Gündem

Kobani davası | HDP'li Buldan: O günün failleri, bu suçları işleyen gerçek suçlular korunmakta, yargılama dışında bırakılmaktadır

Davanın görülmesine yarın devam edilecek

20 Eylül 2021 16:22

Eski HDP Eş Genel Başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ'ın da aralarında olduğu 20'si tutuklu 108 kişinin yargılandığı Kobani davası bugün Sincan Cezaevi Adliyesi'ndeki duruşmayla devam etti. Savunma avukatları davaya dayanak yapılan Kerem Gökalp'in ifadelerinin dosyada yer almadığını söyledi. Davanın görülmesine yarın sabah saat 10.00'da devam edilecek.

6-8 Ekim olayları olarak bilinen Kobani ve 2014'te gerçekleştirilen eylemler gerekçesiyle HDP eski Eş Genel Başkanları, Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyeleri ve yöneticilerinin de aralarında bulunduğu 20'si tutuklu 108 kişi hakkında açılan Kobani Davası'nın 3. duruşmasının 8. oturumu Ankara 22'nci Ağır Ceza Mahkemesi'nde başladı. Sincan Cezaevi Kampüsü'nde görülen dava dosyasında sanık olarak yer alan 108 kişi, 29 ayrı suçlamayla 38'er kez ağırlaştırılmış müebbet ve 19 bin 680'er yıl hapis istemiyle yargılanıyor.

Pervin Buldan ve birçok HDP milletvekili duruşmayı izledi

Evrensel'in haberine göre, Sincan Cezaevi Kampüsü Salonu'nda görülmeye başlanan duruşma öncesinde, polis tarafından Mahkeme Başkanın kararı gerekçe gösterilerek duruşmaya sanık yakınları, izleyiciler ve basın mensupları önce alınmadı. Gazetecilerden turkuaz renkli basın kartı istenildi. HDP Eş Genel Başkanı ve çok sayıda milletvekilinin takip etttiği davada, Emek Partisi Genel Başkan Yardımcısı Selma Gürkan ve HDP'nin il ve ilçe yöneticilerinin girişi engellendi. Daha önceki duruşmalarda da benzer uygulamalar olmuştu. Avukatların yoğun talepleri üzerine davayı izlemeye gelen gazeteciler, sanık yakınları, siyasi parti temsilcileri salona girebildi. HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan yanı sıra çok sayıda HDP'li milletvekili de duruşmayı izledi.

Demirtaş ve Yüksekdağ duruşmaya SEGBİS ile katıldı

Duruşma salonunda Sincan Cezaevi'nde kalan tutuklu siyasetçiler hazır bulunurken, Edirne F Tipi Kapalı Cezaevi'nde bulunan Selahattin Demirtaş ve Kandıra Cezaevi'nde bulunan Figen Yüksekdağ ve diğer siyasetçiler Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile katıldı.

Önceki duruşmalarda tahliye olan yerine kayyım atanan Kars Belediye Eşbaşkanı Ayhan Bilgen, eski milletvekili İbrahim Binici, HDP eski MYK üyeleri Berfin Özgü Köse ve Cihan Erdal da salonda hazır bulundu. Tutuklu yargılanan siyasetçiler Emine Ayna ve Aysel Tuğluk'un mazeret bildirerek, duruşmaya katılmama talebi heyet tarafından kabul edildi. HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan yanı sıra çok sayıda HDP'li milletvekili de duruşmayı izledi.

Sabah saatlerinde cezaevi yolu polis tarafından kapatılırken, avukatların mahkeme heyeti ile görüşmesi ardindan gazeteciler ve izleyiciler salona alındı. Davayı müdahillik talebinde bulunan devlet kurumlarının katılma talebine ilişkin avukatların usule ilişkin itirazlarıyla duruşma başladı.

"Bu dava dosyası bir anlamda HDP'li yöneticilere yönelik bir siyasi linç davasına dönüştürülüyor"

HDP eski MYK üyesi Cihan Erdal'ın avukatı Arif Ali Cangi, "Görünüyor ki bu davada iktidar partilerinin yandaşları ve seçmenlerinin tamamı davaya katılıyor ama böyle bir gerçeklik karşısında müşteki, şikayetçi katılma noktasında tartışmalıyız" dedi.

Her katılma talebinde görüşlerinin alınması gerektiğini söyleyen Cangi, İçişleri Başkanlığı'nın, MİT'in bu davaya müdahil talebine ilişkin, "Bu müdahillik talebi görevlerini yapamadıklarının itirafıdır. Eğer o olayları önleyebilselerdi o olayları çıkaranlar fiilen karşınızda olacaktı. Bu şekilde bu dava dosyası bir anlamda HDP'li yöneticilere yönelik bir siyasi linç davasına dönüştürülüyor. şikayetçi ve mağdur durumunun çok hassas bir şekilde değerlendirilmesi gerekiyor. Dava dosyasına giren evrak içinde cimer'den gönderilen şikayetler de yer alıyor. Örneğin biri Selahattin Demirtaş hakkında CİMER'e başvurmuş ve en ağır şekilde cezalandırılmasını istiyor bu da yer alıyor dosyada. Bu CİMER şikayetlerinin dosyaya gönderilmiş olmasi yargılamayı etkiler. Bu nedenle bunların dosyadan çıkarılması gerekiyor çünkü adil yargılama hakkının ihlali niteliğinde" dedi.

"Bu kumpas dosyasının delili olacak evraklar savcı tarafından gönderilmedi"

HDP Hukuk Komisyonu Üyesi avukat Kenan Maçoğlu bir önceki celsede 43 ara kararın oluşturulduğunu hatırlattı. Maçoğlu, “15 Haziran tarihli yerine getirilmeyen 2 talep var. Dosyanın açık tanığı olan Kerem Gökalp idari gözetim kararıyla Ankara TEM'e götürülüyor. 13 gün boyunca TEM'de ifadesi alınıyor. O dilekçe 354 klasörü inceledik ancak biz bir yerde göremedik. Siz ara karar oluşturmuştunuz. Cevabı gelmemiş. Tekrardan istiyoruz. 15 Haziran tarihinde unutulan bir klasörden size bahsettik. Savcının çalıştığı 234 klasör sanırım. O klasör içerisinde 5 sayfalık bir Ankara TEM Şube Başkanlığı imzalı belge vardı. Belgeyi kimin oluşturduğunu istenmesini talep etmiştik. Bu belgede yer alan tarih Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ'ın tutuklanmasından hemen önceki bir tarih ve tamamı yok. Soruşturma dosyasında unutulmuş” diye belirtti.  Maçoğlu, hazırlanan tutanağın Demirtaş'ın ilk dosyadan tahliyesi sonrası cezaevinden çıkmasını engellemek için gözaltına alınma talebi olduğunu ifade etti. Maçoğlu, bu evrakın Demirtaş'ın tahliye olursa yeniden gözaltına alınmasına yönelik evrak olduğunu hatırlatarak, “Biz iki evrak için de talepte bulunduk. Ama doğrudan bu kumpas dosyasının delili olacak evraklar dosyanın savcısı tarafından dosyaya gönderilmedi” diye konuştu. 

"Savcılık yeni delil üretmek için ciddi çabalar veriyor"

Ankara TEM Şube tarafından hazırlanan ve soruşturmada unutulan 5 sayfalık TEM belgesinin önemli olduğunu dile getiren Maçoğlu, şunları söyledi: “Çünkü bu kumpasın ne şekilde ve kimler tarafından hazırlandığını gösteren net bir belge. Hangi suçlara kimlerin dahil edileceği ne kadar ceza alacaklarına dair çok ayrıntılı bir belge. Bu belge savcı dosyaya özel atandıktan sonra 2018'de hazırlanıyor. Dosyada delil bulunmazken bu dosya üzerinden işlemler başlatılıyor. Savcılık yeni delil üretmek için ciddi çabalar veriyor. Tanık ve gizli tanık bulunması için ciddi çabalar veriliyor bu soruşturma üzerine kapatma davası düzelebileceği ve partinin bu şekilde kapatılabilmesi açık ve net bir şekilde yazılıyor.

HDP ye açılan kapatma davası organize bir şekilde 2018'de başladı. Sadece o belgede değil 59 klasöre ek olarak 8 flaş bellek bize teslim edildi. Bu beleklerde çeşitli itirafçıların beyanları var. İlginç şeyler var. Bu bahsettiğimiz Kerem Gökalp'ın bu Kobani soruşturması kapsamında verdiği ifade genel iddianamenin omurgasını oluşturan bir iddianame sizin de tutukluluk devam kararlarına dayanak gösterdiği bir ifade. Kerem Gökalp'ın bu Kobani davası kapsamında verdiği bir ifade Kobani dosyasında yer almıyor.  Ama HDP Kapatma dosyasında yer alıyor. Anayasa Mahkemesi'nin bize ilettiği belgelerde dosyaya eklerde Gökalp'ın ifadesi yok. Savcı ifadesini almış Kobanê dosyasına koymamış. Bu savcı ve Yargıtay Başsavcısı kendi aralarında belge alıp, veriyorlar. Organize bir şekilde bu dosyayı oluşturup HDP'nin kapatılması için faaliyette bulunuyorlar. Talebimizdir; gizli tanık Ulaş, gizli tanık Mahir ve Kerem Gökalp'ın ifadelerinin tamamının dosyaya alınmasını istiyoruz."

"Biz burada yargıya inancımızı kaybetmiş durumdayız"

HDP eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ın avukatı Mesut Beştaş, “Ben salon dışında yaşananlara karışamam diyorsunuz. Yargı ve idarenin işbirliğiyle sindirilmek isteniyoruz. Bir önceki duruşma periyodunun da duruşma salonunun kapısına kadar farklı bir amaç taşıdıkları belli olan bir grup salonun kapısına dayandı bunun engellenmesini talep ettik bizim yetki alanımız bu salondu dediniz. Biz buraya avukat olarak gelirken bir saate yakın sorguyla geliyoruz ancak üzerinde işaretleri olan bir ekip ellerinin kollarını sallaya salaya salonun kapısına geliyor. Biz avukatlar duruşma salonundan çıktığımızda tekrar kimliğimizi sormadan bizi içeri almıyorlar ama onlar kimlik göstermeden içeri girdiler” dedi.

Mükerrer yargılamaya değinen Beştaş, “Siz hukuk dışı davranarak, mükerrer yargılama yaptığınız yetmiyor. Birde oradan buradan dosya getiriyorsunuz. Karar verin biz bunu AYM ve AİHM'ye götürmek durumdayız. Biz burada yargıya inancımızı kaybetmiş durumdayız. Biz birileri gibi bize verilen görevlerle idare ve iş yapacak değiliz” dedi.  

Söz hakkı tartışması

Beştaş'ın taleplerine ilişkin savunmasını kesen mahkeme başkanı, “Ben 21 yıldır buradayım. Kim bana talimat verecek velev ki verildi kürsüde konuşacak kadar saf mıyım?” dedi. Beştaş'ın sözünü kesen mahkeme başkanı, “Müvekkilinizin savunmasından sonra konuşursunuz” sözleri üzerine Beştaş, Diyarbakır'da SEGBİS üzerinde söz hakkı almak istediğini ama defalarca söz hakkı verilmediğini belirtti.  

Beştaş'ın söz hakkı verilmediğini söylemesine ise mahkeme başkanı “Eğer ben öyle bir şey yaptıysam istifa ederim” yanıtını verdi. Bunun üzerine Beştaş, “İspat edeyim. Siz bu ülkenin hukuku çerçevesinde CMK kapsamında ikinci gün davayı açtığınızda hangisini reddedersiniz? Siz AİHM  kararının uymak zorunda olduğunuzu biliyorsunuz ama uymadınız. Siz bu ülkede 6-8 Ekim olaylarında polisler zırhlı araçlarla  yurttaşların arabaları ateşe attı. Onun sorumluluğunu HDP'ye yüklemeniniz hukuki mi? Siz AİHM'nin HDP'nin tasfiye amacıyla sonuçlarını doğurduğunu yazdığı halde bu karara uymadığını biliyor musunuz? Bu talimattır ya öfkedir ya düşmanlıktır.”

Yasama dokunulmazlığı kapsamındaki vekiller için yargılamanın durdurulması talep edildi

Yapılan aranın ardından konuşan Av.Mesut Beştaş, “Siz de Meclis kürsüsünde yaptıkları konuşmaları talep edip, bilirkişiye gönderilmesini talep etmişsiniz. Bu hususta usulde yapılan yargılamanın sürdüğü sürece yargılamanın devam ettirilmesi değil, durdurulması gerekiyor. Bu ara kararı talep ediyoruz. Aksi takdirde bu soruşturma ve kovuşturma aşamasında herkesin suç işlediği sonucuna varılacak, bunun önüne geçilmesi için yasama dokunulmazlığı kapsamında olma ihtimali olan vekillerle ilgili yargılamanın durdurulması kararının verilmesini istiyoruz" dedi.

"AİHM'in Demirtaş kararı yargılamaların hepsini ilgilendiriyor"

Demirtaş'ın dosyasının pilot bir dosya olduğunu söyleyen Beştaş, ‘'AİHM'in Demirtaş kararı yargılamaların hepsini ilgilendiriyor. Demirtaş kararının Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi'nde, Türkiye'ye karşı sert bir uyarıda bulundu. Kesinleşmiş kararlar dahil yargılamaların düşürülmesini istedi. Bunu siz başka organın kararı gibi değerlendirebilirsiniz ama bu mahkeme kararlarını ilgilendiren bir icra karardır. Türkçe çevirisinin Adalet Bakanlığı ya da Dışişleri Bakanlığı'ndan istenilmesini talep ediyoruz" diye konuştu.

"Mecliste dile getirmediğim hiçbir gizli gündemin savunucusu değilim"

Mahkemeye Diyarbakır 4. Ağır Ceza Mahkemesi salonundan SEGBİS ile katılan eski HDP milletvekili Altan Tan, iddianamede kendisi hakkında yer alan suçlamalara dair savunma yaptı.

Mecliste dile getirmediği hiçbir gizli gündemin savunucusu ve takipçisi olmadığını söyleyen Tan, Kürt halkının meşru talepleriyle ilgili görüşlerinin açık ve net olduğunu belirtti.

Tan, delillere dair "Bunlardan bir tanesi Kandil'de Murat Karayılan'ın da olduğu fotoğraf. Abdullah Öcalan'la görüşme sırasında MİT'in bize verdiği Öcalan mektubunu Kandil'e götürdüğümüzde çekilen fotoğraftır. 1 Mart 2013'te Kandil'e götürülmüş ve Murat Karayılan'a teslim edilmiş. Sonrasında onlardan gelen cevaplar da MİT ve devlet yetkililerine iletilmiştir. Bu resmi bir görev sırasında çekilmiştir ve bir suçlamaya tabi tutulamaz. Diğer fotoğraflar ise Erbil'de 25 Eylül 2017 tarihinde Kürdistan Bölgesel Yönetimi'nin yaptığı referandum esnasında görevlilerle çekilen bir resimdir. Bunların kimler olduğu yine Erbil'den sorulabilir. Bunların YPG yada PKK ile bir bağlantıları yoktur” dedi.

Tan, adli kontrol tedbiri kapsamında imza atma yükümlülüğünün ve yurt dışı yasağının kaldırılmasını talep etti, duruşmalardan vareste tutulmayı istedi.

Tan'ın avukatı Sıtkı Zilan'ın savunması ardından çapraz sorguya geçildi. Müşteki tarafından Tan'a soru yöneltildi.

Ahmet Hakan'la röportaj soruldu

Fikri Börü ve diğerlerinin avukatı Recep Tayyip Özdoğan, 15 Ekim 2014'te Ahmet Hakan'a verilen röportajdan bir kesit okuyarak, çağrıdan sorumluluk hissedilip hissedilmediğini sordu.

Soruya yanıt veren Tan, "Bir suç işlemedim ki pişman olayım ama özeleştiri yaptım. Kolluk da özeleştiri vermeli. 3 gün boyunca hiçbir olaya müdahale edilmedi. Olaylara müdahale etmeyen kolluğun çoğu FETÖ'den tutuklu. Bugün tüm bu olaylar sanki bu demokratik çağrılardan sonra olduğu gibi bir duruma dönüştürüldü. Ama aynı tarihte neden 3 gün boyunca Diyarbakır'ın hiçbir sokağında kolluğun müdahale etmediği de sorgulanmamıştır. Asla teröre, cinayete bir teşvik söz konusu değildir” dedi.

Ara karar

Mütalaa ardından Mahkeme Başkanı ara kararını açıkladı:

“Bu celse savunma yapacağını söyleyen sanık Meryem Adıbelli'nin Kürtçe savunma yapacak olması ve salonda tercüman bulunmaması nedeniyle duruşmanın belirtildiği üzere 21 Eylül 2021 günü saat 9.30'a bırakılmasına, tercüman hazır edilmesi için müzakere yazılmasına, sanık Can Memiş'in öğrenim nedeniyle sanık Altan Tan ve İbrahim Binici'nin savunmaları alınmış olmasına ve eski milletvekili olmaları ve yaşları nazara alınarak duruşmalardan vareste tutulmasına, bir kısım sanıkların müdafilerinin duruşmaya girmeden önce sıkıntı yaşadıklarını belirtmeleri karşısında her ne kadar duruşma salonun açık olması ve aleniyetin sağlanması noktasında herhangi bir sıkıntı bulunmasa bile ileri sürülen sıkıntıların giderilmesi amacıyla cezaevi yönetimine ve Sincan Emniyet Müdürlüğüne ayrı ayrı müzakere yazılarak, dosyamızın duruşmasına girmek isteyenlerle ilgili daha dikkatli davranmalarının istenilmesine oy birliğiyle karar verildi."

Diğer taleplerle ilgili duruşmanın sonunda karar verilecek. Dava yarın sabah saat 10.00'da görülmeye devam edecek.

"Kobani Davası adı altında “kumpas davası” yürütülüyor"

HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan verilen arada Sincan Cezaevi Kampüsü önünde yapılan yargılamaya dair konuştu. Kobani Davası adı altında “kumpas davası” yürütüldüğünü dile getiren Buldan, “Kobani Davası'nın kesinlikle hukukla ilgisi olmayan, siyasi saiklerle yazıldığı ve iddianamenin içerisinde gerçekle alakalı hiçbir şey olmadığı, intikam duygusuyla yazılan bir iddianamenin uygulanmaya çalışıldığını görüyoruz. Bununla birlikte bir dönemin siyasi aktörlerin yargılandığını görüyoruz” ifadelerini kullandı.

"O günün failleri, bu suçları işleyen gerçek suçlular korunmakta, yargılama dışında bırakılmaktadır"

Kobani Davası'nın hukuki bir dava olmadığını söyleyen Buldan, “Bu iddiamızı, arkadaşlarımız yaptıkları savunmalarla ortaya koyacak. Kobani olayları dediğimiz bu olayların gerçekleştiği dönemde yargılanan her bir arkadaşımız olayların önüne geçebilmek için büyük bir çaba sarf etmiştir. O günün failleri, bu suçları işleyen gerçek suçlular korunmakta, yargılama dışında bırakılmakta, olayları engellemek isteyen başta HDP olmak üzere diğer siyasetçiler de cezalandırılmaya çalışılmaktadır” dedi.

Buldan, hukuksuz davanın delillerle çürütüleceğini de ifade etti. Buldan, “Biz bunun üstünden geleceğiz. HDP'liler olarak bu meselenin açıklığa kavuşması gerçek faillerin ortaya çıkması için TBMM'de araştırma komisyonu kurulmasını talep ettik. AKP-MHP oylarıyla reddedildi. Çünkü gerçeklerin ortaya çıkmasından korkan bir anlayış ile karşı karşıyayız. Bu davanın kumpas bir dava olduğunu tekrar ifade ediyorum ve arkadaşlarımızı asla yalnız bırakmayacağımızı burada belirtiyorum” şeklinde konuştu.