Gündem

İstanbul Barosu Çocuk Hakları Merkezi: Cinsel istismar vakalarında öncelik çocuk haklarının korunması olmalı

"İdam, hadım, müebbet hapis gibi ağır cezalar üzerinden vakayı tartışmak, sorunun çözümü noktasında faydalı değil"

06 Mayıs 2019 14:00

İstanbul Barosu Çocuk Hakları Merkezi, çocuğa karşı işlenen cinsel suçlar hakkında yazılı bir açıklama yaptı. Açıklamada; istismar vakalarının, basında, sivil toplumda ve hukuki süreç boyunca nasıl ele alınması gerektiği anlatılırken, yanlış uygulamalara da dikkat çekildi. Suçu önleme politikalarının toplumsal cinsiyet eşitliği temelinde tartışılması gerektiği belirtilen açıklamada, "Cinsel suçların sadece cinsel dürtülerle değil, tahakküm kurma ve gücünü ispat etme saikiyle işlendiği bilinmektedir" dendi. "Failler hakkında sapık, canavar, psikopat gibi tanımlamalar kullanılmamalıdır" ifadesinin yer aldığı açıklamada bu gibi tanımlamaların failleri "toplum dışında bireyler" gibi gösterdiğini ve bunun da gerçeği gölgelediği söylendi.

Açıklamada, çocuğun cinsel istismarı vakalarında, önceliğin çocuk haklarının korunması olduğu ifade edildi. Çocuğa bedeni üzerinde söz sahibi olduğu ve kimsenin izin almadan bedenine dokunamayacağının öğretilmesi gerektiği aktarılırken, "Vücudun sadece belli bölgelerinin cinsel saldırıdan korunması gerektiği algısı yetersizdir. Bilinmelidir ki, cinsel istismar sadece vücudun iç çamaşırı ile korunan bölgelerinde gerçekleşmez" ifadesi kullanıldı.

"Çocuğun kimliği ve bilgileri paylaşılmamalı"

Açıklamada çocuk haklarının korunması için izlenmesi gereken yollar şu şekilde sayıldı:

Çocuğun ev adresi, mahallesi, okulu, arkadaşları ve akrabalarına dair bilgiler de gizlilik
kapsamında değerlendirilmeli ve çocuğun kimliğini açığa çıkarabilecek bilgiler
paylaşılmamalıdır.

Çocuğun fotoğrafı, bulanıklaştırılmış ya da bir kısmı kapatılmış bile olsa kullanılmamalıdır. Çocuğun yasal temsilcisinden çocuk ile ilgili bilgi ve görsellerin kullanımı konusunda izin alınsa dahi çocuğun haklarını korumaya hizmet eden gizlilik kuralı bertaraf edilmemelidir.

"Çocuk bedeni, eller, ağzı kapatılmış çocuk resimleri kullanılmamalı"

Olayın oluş şekline dair yorumlarda bulunulmamalı, çocuğun ve ailesinin acısına, hislerine,
yaşadıklarına dair varsayımsal değerlendirmeler yapılmamalıdır.

Olayı canlandırmak veya tepkiyi ifade etmek amacıyla çocuk bedeninin üzerinde ellerin
olduğu fotoğraflar, ağzı kapatılmış çocuk resimleri, animasyonlar, çocuk imgeleri
kullanılmamalıdır. Temsili çocuk fotoğrafları bir yandan çocuğun kurban olduğu algısını
pekiştirirken, diğer yandan çocuğu pornografik öğe haline gelmesine neden olmaktadır.

"Belli gruplar hedef haline getirilmemeli"

Çocuğun yaşadığı bölgeye, etnik kimliğine, ekonomik durumuna, ailesine dair yorumlar
yapılmamalıdır. Belli gruplar hedef haline getirilmemeli ve ayrımcılık yapılmasına yol
açılmamalıdır

Çocuğun okulu, evi, parkı, sokağı çevresinde toplumsal tepkiyi gösteren eylemler
düzenlenmemelidir. Aksi halde bu eylemlerin, orada yaşamak zorunda olan mağdur çocuk
ve ailesinin etiketlenmesine, yeni tehlikelere açık hale gelmesine ve olayın travmatik
etkilerinin artmasına neden olacağı unutulmamalıdır.

"Çocuk haklarına özgü kavram ve kurallara uymaya özen gösterilmeli"

Sosyal medyada bilgi kirliliğine itibar edilmemeli, yanlış ve sadece duyuma dayalı yasal
hakları ihlal edecek paylaşımlara yer verilmemelidir.

Failler hakkında sapık, canavar, psikopat gibi tanımlamalar kullanılmamalıdır. Çünkü bu
tanımlamalar, faillerin toplumun dışında bireyler olduğu algısı yaratmakta, cinsel istismarın
toplumun her kesiminden fail ve mağdur yaratan toplumsal bir sorun olduğu gerçeğini
gölgelemektedir

Sivil toplum örgütleri, sosyal medyada görünürlüğü fazla olan kişi ve kurumlar, olaya dair
aktarımlarını ve yorumlarını yaparken doğru bilgi vermeye, çocuk haklarına özgü kavram
ve kurallara uymaya özen göstermelidir.

"Ayrımcılık içeren yorumlar yapılmamalı"

Çocuk cinsel istismar vakalarını idam, hadım, müebbet hapis gibi ağır cezalar üzerinden
tartışmaya açmak; küfür, bela gibi söylemlerle öfkeyi dışa vurmak sorunun çözümü
noktasında fayda sağlamayacaktır. Bu tür tartışmalarda öncelik, önleme ve çocuk koruma
politikalarına verilmelidir.

Faillerin ırkı, etnik kimliği, dini, ait olduğu gruplar, mesleği, ekonomik durumu üzerinden
ayrımcılık içeren yorumlar yapılmamalıdır. Bu yaklaşım, halkın bir kesiminin dışlanmasına,
damgalanmasına, lince dönüşen eylemlere maruz kalmasına neden olmaktadır.

Çocuğun cinsel istismarı davalarında sanığın ve mağdurun haklarını ihlal etmeyecek biçimde
gizlilik kararı verilmesi doğrudur.

"Haber alma özgürlüğü, çocuk odaklı haberciliğin önüne geçmemeli"

Çocuğun cinsel istismarı davalarında sanığın ve mağdurun haklarını ihlal etmeyecek biçimde
gizlilik kararı verilmesi doğrudur.

Basının haber alma özgürlüğü, çocuk odaklı haberciliğin önüne geçmemelidir. Olay,
unutulma hakkı, tedavi ve sağaltım süreçleri de düşünülerek özenle ele alınmalı ve
değerlendirilmelidir. Haberin verilişinde abartılı, gizliliği ihlal eden, faili farklılaştıran
ifadelerden kaçınmalıdır.

Haber metinlerinde, çocuğa yönelik cinsel davranışların suç olduğu vurgulanmalı;
mağdurları güçlendirici, destek mekanizmalarını tanıtıcı bilgilere yer verilmelidir.