Gündem

Hanefi Avcı: MİT krizi, Başbuğ'un tutuklanması FETÖ ile mücadele için fırsattı ama hükümet birkaç polis ve savcıyı tayinle çözüm aradı

14 Temmuz 2020 11:58

T24 Haber Merkezi

Eski emniyet müdürü Hanefi Avcı, 15 Temmuz darbe girişiminin yıl dönümü yaklaşırken yaptığı değerlendirmede "Hükümet 2010'dan itibaren FETÖ tehlikesini görebilirdi. Başbuğ tutuklandı, MİT krizi fırsattı. Ancak birkaç polisi savcıyı tayin etmekle çözüm aradı" dedi. 

Karar TV canlı yayınına katılan Hanefi Avcı Gülen Cemaati'nin  etkin olduğu dönemde 'Devrimci Karargah'tan tutuklanmış bir isimdi. 

Devlet içindeki Cemaat yapılanmasına dikkati çeken Hanefi Avcı yazdığı kitaplarda da bu konuya değindi. 

Emekli emniyet müdürü Hanefi Avcı Karar TV canlı yayınında 15 Temmuz darbe girişimi ve FETÖ ile mücadele konusunda çarpıcı açıklamalar yaptı.

Hanefi Avcı şunları söyledi:

"Türkiye'nin sürekli bir iç güvenlik sorunu var? 15 Temmuz'dan önce MİT'e baskın ihbarı gelince çapı ne olursa olsun yapılması gereken bellidir. Bu yapılmadı. İçişleri Bakanlığı, Emniyet, Cumhurbaşkanı haber edilmeliydi. Türkiye'de sol örgütün büyüyeceği belliydi görülmedi. PKK'nın nasıl hareket edeceği biliniyordu önlem alınmadı. Sadece 15 Temmuz değil, birçok olayda iç güvenlik mekanizması çalışmadı. Bana göre Emniyet de girişimin sinyallerini alıyordu. Eğer MİT'e gelen ihbar Emniyet'e iletilmiş olsaydı parçalar birleştirilip bir kalkışma olacağı ihtimali ortaya çıkardı.

FETÖ 17/25'ten sonra dağılmalıydı ama bakıyorsunuz 3 yıl sonra darbeye teşebbüs ediyorlar. Bunun en az 2 yıl hazırlığı var. Bu süreçte korkunç bir hareketlilik oluyor Türkiye genelinde. Ama devletin istihbaratının ve diğer birimlerinin haberi yok. Darbeci zihniyetin takip edilmesiyle ilgili hiçbir istihbarat birimi görevlendirilmemiş... Ülkenin başbakanı olarak FETÖ'cülerin takip edilmesiyle ilgili talimat vermemişsiniz. O kadar iddia varken.

Başbakandan bakanına kadar ihmal var Kötü niyetli değiller, hain değiller ama ihmalleri var. Olayı kötü yönetmişlerdir. Bu olayı kullanmaya kalkmışlardır. Toplum da buna bir cevap bulamadığı için kim mani oldu sorusunu soruyor. Komisyon raporu bu yüzden de cılız çıktı Toplum "örgütü bitirmek için ne yaparsan yap" dedi. Bu atmosfer de muhalefeti susturmak için, siyasi çıkar için kullanıldı. Taban kazanılamadı, aksine daha çok örgüte yanaştı.

Böyle olunca sağlıklı bilgi alınamadı. Biz FÖTÖ'yü çözemedik, örgüt sistemini göremedik. 15 Temmuz'dan sonra Türk halkı bu cemaatin arkasından gitmezdi. Biz eğer onlara 'gelin ifade verin, sorumlu değilsiniz, suç işleyenlerle işimiz' denseydi çok önemli bilgiler alınırdı. FETÖ etkinliğini yitirdi ama hiçbir örgüt bir günde bitmez. Ne yaparsa yapsınlar eski gücüne erişemeyecekler. Darbe ihtimalini görmüyorum. Böyle bir ortamda hangi subay bir başkasına güvenecek... Hükümet 2010'dan itibaren FETÖ tehlikesini görebilirdi. Başbuğ tutuklandı, MİT krizi fırsattı. Ancak birkaç polisi savcıyı tayin etmekle çözüm aradı. Başbuğ'u tutuklayarak rest çekti örgüt, o resti hükumet görseydi o zaman çözülecekti...

Kitap yazmaya başlayınca bazı şeylerin daha iyi farkına vardım. PKK'nın büyümesinde yüzde 20 örgütün eylemleri etkilidir ama yüzde 80'i devletin hatasıdır. Gazetecilerin yargılanması hukukun çalışmadığının göstergesidir. Sorunumuz hukuksuzluk falan değil hukuktan korkmak. Düşünce ve ifade özgürlüğü böyle baskılanırsa 'tele-vole' halkına dönüşür milletimiz. Halkın üretkenliği kısırlaşır."