Politika

HDP deklerasyonunun düşündürdükleri: 'Radikal kötüye karşı, kötüyü tercih etmek'

"En büyük yanılgı 23 Haziran sonrasında ittifakın korunması gerekirken unutulması oldu"

21 Kasım 2019 22:52

Ali Bilge*

Churchill, "Hitler cehennemi işgal edecek olsa Avam kamarasında şeytan için en azından bir iki iyi laf ederdim" der. Churchill, Hitler'e karşı Stalin'in yanında yer almakla iyi bir şey yapmıştır. Radikal kötüye karşı, kötüyü tercih etmiştir. Kötü ile uzlaşmak durumundadır.

23 Haziran sonrası iktidar; HDP'li 24 belediyeye ikinci kez, yeniden kayyım atadı, buna karşı ana muhalefet ve genel olarak toplumsal muhalefet kayıtsız ve duyarsız. Elbette HDP'de, sessizlik ve kayıtsızlığın yarattığı bir hasar söz konusu. HDP'de hasıl olan belediyelerden ve meclisten çekilme, terk duygusunu anlamak pek mümkün, destekledikleri ana muhalefetin duyarsızlığı, teşekkür beklerken uğradığınız zulme seyirci kalınması kopuş ve terk duygusu yaratıyor. Ana muhalefet ve ittifak sayenizde kazanmış ve size sırtını dönüyor. Aynı zamanda, ikinci kez yüzde 90'lara varan oylarla seçtikleri kişilerin görevden alınması, tutuklanması büyük bir kırıklık yaratıyor. Haklı olarak seçimlere karşı güven bunalımı doğuyor.

Ancak siyaset ve siyasa oluşturmak kırıklıkların üstüne çıkmayı gerektirmektedir. Son dönemde HDP yönetimi ve seçmeni, radikal kötüye karşı kötüyü tercih etme durumu ile karşı karşıya kalmaktadır. Radikal kötü belli, kötü de belli, kötüyle de ciddi sorunlar yaşıyorsunuz. Ancak radikal kötü sizi yok edecekse, an itibarıyla kötüyle iş birliği seçeneği her şeye rağmen doğru bir seçenektir. Dolayısıyla kötüyü tercih etmek, kötüyle birlikte radikal kötüyü saf dışı bırakmak, elbette zordur. Taban ve kadro bunalımlarına açık bir süreçtir. Aynı zamanda siyasi virtüözlük isteyen, ipliği iğne deliğinden geçirmek gibi incelik isteyen bir durumdur. Radikal kötüye karşı kötüyle işbirliği yapmak HDP'de bugün yaşanan kırıklıklara yol açabiliyor ama siyaset yapmak ve siyasa oluşturmak böyle bir şey. Terk ve boykot gibi vaziyet almalar, iyi bir zamanlama ile süreç doğru okunduğunda ve ittifakla sonuç alınabilecek durumlardır. Radikal kötü size bir adres gösteriyor ve o adres doğru adres değil. HDP siyasetçileri de, çok önemli tecrübeler yaşamış insanlar, tuzağı gördüler. Amaç Erdoğan rejimini değiştirmekse, siyasi varlığı sürdürmekse kötü ile radikal kötü arasında bir tercih yapmak siyasetin gereğidir.

Demokrasi mücadelesi, adım adım doğru zamanlama ve ittifaklar üzerinden, an be an tercihleri doğru yönetmekle kazanılabilir. Hem keskin bir bıçak üzerinde düşmeden yürümek, hem de ayağını kestirmemek. Zor fakat imkansız değil, Kürt siyasi hareketi ve demokratik toplumsal muhalefet aklını uçurmadığı müddetçe başarabileceği bir şey. Elbette burada asıl mesele, kötünün nasıl düzeltileceği sorusunun cevabını oluşturmaktır. Ayrıca kötüyü düzeltirken kendimi de nasıl onaracağım diye düşünmeyi hiç ihmal etmemek gerekir.

Kötüyü düzeltmek...

1946'dan bu yana, iyi kötü bir demokrasimiz vardı, 3 darbe yaşadık ama bir şekilde, tatmin etmese de kurumlar oluşmuştu, parlamenter sistem hâkimdi. Dünyada son 25 yıl içerisinde orta düzey demokrasiden hiç demokrasiye geçip, hiç demokrasiden yeniden demokrasiye geçme deneyimi olan ülke, bildiğim kadarıyla yok. Üstelik Türkiye'de demokrasi mücadelesi kadim bir etnik sorunu kapsıyor, bu sorun üzerinden yükseliyor. Ancak esas odaklanılması gereken alan ana muhalefettir. CHP'nin bu mesele üzerinde yaklaşımı nasıl değiştirilebilir, nasıl bu konuya dikkatleri cezbedilebilir, olması gereken çizgiye nasıl çekilebilir? Buna uğraşmak gerekiyor, ittifak meselesine de böyle bir perspektif içinde bakılması gerekiyor. En büyük yanılgı 23 Haziran sonrasında ittifakın korunması ve daha da güçlendirilmesi gerekirken, unutulması oldu.


*Gazeteci, açık radyo programcısı.