Gündem

"Kimse HDP'nin kadın mücadelesinden şüphe etmesin, mücadeleyi yanımızdakine karşı da yürüteceğiz"

18 Temmuz 2020 15:59

HDP Kadın Meclisi Sözcüsü Ayşe Acar Başaran, “Kadın Mücadelesi Her Yerde” kampanyası kapsamında yaptığı açıklamada açıklamada, "Eş başkanlık sistemimiz de, şu anda tartışmaya açılan İstanbul Sözleşmesi de iktidarın bize verdiği lütuf değildi. Biz amansız bir mücadele vererek bu noktaya geldik. Bizim mücadele deneyimimize bütün kadınlar güvensin. Dostlarımız, kadın yoldaşlarımız, kadın kurumları, kadın örgütleri bilsinler ki bu mücadele geleneğimizin sonuçlarını her alanda savunmaya devam edeceğiz. Mücadeleyi toplumun her alanında yürüttüğümüz gibi yanımızdakine karşı da yürüteceğiz. Bu konuda kimsenin şüphesi olmasın" 

HDP Kadın Meclisi, “Kadın Mücadelesi Her Yerde” kampanyası kapsamında Ağrı’da HDP milletvekilleri ile DBP Eş Genel Başkanı Saliha Aydeniz’in katılımıyla bir açıklama yaptı. Açıklamada konuşan HDP Kadın Meclisi Sözcüsü Ayşe Acar Başaran, şunları söyledi: 

"Biz 8 Haziran’da Ankara’da Kadın Mücadelesi Her Yerde kampanyasını başlattık. Bugün ise bu kampanya kapsamında istismara, kadınlara ve çocuklara yönelik suç işlenmesine, tacize tecavüze, kadın katliamlarına karşı DBP Eş Genel Başkanımız ve bölgeden gelen onlarca kadın ile AKP iktidarının kadına yönelik geliştirdiği siyasete karşı ses yükseltmek için yürüyüş ve açıklama yapmak istedik. Bu konuşmayı yaparken bile yan tarafta polisler kadınlara şiddet uyguluyor. Çünkü pandemi iktidar için bir fırsat haline getirildi. Pandemi döneminde kadınlar mekanizmalara ulaşamadılar. Pandemi döneminde 6284 sayılı kanun askıya alındı. Kadınlar polise ulaşmak istedi ama cevapsız kaldılar. Pandemide ‘ölün’ dediler kadınlara. Bunun karşısında mücadele etmeyi de pandemi bahanesiyle engellemeye çalışıyorlar. "

"Kadınlar kadın düşmanı siyasetinize binlerle ses yükseltiyor"

Kolluk eliyle kadınlara yönelik şiddet de aralıksız bir şekilde devam ediyor. Kadınlara ‘şiddete uğrayabilirsiniz, katledebilirsiniz ama ses yükseltemezsiniz’ diyen iktidara bir kez daha buradan çağrıda bulunuyoruz: Kadın mücadelesi büyük bedellerle bu noktaya geldi. Kadınlar sizin baskınızla saldırılarınızla geri adım atmaz, kadınlar bu tehditlere pabuç bırakmadı, bırakmayacak da. Bizi burada az sayıdaymışız gibi göstermeye çalışanlar bilsin ki toplumun yarısı olan kadınlar, sizin kadın düşmanı siyasetinize binlerle ses yükseltiyor. Hiçbir engelleme hiçbir saldırı kadınların özgürlük mücadelesinden geri adım atmasını sağlayamayacak.

"Ağrı’da 5 kadın şüpheli şekilde yaşamını yitirdi"

Peki niye biz Ağrı’dayız? Bizi engelleyenlere de soralım. Ne yaptılar kadınlara? Ağrı özel olarak belirlediğimiz bir yerdi çünkü Ağrı'da 35 gün içinde 5 kadın arkadaşımız şüpheli biçimde yaşamını yitirdi. Bu 5 kadının faillerini aramayanlar bugün onların faillerini soranların sesini kesmeye çalışıyor. Biz biliyoruz ki, bu intiharlar intihar değildir, kadınlar şüpheli bir şekilde yaşamını yitirmiştir. Biz biliyoruz ki kadınlar ya katlediliyor intihar süsü veriliyor ya da gördükleri şiddetten dolayı başka bir yol bulamadıkları için intihar ediyorlar. 

"Yalnız değilsiniz, biz beraber güçlüyüz"

Bütün Ağrılı kadınlara sesleniyoruz. AKP - MHP ittifakı mekanizmaları çalıştırmıyor olabilir, önlem almayıp yaşamınızı tehlikeye atabilir ama biz kadınlar varız, yalnız değilsiniz. Biz beraber güçlüyüz. Mücadelemiz her yerde olmaya devam edecek. AKP iktidarının bu politikası sizi yaşamdan koparmasın. Bizim kadın mücadelemiz sizi ayakta ve yaşama tutundursun. Biz bu 5 kadın arkadaşımızın intiharı için burada açıklama yapmak isterken birkaç gün önce bir kadın daha evli olduğu erkek tarafından katledildi. Dün AKP’ye yakınlığı ile bilinen bir dernek başkanın küçük bir kız çocuğunu istismar ettiği haberleri yayılıyor bu ilde. Peki yetkililer napıyor, bizim etrafımızda etten barikatlar oluşturanlar ne yapıyor? Kız çocuklarını kadınları koruması gerekirken nasıl bir cevapları var? Hiç. Çünkü bir siyaset olarak yürütülüyor. Kadına yönelik bir siyaset biçimi olarak yürütülüyor tüm bunlar. Kadınların iradesini kıran, kadınları toplumdan uzaklaştıran, kadınları 4 duvar arasında aile içinde tanımlayanlar, direnen kadınları istemiyor. "

"Kürt düşmanlığı siyasetini kız çocukları üzerinde uyguluyorlar"

En son Diyarbakır'da yapılan operasyonda onlarca arkadaşımız gözaltına alındı ve dün sudan gerekçelerle artık gerekçe bulma zahmetine bile girmeden 5 kadın arkadaşımızı tutukladılar. Zannediyorlar ki tutuklamayla kadınlar geri adım atacak. Biz yıllardır bütün kadın mücadelelerinin birikimi ile HDP’deyiz. Yıllardır kadınlar gözaltılarla katliam tehlikeleri ve tehditlerle yüz yüze kalıyor ama mücadelelerini her alana taşıyor. Kadınlar zindanları da mücadele alanına çeviriyor ve oradan da sesini yükseltiyor. Bu saldırılarınızın bize geri adım attırmayacağını bilin. Dün Batman'da önceki gün Şırnak'ta ortaya çıkan tabloyu gördük. AKP iktidarının MHP ile yaptıkları ittifakla nasıl bir Kürt düşmanı siyaset yürüttüğünü hep beraber gördük. Bunu özelikle kadınlar ve kız çocukları üzerinde uyguladıklarını gördük. 

"İki uzman çavuşun Batman ve Şırnak'ta benzer suçları işlemesi tesadüf değil"

İşte bizi engelleme çalışmaları, kadın çalışmalarını yürütenleri tehdit etme, tutuklama eğilimi de kendi içlerindekileri cesaretlendiriyor. İki uzman çavuş, tesadüf değil. Birinin Batman'da, birinin Şırnak'ta benzer suçları işlemesi tesadüf değildi. Bu, aslında iktidarın yürüttüğü politikanın bir sonucudur. Cezasızlık politikasının teşvik edilmesi sonucunda bu vakalar ortaya çıkıyor. 

"O uzman çavuşlar biliyorlar ki korunacaklar"

Batman'da 18 yaşında bir kadına tecavüz eden bir uzman çavuşun kadını tehdit ederken söylerken söylediği sözler iktidarın siyasetinin geldiği noktayı gösteriyor. "Beni hiçbir yere şikayet etme, ne yaparsan yap sonuç alamayacaksın" dedi. Çünkü biliyor ki korunacak, biliyor ki ne yaparsa yapsın yanına kar kalacak. Biliyor ki kadın düşmanlığı ve Kürt düşmanlığının bileşkesi onu bırakın cezalandırmayı kahraman olarak ödüllendirmeyi getirecek. 

"Kadınlar size biat etmeyecek" 

Biz üç kişi de olsak bu siyasete karşı ses yükseltmeye devam edeceğiz. Çocukların bedenlerinin üzerinden ellerinizi çekin, kadınların yaşamından ellerinizi çekin. Kadınlar size biat etmeyecek. Binlerce yıldır yürüttüğünüz siyasetle sonuç alamayacaksınız. 

"Eş Başkanlık mor çizgimizdir"

Halkın büyük bir teveccühü ile kazandığı belediyelerden Diyadin'e birkaç gün önce kayyım atandı ve eş başkanımız tutuklandı. Tutuklama gerekçesi neydi? "Neden şu kişiden lastik aldın?" Katıldığı aday tanıtım etkinlikleri tutuklama gerekçesi oldu. Artık hiçbir şey bulamayanlar partimizin aday tanıtım etkinliğini suç unsuru olarak gösteriyor. Bir siyasi partinin çalışmalarını illegalize etmeye çalışıyorlar. Bu saldırıların kayyım gerekçesi olmadığını kendileri de çok iyi biliyor. Kürtlere şu mesaj veriliyor: 'Ey Kürtler siz seçebilirsiniz ama biz sizin kendi kendinizi yönetmenize izin vermeyiz. Dilinize, kültürünüze, varlığınıza hakaret ederiz.' Bu birinci gerekçe. İkinci gerekçe de eş başkanlık sistemine saldırıdır. Çünkü bugün tekçiliği kurmak isteyenler karşılarında alternatif görmek istemiyorlar. Karşılarındaki güçlü alternatifi, eşit ve özgür yaşamı kurma projesine saldırıyorlar. Biz ilk günden beri ifade ediyoruz. Kayyımlar eliyle kurumları kapatabilirsiniz. Kurumların başına erkek de atayabilirsiniz ama eşbaşkanlık sistemi bizim mor çizgimizdir. Bu mor çizgimizi yaşamın her alanında savunmaya devam edeceğiz. 

"Mücadeleyi yanımızdakine karşı da yürüteceğiz"

Biz çok güçlü bir mücadele deneyimine sahibiz. Hiçbir kazanımı öylesine elde etmedik. Eş başkanlık sistemimiz de, şu anda tartışmaya açılan İstanbul Sözleşmesi de iktidarın bize verdiği lütuf değildi. Biz amansız bir mücadele vererek bu noktaya geldik. Bugün bizim üzerimizden algı yaratmak isteyenlere de sesleniyoruz: Biz şiddet kimden gelirse karşısındayız. Kimse HDP'nin kadın partisi olma siyasetini, kadın mücadelesini sorgulamasın. Kadın mücadelemizi sorgulayan AKP, kendi yürüttüğü siyasete, Türkiye'yi  dönüştürdüğü hale baksın.

Bizim mücadele deneyimimize bütün kadınlar güvensin. Dostlarımız, kadın yoldaşlarımız, kadın kurumları, kadın örgütleri bilsinler ki bu mücadele geleneğimizin sonuçlarını her alanda savunmaya devam edeceğiz. Mücadeleyi toplumun her alanında yürüttüğümüz gibi yanımızdakine karşı da yürüteceğiz. Bu konuda kimsenin şüphesi olmasın. 

"Ağrı susmasın, Şırnak susmasın, Batman susmasın"

Ağrı halkına da çağrım var. Kadına yönelik bu politik yaklaşımı, kadın cinayetlerinin politik olduğunu hep beraber haykıralım. Ağrı susmasın, Şırnak susmasın, Batman susmasın. Hep beraber ses yükseltelim. Bu kirli politikayı tarihin çöp sepetine atalım.