Gündem

Hukukçular idam cezası tartışmalarını değerlendirdi: Ayasofya’da olduğu gibi iç politika aleti olarak kullanmak büyük bir ayıp

07 Eylül 2020 08:11

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin “idam geri getirilsin” çıkışına tepki gösteren hukukçular, idam tartışmasını “gereksiz ve saçma bir tartışma” olarak değerlendirdi. Türkiye’nin eski AİHM yargıcı Rıza Türmen, idam düzenlemesinin Türkiye’nin imzaladığı uluslararası anlaşmalara aykırı olduğunu hatırlatırken, Prof. Köksal Bayraktar, "Türkiye’nin o kadar problemi varken sosyal, iktisadi, kültürel problemler gibi, ölüm cezasını tartışmak kadar saçma bir şey düşünemiyorum" dedi. Turgut Kazan ise "Ayasofya’da olduğu gibi iç politika aleti olarak kullanmak büyük bir ayıptır" değerlendirmesini yaptı.

 

Türkiye’de 34 yıldır fiilen uygulanmayan ve 18 yıldır da hukuken bulunmayan idam, bir zamanlar seçim mitinglerinde ip gösteren MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli tarafından yeniden gündeme getirildi. Ardından TBMM Başkanı Mustafa Şentop “Belli suçlarda olması gerektiği kanaatindeyim”, AKP Grup Başkanvekili Cahit Özkan “Vatandaşımız istiyorsa biz de parlamentoda bunun gereğini yapmak zorundayız” diyerek Bahçeli’ye destek verdi. Türkiye’nin eski AİHM yargıcı Rıza Türmen, ceza hukukçusu Prof. Köksal Bayraktar ve İstanbul Barosu’nun eski başkanlarından hukukçu Turgut Kazan, idam tartışmasını Cumhuriyet’ten Zehra Özdilek'e değerlendirdi. 

"Türkiye’nin bambaşka bir ülke olması söz konusu burada"

Rıza Türmen: Ben bunların ciddi olduğuna inanmıyorum. Gündemi meşgul etmek için yapıyorlar. İşin etik tarafını bir tarafa bıraktığımızda bile devlet adam öldürür mü? Öldürmez. Devlet insanlarını korumakla yükümlüdür. Hukuken ise idamın getirilmesi imkânsız görülüyor. Türkiye idam sorununu AKP zamanında halletti. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin idamı yasaklayan iki tane protokolü var. 6 ve 13 sayılı protokoller. 6 sayılı protokol yasakladı ama savaş zamanı izin verdi. 13 sayılı protokol ise mutlak yasaklandı. ‘Savaş zamanı barış zamanı her koşul altında idam yasaktır’ dedi. Bu protokolü AKP imzaladı ve taraf oldu. Bu protokoller Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) ayrılmaz parçalarıdır. İdamı getirmek için 13 sayılı protokolden çekilmek lazım. AİHS’denden de dolayısıyla çekilmiş oluyorsunuz. Sözleşmeden çekilebilirsiniz ama Avrupa Konseyi üyeliğiniz de sona eriyor. Avrupa Konseyi üyeliği sona ererse bütün değerlerle bağlantınızı kesiyorsunuz. Türkiye’nin bambaşka bir ülke olması söz konusu burada.

"Geriye dönüş"

Prof. Köksal Bayraktar: Son derece yanlış bir yaklaşım. Ölüm cezasının ne kadar vahşi ne kadar insanlığa aykırı olduğu bilinen bir gerçek. 21. yüzyılın düşüncesi içerisinde buna yer vermek ve bunu tartışmaya açmak kadar hatalı bir şey olamaz. Türkiye’nin o kadar problemi varken sosyal, iktisadi, kültürel problemler gibi, ölüm cezasını tartışmak kadar saçma bir şey düşünemiyorum. Türkiye idamı kaldırdı. Şimdi tekrar geriye dönmek hem hukuken geriye dönüş olacaktır hem insanın gelişmesi yönünden geriye dönüş olacaktır. İnanılmaz bir şey. Halk isterse biz bunu kabul ederiz ne demek? Halkın isteği nasıl belli olacak? Hangi dönemin halkı, hangi yörenin halkı? Bence siyasetçiler başka şeylerle uğraşmalıdır.

"İç politika aleti olarak kullanmak yanlış"

Turgut Kazan: Büyük hukukçu Cahit Özkan, bir hukukçular derneği başkanıydı. Herhalde hukuk fakültesinden de mezun olmuş bir arkadaş. Ama Fenerbahçe Ordu Evi önünde ‘generalleri teslim edin’ diye basın açıklaması yapan bir hukukçu. Eğer idam olsaydı teslim edin dediği generaller idam edilecekti demek ki. Böyle bir hukukçu. İdam gibi temel bir sorunu Ayasofya’da olduğu gibi iç politika aleti olarak kullanmak büyük bir ayıptır. Artı öyle bir değişikliği yapamazlar öyle bir çoğunlukları yoktur. Bu, önce anayasa değişikliğini gerektirir. Önce bir anayasayı okusunlar... İdamı düşünmek ilkelliktir. Hangi suç için düşünüyorlarsa düşünsünler idam asla o suçların işlenmesine engel olamaz. İdam getirilirse büyük acılar yaşanan bazı örneklerde olduğu gibi sonunda muhaliflere uygulanır. Siyasi iktidar kimse ona karşı olanlara uygulanır... Türkiye geçmişte darbelerden sonra hep örneğini yaşamıştır.