. Arkadaşlarımın hızlı müdahalesi ve en uygun şekilde tedavi etmesi sonucu hala hayattayım ve buradayım” dedi.

"Haftalarca yaşamla ölüm arasında gidip gelmişim"

Şikayetlerinin Mart’ın ilk günlerinde başladığına işaret eden Dr. Köse, yaşadıklarını şöyle anlattı: “Türkiye’nin hemen hemen ilk hastalarından biriyim. Çalıştığım serviste yattım birkaç gün. Durumum kötüleşince yoğun bakıma alındım. Binlerce kez girip çıktığım, hemen yan koridordaki yoğun bakıma hasta olarak girmek gerçekten çok zormuş. Giderken çocuklarım ve ailemle vedalaşmıştım. Nisan’ın 7’sine kadar 23 gün boyunca uyutuldum. Akciğerlerim ciddi şekilde zarar görmüş, kalbim durmuş, mide kanaması geçirmişim, virüs beynimde dahi tutulum yapmış. Haftalarca çok ciddi bir şekilde yaşamla ölüm arasında gidip gelmişim. Uyutularak tedavi gördüğüm için o anları hatırlayamıyorum.”

"Tekrar yakalanırsam kurtulma şansım çok düşük"

Göreve başladığından bu yana en çok vatandaşların önlemlere uymamasına üzüldüğünü anlatan Dr. Köse, “Şimdi bakıyorum hastane bahçesinde bile maskesiz insanlar görüyorum. Maskesiz, mesafesiz kalabalık bir şekilde bir araya geliyor insanlar. Bunlar beni gerçekten çok üzüyor. Çünkü sırf bu yüzden ben hayatımı neredeyse kaybediyordum. Bu virüsün yaygınlaşmaması için çok basit kurallar var. bunu artık herkes biliyor, Bakanımız her gün söylüyor. Endişeleniyorum gerçekten. Çünkü toplumda bu kadar duyarsızlık olduğu sürece bu salgının virüsün devam edeceği aşikar. Dolayısıyla ben de çekiniyorum çünkü bir daha yakalanırsam bundan kurtulma şansım çok düşük. Hastalığı bu kadar ağır geçirmişken tekrar virüs kaparsam hayatımı kaybedebilirim” dedi.

Şimdilik poliklinik hastalarına hizmet veren Dr. Selçuk Köse, bir cerrah olarak ameliyathaneye girebileceği günü de iple çekiyor. Halen fizik tedavi rehabilitasyonlarının devam ettiğini söyleyen Köse, sözlerini şöyle sürdürdü: “20 Nisan'da taburcu oldum. Yaklaşık 3 ay evde istirahat ettim. Şu anda hala fizik tedavi alıyorum. Kaslarımı tekrar eski gücüne kavuşturmam gerekiyor ki ameliyatlarıma dönebileyim. Ben bir cerrahım, göğüs cerrahisi uzmanıyım.  Dolayısıyla yaptığım en önemli iş bana göre, ameliyat yapmak. Bir süre daha ameliyathaneden uzak kalacağım. Ama en kısa sürede inşallah başlamayı düşünüyorum. Ameliyathanedeki arkadaşlarımın hepsi de beni hasretle beklediklerini söylüyorlar.

"Benim için ciddi çaba sarf eden çalışma arkadaşlarıma minnettarım"

Antiviral tedavide kullanılan Favipiravir adlı ilacın Türkiye’de ilk kez verilen hastalardan biri odluğunu vurgulayan Dr. Köse, gece gündüz başından ayrılmayarak kendisini yaşama döndüren mesai arkadaşları ve meslektaşlarına minnettarlığını da şu cümlelerle özetledi: “Beşhekimimizin de (Prof. Dr. Gökhan Tolga Adaş) içinde bulunduğu ekiple birlikte yoğun uğraşlar vermeleri, kök hücre nakli yapılması, yoğun bakım hocalarımızın ciddi çabaları, özellikle Zafer Çukurova hocamıza ve Oya hocamıza (Dr. Gülsüm Oya Hergünsel) gerçekten minnettarım. Beraber çalıştıkları uzman arkadaşlarımız, hemşirelerimiz personellerimiz, adlarını tek tek sayamadığım herkese gerçekten minnettarım. Çünkü onlar olmasaydı ben burada olamazdım sanırım.”