Gündem

Kanada Komünist Partisi yöneticisi Welsh, T24’e konuştu: Alamos Gold ve Türkiye ile Kanada hükümetleri üçlü pinpon oynuyor, bu utanç verici

14 Ağustos 2019 10:21

T24 | Metin Kaan Kurtuluş

Kanadalı madencilik şirketi Alamos Gold’un Kaz Dağları’nda yürüttüğü altın çıkarma operasyonlarına Kuzey Amerika’da en sert tepkiyi gösteren siyasi parti Kanada Komünist Partisi oldu. 

T24’e konuşan Kanada Komünist Partisi’nin merkez komite üyesi ve Genç Komünist Birliği Genel Sekreteri Adrien Welsh, “Türkiye hükümeti, Kanada hükümeti ve Alamos Gold’un üçlü pinpon oynamakta olduğu gerçeği utanç verici” dedi ve Kaz Dağları’nda olanlardan üçünün de “sorumlu olduğunu” dile getirdi.

Dünyadaki maden şirketlerinin yaklaşık yüzde 75’inin merkezinin Kanada’da bulunduğunu vurgulayan Welsh, Kanada hükümetinin istediği takdirde Alamos Gold’un Kaz Dağları’ndaki projesini durdurabileceğini, ancak süreçte birçok aktörün bulunmasının durumu karmaşıklaştırdığını söyledi.

Welsh ayrıca “Kanada’nın çok çevreci bir ülke olduğu” söyleminin bir mitten ibaret olduğunu ifade etti.

Welsh’in T24’ün sorularına verdiği yanıtlar şöyle:

Kanada’da insanlar Kaz Dağları’nda neler olduğunun farkında mı? Durum hakkında bilgisi olanlar nasıl tepki veriyor?

Maalesef Kanada basını bu konuda çoğunlukla sessiz kaldı. Birkaç kez hızlıca durumdan bahsetmek dışında Kanada’nın kurumsallaşmış basın organları Kaz Dağları hakkında hiçbir şey söylemedi. Bu bir sürpriz değil çünkü kurumsallaşmış Kanada basını Kanadalı madencilik şirketleriyle ilgili herhangi bir sorunu sessizleştirmeye çalışır. Biz Kanada’daki kurumsallaşmış medyanın madencilik şirketleri tarafından yapılan bu yağmanın ve işlenen bütün suçların suç ortağı olduğunu düşünüyoruz. Onların sessizliğinden sebep çok az miktarda insan Kirazlı maden projesi ve Alamos Gold’un operasyonlarından haberdar olabiliyor. Konudan haberdar olan az sayıda kişi de zaten ya bu kurumlarda çalışan insanlar ya da Kanadalı madencilik şirketlerinin dünyada işlediği suçları takip eden kişiler. Bu da demek oluyor ki bizim Kanada’daki insanlar için bu gibi konularda farkındalık yaratma konusunda büyük bir rol oynamamız gerekiyor.

"Hepsi sorumluluktan kaçmak için başkalarını hedef alıyor"

Geçen hafta Kanada Büyükelçisi Chris Cooter İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ile Kaz Dağları hakkında görüşmek için bir araya geldi. Aynı günlerde Başbakan Trudeau’nun özel kalem müdürü Bay Chaar “Alamos Gold’un Kaz Dağları’ndaki çalışmalarının durdurulmasını” talep eden bir e-postayı Uluslararası Ticaret Çeşitlendirme Bakanı James Carr’a ilettiğini açıkladı. Kanada’da hükümetin Kaz Dağları’ndaki durum ile ilgili olarak duruşu ne? Alamos Gold’un bölgedeki çalışmalarını durdurma yetkileri var mı?

Türkiye hükümeti, Kanada hükümeti ve Alamos Gold’un üçlü pinpon oynamakta olduğu gerçeği utanç verici. Gerçekte olan şu: Hepsi bu sosyal ve çevre felaketi konusunda sorumlu ancak hepsi sorumluluktan kaçmak için başkalarını hedef alıyor.

Madencilik şirketleri Kanada’nın uluslararası ticareti için büyük bir tabu.Gerçek şu ki dünyadaki madencilik şirketlerinin yaklaşık yüzde 75’inin merkezi Kanada’da ve küresel madencilik endüstrisinin elde ettiği kapitalin çoğu Toronto borsasından geçiyor. Bunun nedeni şu: Madencilik şirketleri bir tarafta Kanada’nın toleranslı ve zayıf madencilik yasalarından faydalanıyor, öbür taraftan Kanada emperyalizmi için diplomasiye fayda sağlıyorlar. 

Kanada hükümetinin Kaz Dağları’ndaki operasyonları durdurmak için yapabileceği çok şey var. Ancak asıl soru bunun çalışmaları tamamıyla durdurmak için yeterli olup olmayacağı.Unutmamalıyız ki Çanakkale bölgesindeki operasyonların büyük bir bölümü yanılmıyorsam Erdoğan’ın akrabalarına ait bir firmaya taşeron edilmiş durumda.  Bu durum farklı aktörlerin dahiliyetini ve sorumluluğunu gösteriyor.

"Kaz Dağları’nda olanlar bizim için bir sürpriz değil"

Bu durum tabii ki Kanada’nın kirli ellerini temizlemek için kullanılmamalı. Daha önce dediğim gibi dünyadaki maden şirketlerinin yüzde 75’inin merkezi Kanada’da, bu da demek oluyor ki Kanadalı maden şirketleri dünyada her yerde. Kaz Dağları’nda olanlar bizim için bir sürpriz değil. Bu şirketlerin Kanada dahil dünyanın birçok yerinde işledikleri suçlara dair uzun bir liste var. Şu anda bahsettiğimiz olayın benzerleri Yunanistan, Bulgaristan ve Romanya’da yaşandı. Romanya’daki operasyonda büyük bir siyanür sızıntısı yaşandı. Kolombiya’da Kanada madencilik lobisi ve Kanada Uluslararası Kalkındırma Ajansı yönetimin madencilik endüstrisini denetleyen yasanın değiştirmeye zorlanmasında önemli bir rol oynadı. Bu yasa sonucunda ülkenin işlemlerden aldığı pay azaldı. Meksika ve Guatamala’da madencilik aktivitelerine karşı ayaklanan protestocuları öldürmeleri için insanları işe alıyorlar.  Latin Amerika’nın birçok yerinde Kanada madenciliği darbelerin ve kanlı diktatörlerin gölgesinde yer aldı: Dominik Cumhuriyeti’nde Trujilo’nun, Şili’de Pinochet’nin, ayrıca Haiti ve Honduras’da yapılan darbelerin.

Kanadalı maden şirketleri hakkında skandallar her gün meydana geliyor. Geçen hafta Burkina Faso’da bir altın madeni işleten Iamgold şirketi vergi ödememek için ülkeden altın kaçırmaya çalışırken yakalandı. 

Bütün bunlara baktığımızda açıkça görüyoruz ki Kanada hükümeti sadece bu duruma ‘dikkat etmiyor’ değil, Kanada hükümeti bu suçlara ortak. Kanada acilen çevrecilik standartlarını artırmalı ve harekete geçmeli. Çevreyi kirleten şirketlere suçlu muamelesi yapılmalı ve en yetkili isimlere suçlamalar yöneltilmeli. Bu yabancı ülkelerde yasaları ihlal eden, cinayet işleyen ve başka suçlara imza atan şirketler için de geçerli olmalı. Kanada’daki yüksek standartlar bu şirketler için başka ülkelerde de operasyonlar yürüttüklerinde geçerli olmalı. Aynı zamanda Kirazlı’daki durum Kanadalı madencilik şirketlerinin kamu mülkiyeti olması ve demokratik kontrol altına alınması gerektiğini gösteriyor. Bu şirketlerin kurumsal açgözlülük peşinde koşmasını engellemenin tek yolu. 

Peki bu dünyadaki bütün kirli madencilik operasyonlarını durdurmak için yeterli mi?  Büyük ihtimalle hayır çünkü bir şirket gittiği zaman başka biri onun yerini alacak. İşte bu yüzden bizim bu şirketlere karşı kavgamız uluslararası. Bu yüzden Türkiye ve diğer ülkelerde bu şirketlere karşı mücadele eden kardeşlerimize destek vermenin çok önemli olduğunu düşünüyoruz. 

"Sessizlik duvarının kırılması için üzerimize düşeni yapacağız"

Kanada Komünist Partisi Türkiye’de olanlar hakkında en çok ses çıkaran Kanadalı parti oldu. Bir organizasyon düzenlemeyi veya resmi bir açıklama yayımlamayı planlıyor musunuz?

Tabii ki.  Bu hafta yayımlanacak bir resmi açıklama üzerinde çalışıyoruz. Ayrıca 16 Ağustos cuma günü Montreal, Vancouver ve Alamos Gold’un merkezinin bulunduğu Toronto’da barış, uluslararası birlik, çevre, sosyal ve ilerici konularla ilgilenen aktivistlerden oluşan bir koalisyonla yürüyüşler planlıyoruz. Buna ek olarak Kaz Dağları konusundaki gelişmeleri yakından takip ediyoruz ve bu konunun etrafındaki sessizlik duvarının kırılması için üzerimize düşeni yapacağız. 

Alamos Gold böyle bir operasyonu Kanada’da yapabilir miydi?

Asıl soru, Alamos Gold gibi şirketlerin Türkiye'de yaptıklarının aynısını Kanada'da yapıp yapamayacakları değil, ne zamandır bunu yaptıkları olmalı.

Kanada devleti 1867’de yaratıldığında toprakların çoğu özel mülktü. 1870’de özel şirketlerin Kanada’nın mineral kaynaklarına erişmesine izin verildi. Bu durum o zamandan beri değişmedi, Kanada’da maden şirketleri sömürüleri için vergi ödemiyor. Yerin altında milyarlarca dolar kazanırken sadece yerin üstündeki binaları için belediyelere vergi veriyorlar.

"Yağmalamaktan çekinmiyorlar"

Çevre açısında Ontario’daki “Cobalt one” gibi madenler yılda 2 milyon kilogram arsenik yayıyor. Bu arsenik şimdi Temiskaming gölüne dökülüyor. 2011 verilerine göre Rouyn Noranda’da madencilik çalışmaları sebebiyle her yıl 23 bin kilogram arsenik dökülüyor. Maden şirketleri, yetkililerin desteğiyle bölgede yaşayan şanssız insanların malına el koymaktan, para kazanabilecekleri bütün mineralleri yağmalamaktan ve çukurları temizlemeden gitmekten çekinmiyorlar.

Kanada’da Alamos Gold’un Türkiye’deki operasyonları hakkında farkındalık yaymaya çalışan başka organizasyonlar da var mı?

Siyasi partiler açısından sadece Kanada Komünist Partisi bu konuyla ilgili farkındalık yaymaya çalışıyor. Hatta bir adım ileriye gidip Kanadalı madencilik şirketlerinin dünyadaki operasyonlarına düzenli olarak tek bir parti dikkat ediyor diyebiliriz. Bir taraftan yaptıklarımızla gurur duyuyoruz ancak öbür taraftan hiçbir kurumun bu şirketleri açıkça kınayamaması çok talihsizce, çünkü bu işten çıkarları olduğunu gösteriyor.

Ancak kendi toplumlarında farkındalık yaratmaya çalışan sivil toplum örgütleri ve aktivistler çok iyi işler çıkarttı. Bunlara örnek olarak Quebec Yunan İşçiler Birliği ve Latin Amerikalı ilerici organizasyonları verebiliriz. Bu insanlar ve gruplarla eylemler düzenlemek, sosyal medya ve basın ile farkındalık yaratmak amacıyla işbirliği halindeyiz.

"Trudeau COP21 zirvesinde selfieler çekerken Trans dağlarındaki boru hattının uzatılmasını sağladı"

Kanada’nın dünyanın en çevreci ülkelerinden biri olduğu söylenir. Kaz Dağları’nda Toronto merkezli bir şirkete karşı protestolar düzenlenirken ana akım medyanın ve birçok büyük siyasi partinin sessizliğini nasıl açıklarsınız?

Maalesef Kanada’nın çevreci bir ülke olması bir mitten öte değil. Trudeau’nun ‘Bay Çevreci’ olarak görünmek için elinden geleni yaptığı doğru, ancak gerçek bundan çok uzakta. Örnek olarak Paris’teki COP21 zirvesinde selfieler çekerken Trans dağlarındaki boru hattının uzatılmasını sağladı. Bilim adamlarına göre sadece bu karar bile Kanada’nın COP21 hedeflerine ulaşamayacağı anlamına geliyordu. Skandal burada bitmiyor, boru hattını yapacak şirket projeden çekilince Trudeau hükümeti bizzat dünyanın en kirli fosil yakıtı olan yağ kumlarının çıkarıldığı Alberta’dan Pasifik kıyısına taşınması için bizzat 4.5 milyar dolar yatırım yaptı. Bunlar yetmezmiş gibi boru hattı yerel halkın yaşadığı bir bölgeden geçiyor. Burada yaşayanların fikri alınmadı ve boru hattı projesine karşı direnmekte zorlanıyorlar. 

Kanada aynı zamanda yeni NAFTA anlaşmasına da imza attı. Bu anlaşma içinde madencilik şirketlerinin de bulunduğu büyük firmalara eğer kâr etmelerinin engellendiğini kanıtlayabilirlerse devletlere dava açma hakkı veriyor. Bu da demek oluyor ki çevreyi koruma adına yapılan denetleme daha da zorlaşacak. Bu anlaşma aynı zamanda ürünlerin yerel kaynaklardan değil, Meksika kadar uzak yerlerden geleceği anlamına geliyor. Bu da karbon ayak izini ciddi anlamda artıracak. 

"Kapitalizm doğanın ve emeğin sömürüsü üzerine kuruludur"

Trudeau hükümeti ayrıca 2026’ya kadar ordu bütçesini yüzde 73 artırma kararı aldı. Bunun amacının eski savaş uçaklarını yenileriyle değiştirmek ve savaş gemileri inşa etmek olduğu belirtildi. Bu çevre konusuyla alakalı değil gibi gelebilir ama gerçek şu ki ordular dünyadaki en çevre kirletici kurumlar. Bir CF-18 jetinin uçtuğu her saat için 4.4 ton yakıt yaktığını unutmayalım. Kanada’nın Letonya, Mali, Suriye ve Irak’taki NATO görevlerine dahiliyetinin giderek arttığını düşünürsek sadece bir uçaktan ve sadece bir saat uçuştan da bahsetmiyoruz.

Bütün bunlar Kanada’da oluyor, oysa ki rahatlıkla gerçek bir yeşil ekonomiye geçiş yapabiliriz: Yeteri kadar alan var, kaynaklar var ve ekonomik açıdan gelişmiş bir ülke. Ancak gerçek bir yeşil ekonomi için insanlar ve gezegenimizin kârın önüne konulması gerekiyor. Bunun için kâr odaklı ekonomiden uzaklaşmalıyız, kapitalizm doğanın ve emeğin sömürüsü üzerine kuruludur. 

Buradaki en önemli sorun şu: Ana akım medya ve Kanada hükümeti büyük bir illüzyonu ayakta tutmaya çalışıyor. Bu illüzyon kapitalist bir ekonomik sistemde doğayı koruyabileceğimiz illüzyonu. Onlar karbon vergisi ve yeşil kapitalizmin çözüm olduğuna inanıyor. Kaz Dağları’ndaki durum kapitalizm ve çevrenin yok edilmesinin el ele gittiğidir. Şirketler ve ana akım medyanın sakladığı da bu.