Gündem

Kavala davası: Anayasa 90 yok hükmünde

Mahkeme, Anayasa'nın 90. maddesini canı isteyen mahkemenin uygulamama hakkı olduğunu, 90. madde nedeniyle kararlarının uygulanması zorunlu olan AİHM hükümlerinin de istenildiğinde dikkate alınmayacağını ilan etmiş oldu

24 Aralık 2019 17:19

İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi’nin, Gezi davasının bugün görülen duruşmasında, davanın tek tutuklu sanığı Osman Kavala’nın tahliye talebini bir kez daha geri çevirmesi, bir mahkeme kararından daha büyük anlamlar içeriyor. Mahkeme, bu kararla, sadece tahliye talebini geri çevirmiş olmadı. Anayasa'nın 90. maddesini canı isteyen mahkemenin uygulamama hakkı olduğunu, 90. madde nedeniyle kararlarının uygulanması zorunlu olan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi hükümlerinin de istenildiğinde dikkate alınmayacağını ilan etmiş oldu. HDP eski eş başkanı Selahattin Demirtaş’la ilgili süreçte, yeni dava açarak, yeni karar çıkartarak, açılmış başka davada karar verilerek izlenen, "AİHM kararını uygulamama" yöntemine bile gerek duyulmadan, Kavala’nın tutukluluk halinin devamına karar verildi.

Kavala, iki yılı aşkın süredir tutuklu olarak yargılanıyor. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Kavala’nın başvurusu üzerine verdiği kararda Türkiye’yi ağır biçimde mahkûm etti. Kavala’nın makul şüpheyle tutuklanmadığı, başvurularının süresinde ve etkili biçimde değerlendirilmediği, siyasi nedenlerle cezaevinde tutulduğu gerekçeleriyle Kavala’nın başvurusunu yerinde buldu. Kararda, tutuklamanın asıl amacının insan hakları savunucularını susturmak olduğu vurgusu yapıldı. Kavala’nın derhal tahliye edilmesi gerektiğini karar altına alan AİHM, HDP eski eş başkanı Selahattin Demirtaş’ın davasının ardından Türkiye’yi ikinci kez Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 18. Maddesi’nden mahkûm etmiş oldu. Söz konusu madde, tutuklamaların siyasi gerekçelerle yapılmasını içeriyor. Mahkeme, Kavala’nın bireysel başvurusunu reddeden Anayasa Mahkemesi’ni de eleştirerek, başvurunun zamanında ve etkili biçimde değerlendirilmediğine hükmetti.

Bu noktada Anayasa'nın 90. maddesini anımsamakta yarar var. 90. madde, "Usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası andlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası andlaşma hükümleri esas alınır" hükmünü içeriyor. Bu maddeye göre, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi hükümleri ve AİHM kararları, kanunların üzerinde ve bağlayıcı.

Ayrıca AİHM kararlarının uygulanması için kararın kesinleşmesi de gerekmiyor. Anayasa Mahkemesi kararı ile AİHM kararı çeliştiğinde ise AİHM kararının esas alınması zorunluluğu bulunuyor.

Hiçbiri uygulanmadı

Bu kurallar ışığında Kavala hakkındaki karara bakıldığında mahkemenin kendini hiçbir kurala bağlı hissetmediği anlaşılıyor.

Mahkeme, Kavala’nın tahliye talebini geri çevirirken, işlediği iddia edilen suçun tutuklamayı gerektiren katalog suçlardan olmasını, Anayasa Mahkemesi’nin Kavala’nın başvurusunu geri çevirmesini gerekçe gösterdi. Adalet Bakanlığı’ndan da AİHM kararının kesinleşip kesinleşmediğini sordu.

Bir mahkemenin karar vermesi, o kararın tutanağa yazılması, kararın hukuki ve anayasaya uygun olduğu anlamına gelmiyor. İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi’nin kararının Anayasa ve Anayasa kuralının gerektirdikleri karşısında bir anlamı yok. Ancak kararın uygulanması zorunlu. Garip olan, AİHM kararı ile zorunluluğun dikkate alınmaması.

Demirtaş davasında da benzer süreçler yaşandı ancak süreç hukuka uydurulmak istendiğinden, önce hakkında başka bir davadan alelacele hüküm verildi, ardından da bir başka dosyadan tutuklama kararı çıkartılarak AİHM kararına uyulmuş gibi gösterildi. Kavala dosyasında ise mahkeme buna bile gerek görmeden, tahliye talebini reddederek duruşmayı erteledi. Anayasanın, kanunların, kuralların uygulanması ise yine 'uygun bulanacak' başka bir zamana bırakıldı.

TIKLAYIN - Mahkeme, AİHM kararına rağmen Osman Kavala'nın tutukluluğunun devamına karar verdi

TIKLAYIN - Osman Kavala'dan açıklama: Yargının itibarını zedeleyen bu karar bir an evvel düzeltilmeli

TIKLAYIN - Kavala/Gezi davasında şok: Mahkeme, Ali İsmail Korkmaz cinayetinde suçlu bulunan polis Mevlüt Saldoğan'ı 'zarar gören şikâyetçi' olarak davaya dahil etti!

TIKLAYIN - Hasan Cemal’in yazısı: Kavala’nın tutukluluğuna devam kararı bir hukuk ve adalet katliamıdır, yazıklar olsun!

TIKLAYIN - Aydın Engin’in yazısı: AİHM mi? O da ne, o da kim?

TIKLAYIN - Murat Sabuncu’nun yazısı: AKP iktidarda olduğu müddetçe 'tahliye edilmeyecekler listesi' mi var acaba?