Dünya

Komşuya ayna tutarken kendimizi görmek

Eski İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad, içinde yetiştiği ve uğruna mücadele ettiği dinci anlayışı ve yaşam tarzını, gücü eline geçirdiğinde insanlara dayatmaya çalıştı. Gündem oluşturmayı, sadece ülkesinde değil başka ülkelerin gazetelerine manşet olmayı seviyordu.

12 Haziran 2021 16:17

Gül Atmaca

Komşumuz İran'da gelecek hafta yani 18 Haziran'da Cumhurbaşkanlığı seçimi var. "Ne var ki bunda biz her gün seçim konuşuyoruz" dediğinizi duyar gibiyim. Doğru ama ben de zaten İran'daki seçimlerde yeni adaylar kim, kimin şansı var onu yazmayacağım. Tersine, portresini çizmeye çalıştığım kişi eski bir Cumhurbaşkanı olan Mahmud Ahmedinejad.

İran İslam Devrimi'ne Liderlik yapan Humeyni'nin çömezlerinden birisi olan; valilik, Tahran Belediye Başkanlığı ve nihayetinde iki kez Cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturan Ahmedinejad'ın birkaç yıldır iktidardaki Ayetullahlar ile arası bozuk. Öyle ki Mayıs ayında üçüncü kez yaptığı adaylık başvurusu, Anayasayı Koruyucular Konseyi tarafından veto edildi.

Neden sorusuna yanıt vermek için biraz geriye gidelim:

Mahmud Ahmedinejad, 1956'da Tahran'a iki saatlik uzaklıktaki Aradan'da, yedi çocuklu bir ailenin dördüncü çocuğu olarak dünyaya geldi. Koyu muhafazakâr bir aileden geliyordu. Daha sonra Tahran'a göç ettiler. Ahmedinejad 1976'da dereceyle üniversiteye girdi ve mühendislik eğitim almaya başladı. İslam Devrimi'ne giden yolda (1978-1979) Şah'a karşı gösteriler düzenleyen öğrenci liderlerinden birisiydi. Devrimden sonra rejimin bekçiliğini yapmak üzere kurulan ancak zamanla ticari ve siyasi alanda bir deve dönüşecek olan Devrim Muhafızları'na katıldı.

Ahmedinejad'ın üniversitedeki akademik hayatı ilk olarak valilik göreviyle bölündü. Kurulmasına ön ayak olduğu İran İnşaatçılar İttifakının (Abadgaran) da desteğiyle 2003'te Tahran Belediye Başkanı seçildi. Ahmedinejad çıtayı yükseltip 2005'te cumhurbaşkanlığına aday olduğunda, Belediye Başkanlığına rağmen bazı çevreler tarafından hiç tanınmıyordu. Rakibi ise kurt politikacı Ali Ekber Haşimi Rafsancani'ydi. Reformcular, Ilımlı kanadın temsilcisi Cumhurbaşkanı Hatemi'nin yarım kalan reform sürecini Rafsancani'nin devam ettireceğine inanıyordu. Üstelik Rafsancani, hem ABD ile ilişkilerin iyileştirilmesi için önerilere açık olduğu mesajı veriyor hem de sistemin nasıl çalıştığını iyi biliyordu. Peki, Rafsancani gibi daha önce Cumhurbaşkanlığı yapmış (1989-1997) güçlü bir aday dururken Ahmedinejad nasıl seçildi?


Ahmedinejad selefi Hatemi ile...

Şehadet ve yoksulluk teması

Ahmedinejad, 2005'teki Cumhurbaşkanlığı seçimleri için hazırlanan son derece amatör bir videoda, İslam Devrimi'nin gönüllü milisleri Besiçleri arkasına almıştı. İran-Irak Savaşı'nda (1980-1988) şehit olan on binlerce insan yani "şehadet" Ahmedinejad'ın propagandasının ama temalarından birisiydi. Örneğin, belediye başkanlığı sırasındaki tartışmalı önerilerinden birisi de İran-Irak Savaşı şehitlerinin kemiklerini başkentin en işlek yerlerine taşımaktı!

Ahmedinejad, cumhurbaşkanlığı için propaganda yaptığı dönemde, kameralar masa ya da sandalyesi olmayan; ucuz halılar ve minderlerle kaplı evini gösteriyorlardı. Rakibi Rafsancani ise oldum olası lüks bir hayat sürüyordu.

Ahmedinejad, kırsala ve kent yoksullarına yönelik söylemlerinde, bugüne kadar hak edip de alamadıklarını vaat ediyordu. Fakat kast ettiği Batı tipi sosyal demokrasi değildi. Batının etkilerinden arındırılmış bir İslami yönetim hayali vardı. Yoksullara gıda yardımı programları da icraatlarını tamamlayan bir unsur oldu.


Ahmedinejad yoksul oylarını aldı

Ahmedinejad giyimi, tavrı ve yaşam koşullarıyla kırsala ve kentin yoksullarına "ben de sizdenim" mesajı veriyordu. Onların anlayacağı dilden konuşuyordu. Üzerinde hep aynı beyaz mont vardı. (Eski İran Cumhurbaşkanı görevdeki son yılında herkesi şaşırtarak iyi kumaştan takım elbise giymeye başladı!)

Ahmedinejad, Belediye Başkanı iken başkentin en önde gelen gazetesi Hemşeri'nin yöneticiliğini ele geçirmiş, gazeteyi siyasi programının odak noktalarından biri haline getirmişti.

"İki yetmez, daha çok çocuk"

Ahmedinejad, 2005'te cumhurbaşkanlığına ilk kez seçildikten sonra yeni evli çiftlerin iş ve konut edinebilmeleri için 1.3 milyar dolarlık "İmam Rıza Aşk Fonu"nu yürürlüğe koymuştu. Fon, petrol gelirinden besleniyordu. Enflasyon hızla tırmanırken, işsizlik rakkamları doruk yapmışken ve de petrol kaynakları seçimlerde oy uğruna çarçur edilirken, Ahmedinejad beklenmedik çıkışlarından birisini daha yaptı. Daha fazla çocuk yapılması için İran'daki mevcut nüfus planlaması programından vazgeçilmesi çağrısında bulundu. "Ben ‘iki çocuk yeter denmesine karşıyım. Ülkemiz bundan daha fazla çocuğu yetiştirecek kapasiteye sahiptir. Hatta 120 milyon insanı barındırabilir." (İran'ın o zaman ki nüfusu 70 milyon!)

Oysa İran 2006 yılının sonuna gelindiğinde, doğum kontrol programını en başarılı uygulayan ülkeler arasında yer alıyordu. Ahmedinejad, bu başarılı programı değiştirmeye kalkınca muhafazakâr çevrelerden bile karşı çıkanlar oldu. Meclis'te bulunan muhafazakâr bir kadın milletvekili Cumhurbaşkanı'nın şaka yaptığını ve söylediklerinin kendi şahsi düşünceleri olduğunu söyleme ihtiyacı duydu.

Reformcu İtimad-ı Milli gazetesi, Ahmedinejad'ın sözlerinin insanı şaşkınlığa düşürdüğünü yazarak, "Öyle görünüyor ki Cumhurbaşkanı tuhaf açıklamalarla manşetleri sürekli meşgul etmek istiyor" diye yorumda bulundu. Bu tartışmalı ve bilim dışı ifadelerin faturasını İran halkının ödeyeceği hatırlatıldı.

Al gülüm ver gülüm

Ahmedinejad kariyerinin ilk yıllarından itibaren kendisine ileride destek olacağını düşündüğü kişi ve kurumlara kesenin ağzını açmış onlara çeşitli jestler yapmıştı. Örneğin, Tahran belediye başkanlığı sırasında, projelerin çoğunu Devrim Muhafızları'na vererek bu kurumun askeri-endüstriyel bir dev haline gelmesine bilinçli olarak katkıda bulunmuştur. Devrim Muhafızları da, Ahmedinejad'ın Belediye Başkanlığı sırasında, sadece fiziki imkanları değil bütçeden fonları Ahmedinejad'ın hizmetine sunmuştu.

Devrim Muhafızları ile bu sıkı ilişki Ahmedinejad'ın cumhurbaşkanlığı sırasında da sürmüş; Muhafızlar özelleştirme furyasının kaymağını yiyerek ulusal ekonomideki rollerini perçinlemişlerdir. Ahmedinejad, cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturduğu ilk aylarda milyar dolarlık projeleri ihale kurallarını "by-pass" ederek Devrim Muhafızları'na verdi. Bu projeler arasında, kilometrelerce uzanan doğalgaz hattı inşası, sınır ötesine de taşan doğalgaz alanlarının açılması, Tahran metrosunun iki hattının inşası da bulunuyordu.

Ahmedinejad'ın Cumhurbaşkanlığıyla kırsalda ya da kentlerin yoksul mahallelerinde yaşayan ve uzun süredir kenara itilmiş olan muhafazakârların sahneye çıkmasına fırsat verileceği düşünülüyordu. Ahmedinejad'ı destekleyenler, "İran-Irak Savaşı'nda kendilerinin savaştığını, şehitlerin onlardan olduğunu söyleyip iktidarın kendi hakları olduğunu" iddia ediyorlardı.

Ahmedinejad'ın cumhurbaşkanı olmasının perde arkasında en üst düzeydeki siyasi hesaplar da vardı elbet. Öncelikle Dini Lider Ali Hamaney, Rafsancani gibi kurt bir politikacıyla kıyaslandığında Ahmedinejad'ın "daha kolay idare edilir" olduğunu düşündü. Hamaney'in Rafsancani'ye özel bir toplantıda "aday olma" dediği yazıyor. Muhafazakârlar, Hatemi'nin sekiz yıllık yönetiminin ardından bir daha reformculara şans vermemeye, reformcular ise en azından yarım kalan reform sürecini yeni reformcu bir adayla devam ettirmeye kararlıydılar. 2005 seçimleri bu açıdan kritikti.

Fakat tahminlerin tersine reformcuların adayı Rafsancani değil Ahmedinejad cumhurbaşkanı oldu! 17 Haziran 2005 günü Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin sonuçları açıklanırken ilginç olaylar yaşandı. Altı milyon oy, evet yanlış duymadınız altı milyon dev ekranda bir an göründü, sonra yok oldu sonra yeniden ortaya çıktı. Ve işte bu bir görünüp bir kaybolan oylar seçimlerin kaderini belirledi.

Dini Lider Hamaney, 2009'daki seçimlerde Ahmedinejad'a desteğini tekrarladı. Ancak Ahmedinejad'ın ikinci kez oturduğu cumhurbaşkanlığı koltuğunda görev süresi bitmeden ikilinin arasına kara kedi girdi. Ahmedinejad 2005 yılında sosyal adalet ve petrol satışlarından gelirlerin bütün İranlılar arasında dağılımını öngören sloganlar ile iktidara gelmişti. Ancak, Batı ile nükleer müzakereleri etkisiz hale getiren dış politikası yüzünden yaptırımlar arttı ve ağırlaştı. Bunun içerideki bir yansıması yüzde 40'ları aşan enflasyon, milyonlarca işsiz, sürekli artan gıda fiyatları oldu. İran'da son sekiz yılda üretim ve ihracat hacmi azaldı. Öyle ki, Ahmedinejad'ın adından cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturan Hasan Ruhani, İran ekonomisinin son iki yılda 1980'li yıllardaki İran-Irak savaşından bu yana bu kadar küçüldüğünü açıklamıştı. Yani, Ahmedinejad'ın "halefine" bıraktığı ekonomi derin bir kriz içindeydi

Ahmedinejad, Cumhurbaşkanıyken Mayıs 2013'te yani daha görev süresinin bitmesi beklenmeden Devrim Muhafızları İstihbarat Birimi Başkanı, Hamaney'in istihbarat birimi Başkanı, Hamaney'in oğlu Mücteba Hamaney ve bir başsavcı tarafından yedi saat sorgulandı. Cumhurbaşkanlığı biter bitmez ifadeye çağrıldı (Haziran 2013). Ahmedinejad hakkında hem belediye başkanlığı sırasında hem de cumhurbaşkanlığı sırasında yaptığı harcamalardan dolayı da yolsuzluk iddiaları da gündemi hep meşgul etti.

Mehdi'yi beklerken siyaset

Mehdi inancı birçok din ve mezhepte vardır ancak Şiilikte'teki yeri ayrıdır. Küçük yaşta gaip (saklı) olan 12. İmam'ın kurtarıcı (Mehdi-İmamı zaman) olarak geri döneceğine inanılır. Şiiliğin Necef ekolündeki gibi bazı önderlerine göre din adamları Mehdi gelene kadar beklemeli ve siyasetten uzak durmalıydılar. Ancak Humeyni onlardan değildi. Kendisi, "Mehdi gelene kadar onun yetkilerini yine onun adına kullanma yani Mehdi'ye vekalet etmek" anlamına gelen "velayet-i fakih" teorisini hayata geçirdi. Bırakın siyasetten uzak durmayı tarihin gördüğü en hırslı siyasetçilerden birisiydi. Ahmedinejad'a dönecek olursak, sakin görüntüsünün tersine içinde volkanlar patlıyordu. Günde 20 saat çalışıp kafasındaki İslam-mehdi inancını hayata geçirmeye çalışıyordu. Cumhurbaşkanlığının ilk günlerinde konuşmalarını Mehdi'nin erken gelmesi için yapılan duayla açıyordu. Bir nevi Mehdi'nin dönüşü için yolu hazırlıyordu.

Ahmedinejad, üniversite yıllarında Humeyni'nin bir neferi olsa da "Mehdi'nin beklenmesi ve her şeyin ona göre hazırlanması gerektiğini" savunan gizemli Hüccetiye Tarikatı'ndan hiç kopmadı. Humeyni, İslam Devrimi'nden (1979) dört yıl sonra yani 1983'te Hüccetiye Tarikatı'nı "sapkınlık" olarak niteleyerek yasaklamıştı. Daha doğrusu, Humeyni'nin bu emri üzerine tarikat kendiliğinden faaliyetlerine son verdi ve dağıldığını ilan etti. Ama bazı üyelerinin aktif olmaya devam ettiği söylentileri hiç bitmedi! Kendileri doğrulamasa da eski İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad ve kabinesinin 2005'teki seçimlerden sonra Mehdi'nin dönüşü için çalışacaklarına dair bir anlaşma imzaladıkları ve Kum'daki Cemkeran Camisi'ne gönderdikleri de ileri sürüldü.


Kum'daki Cemkeran Camii

Ahmedinejad, 2005'te cumhurbaşkanı seçildikten sonra İran'ın nükleer projelerini anlatmak üzere Birleşmiş Milletler'e (BM) gitmiş ve Genel Konsey'e hitaben yaklaşık yarım saat süren bir konuşma yapmıştı. Ahmedinejad İran'a dönüşünde, "BM'deki konuşma sırasında kendisini bir nurun çevrelediğini ve dinleyicilerin gözlerini kırpmadan konuşmasını dinlediklerini söylemiş"; bu hikâye, Kum'da belki de bir tür "sınır ihlali" olarak görüldüğünden fazla beğenilmemiştir. Nitekim din önderlerinden başkasının İslam'dan, Tanrı'dan ve diğer tüm kutsallıklardan güç alması veya aldığını düşünmesi, aklıselim ile değerlendirilebilecek ihtimallerden biri değildir. Yani, özetle peygamber sülalesinden geldiğine inanılan Ayetullahlar dururken Ahmedinejad kendisini nasıl kutsal ilan edebilirdi ki? İşte, son seçimde adaylık başvurusunun reddedilmesine bütün bunların etkili olduğunu söylemek yanlış olmaz.


"Ahmedinejad: The Secret History of Iran's Radical Leader ",Kasra Naji, London, New York: I.B Tauris, 2008.