Gündem

Gezi için Adalet Nöbeti'nde 100. gün: Gezi’den elinizi çekin; bu hukuksuzluğa son verin!

"AKP, defalarca Gezi’yi karalamaya çalıştı ancak hep başarısız oldu"

03 Ağustos 2022 22:22

Gezi Parkı davası tutuklamalarına karşı Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) İstanbul Büyükkent Şubesi önünde başlatılan nöbetin 100’üncüsü bugün tutuldu. Şube Başkanı Esin Köymen, “Bu ülkenin en görkemli halk hareketi olan Gezi Direnişi’ne sahip çıkmayı kararlılıkla sürdüreceğiz. Arkadaşlarımızı derhal serbest bırakın, bu hukuksuzluğa bir an önce son verin. Gezi’den ve arkadaşlarımızdan elinizi çekin” dedi.

TMMOB İstanbul Büyükkent Şubesi önünde Gezi Parkı davası kapsamında tutuklanan iş insanı Osman Kavala, avukat Can Atalay, mimar Mücella Yapıcı, belgeselci Mine Özerden, akademisyen Hakan Altınay, şehir plancısı Tayfun Kahraman ve film yapımcısı Çiğdem Mater için başlatılan “Gezi İçin Adalet Nöbeti” bugün 100’üncü gününde.

Bugünkü nöbete Gezi davası tutuklularının yanı sıra CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, HDP İstanbul Milletvekilleri Züleyha Gülüm ve Musa Piroğlu ile Emek Partisi Genel Başkanı Ercüment Akdeniz ile CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu da katıldı. Nöbet sırasında sık sık “Her yer Taksim, her yer direniş” ve “Direne direne kazanacağız” sloganları atıldı.

Ortak açıklamayı okuyan TMMOB İstanbul Büyükkent Şubesi Başkanı Esin Köymen, “Osman Kavala'nın ağırlaştırılmış müebbet, aralarında Mücella Yapıcı, Tayfun Kahraman ve Can Atalay’ın da bulunduğu 7 arkadaşımızın da 18’er yıl hapse mahkûm edildiği Gezi Davası karar duruşmasının üzerinden 100 gün geçti” hatırlatmasını yaptı.

Köymen, şunları söyledi:

"Arkadaşlarımızın masumiyetine inanıyoruz"

"Osman Kavala tam bin 737 gündür, diğer arkadaşlarımız da 100 gündür gerekçesiz ve suçsuz yere cezaevinde tutuluyor. Arkadaşlarımızın masumiyetine inanıyor, bu hukuksuzluğu kınıyoruz. Meslek alanlarımızın tarihsel birikimle oluşmuş temel ilkeleri çerçevesinde halka ait olanı korumak, kamu yararını savunmak biz mühendis, mimar ve şehir plancılarının temel görevidir. Bu görev doğrultusunda, İstanbul’un en önemli kamusal alanlarından biri olan Gezi Parkı’nı korumak, ‘Gezi Parkı park olarak kalsın’ diye mücadele etmek mesleki etik ilkelerimizin bir gereğidir. 2013 haziranında korunması gereken yalnızca kamusal alanlar da değildi üstelik. İktidarın baskıcı politikaları, temel hak ve hürriyetleri günden güne askıya alması yurttaşların nefes almasını daha da zorlaştırıyor, ülkenin geleceği karanlığa gömülüyordu.

"AKP, defalarca Gezi’yi karalamaya çalıştı ancak hep başarısız oldu"

Aydınlık bir geleceği savunmak, düşünce ve ifade özgürlüğüne sahip çıkmak iradesi ile doğal alanlarımızı, meralarımızı, kıyılarımızı, ormanlarımızı, kamusal alanlarımızı koruma düşüncelerinin kesiştiği simgesel bir mekâna dönüşmüştü Gezi Parkı. Farklı mücadele alanları kesişti ve ülkemizin toplumsal mücadele tarihine kazınacak bir halk hareketine dönüştü. Toplumun ortak değerlerini bir bir sermayeye altın tepside sunan, bu gerçekliği örtmek üzere gerici bir toplum inşa etmeyi deneyen, kadına, farklı cinsel yönelimlere, sanata, etnik ve kültürel değerlere saldıran iktidarın siyasal temsilcisi AKP’nin karşısına dikildi milyonlar. Yaşadığı yenilginin yarattığı öfkeyi dizginleyemeyen AKP, defalarca yargılamaya, karalamaya çalıştı Gezi’yi ancak hep başarısız oldu.

"Gezi Direnişi’ni suçlamayı amaçladılar"

 Uzun ve bariz hukuksuzluklar içeren bir dizi girişimin ardından son olarak kendi partisinden milletvekili aday adayı olan bir yargı mensubu üzerinden arkadaşlarımızı ve Gezi Direnişi’ni suçlamayı amaçladılar. Arkadaşlarımızın nezdinde milyonların örgütlülüğünü, milyonların talebini hapsetmek istiyorlar. Biliyoruz ki bugün yaşanan derin yoksulluktan, ülkenin çöküşünden çıkışın yolu Gezi Direnişi’nde ayağa kalkan milyonların örgütlülüğünden geçiyor. Hukuksuz tutuklama kararlarının verildiği günden itibaren başlattığımız ve bugün 100’üncü gününe giren adalet nöbetleri vesilesiyle bir kez daha hatırlatıyoruz.

"Biz kazanacağız; Gezi kazanacak"

TMMOB ve bağlı odaları olarak, mesleki ve teknik bilgimizi halkın yararına kullanmaya devam edeceğiz, arkadaşlarımızı asla yalnız bırakmayacağız ve bu ülkenin en görkemli halk hareketi olan Gezi Direnişi’ne sahip çıkmayı kararlılıkla sürdüreceğiz. Adalet nöbetlerimizin 100’üncü gününde bir kez daha sesleniyoruz. Arkadaşlarımızı derhal serbest bırakın, bu hukuksuzluğa bir an önce son verin. Gezi’den ve arkadaşlarımızdan elinizi çekin ve şunu bilin ki; biz kazanacağız, Gezi kazanacak.”

Ortak açıklamanın ardından Gezi tutuklularının yakınları söz aldı. 

"Yaşasın dayanışma!"

Mücella Yapıcı’nın kızı Burcu Yapıcı, bugün cezaevini ziyaret ettiğini söyledi. Burcu Yapıcı annesi Mücella Yapıcı'nın 100’üncü gün için “100 gündür bıkmadan, usanmadan sürdürmekte inat ettiğiniz nöbetin bir an önce bitmesini can-ı yürekten diliyorum. Hepinizi destekleri ve dayanışması için can-ı yürekten kucaklıyorum. Yaşasın dayanışma” mesajını gönderdiğini aktardı.

"Demokratik ve adil bir memlekette, özgür ve kardeşçe yaşayacağız"

Tayfun Kahraman’ın eşi Meriç Demir Kahraman, nöbete katılanlara teşekkür etti. Kahraman, "Biz bugün 100’üncü günde, 100 tane soru sorduk ama yıllardır biriken cevabı verilmemiş, dillendirilememiş birçok soru olduğunu unutmayın. Herkes sorusunu sorsun diye hepimize seslenmek istiyorum” dedi.

Kahraman, eşi Tayfun Kahraman’ın cezaevinden gönderdiği şu mesajı okudu:

“Sevgili dostlar, bugün 100’üncü gün. Sizlerden, ailelerimizden, öğrencilerimizden, özgürlüğümüzden kopartılışımızın 100’üncü günü. Adaletsizlik, hukuksuzluk hala devam ediyor. Bizler de sizlerin destekleriyle, dört duvar arasında olsak da bu memleket için adaleti, demokrasiyi, eşitlik ve kardeşliği savunmaya, Gezi Direnişimize sahip çıkmaya devam ediyoruz. Bu hukuksuz tutukluluk 100’üncü gününe gelse de sizlerin destekleri, bize büyük bir güç veriyor, dayanışmanız cesaretimizi artırıyor. Biliyoruz ki bu karanlığı hep beraber birlikte yırtacak, demokratik ve adil bir memlekette, özgür ve kardeşçe yaşayacağız. Özgür ve güneşli günlerde sokaklarda dolaşacağımız, buluşacağımız günler yakın. Hepinizi hasretle kucaklıyorum. Sevgi ve selamlarımla Tayfun Kahraman.”

"Gezi Direnişi’nin kirpiğini dahi yere düşürmeyen tüm arkadaşlara selam" 

Can Atalay’ın mesajını ise annesi Şükran Atalay okudu. Şükran Atalay, Can Atalay'ın “100 gündür sesimiz olan Gezi Direnişi’nin kirpiğini dahi yere düşürmeyen tüm arkadaşlara çok selam” mesajını gönderdiğini aktardı.

Atalay’ın babası Mustafa Atalay da “Gezi eylemleri, herkesin kendi itirazlarını alarak eylemlere katıldığı bir davranıştır. AKP iktidarının ilk sarsıldığı, ilk düşüşe başladığı eylemdir Gezi. Bu birlikteliklerimizi çoğaltarak devam edersek demokrasiyi güçlü hâle getiririz. Bu mücadele yıllardır devam ediyor. Her dönemi geçirdik ama o dönemlerde de dik durduk, şimdi de dik duruyoruz ve hepinizin de dik duracağına inanıyorum” diye konuştu.

"Kanunlar neden uygulanmıyor?

Mine Özerden'in annesi Halide Özerden de söz aldı. Özerden, Mine Özerden’in cezaevinden yönelttiği şu soruları aktardı:

“Anayasa, kanunlar, insan hakları sadece yazılı metinler midir, neden uygulanmıyorlar? Kuvvetler ayrılığı yok edildiyse, güvenilecek bir yapı kalmış mıdır? Söyleyen güçlüyse yalan, yalan olmaktan çıkar mı?”

Gezi Parkı direnişi sırasında yaşamını yitirenlerin isimleri de tek tek okunarak “Burada” denildi. Nöbetin 100’üncü günü için Gezi tutukluların hazırladığı 100 sorunun da okunmasıyla nöbet sonlandı. (ANKA)