Kültür-Sanat

Fi fenomeni ve internet dizilerinin geleceği

"İnternet üzerinden dizi izleyen kuşağın dikkatini ve zekâsını hafife alan senaryo hataları ve mantık yanlışlarını bir kenara yazmalıyız"

29 Mayıs 2017 22:19

*Aslı Tunç

Azra Kohen Sarızeybek‘in çok satan üçlemesi Fi | Çi | Pi romanlarından uyarlanan Fi dizinin bu denli ses getirmesi dijital platformlarda internet dizilerinin geleceği ne olacak sorusunu ülkemiz sınırlarına getirdi.
 
Hâlâ duymayanlar için Fi dizisi Doğuş Grubu bünyesindeki dijital televizyon platformu Puhu TV'nin ilk büyük çaplı ücretsiz internet dizisi. Tamamı 13 bölüm olan dizinin ilk 9 bölümünü şu anda internet üzerinden izlemek mümkün.
 
Dizide televizyonda ünlülere terapi yapan ve üniversitede ders veren (!) ünlü psikolog Can Manay’ın görür görmez tutulduğu Duru’ya olan tutkulu ve takıntılı aşkı anlatılıyor. Her bölüm yaklaşık 1 saat 15 dakika gibi bir uzunluğa sahip. Ağır tempolu, sıkıcı ve muhafazakâr dizilere inat Fi, tempolu, sinematografisi güçlü, titizlikle yapılmış mekân çekimleri ile göz dolduran, diyalogları küfür içerebilen, öpüşme ve cüretkâr olmayan birkaç sevişme sahnesine sahip olan bir yapım.
 
Dizinin ücretsiz izlenebilmesinin bedeli hikâye içinde rahatsızlık boyutuna varan ürün yerleştirmeyle, aralardaki reklamlarla ve diziye yapılan sponsorluklarla ödenebiliyor. Özellikle seyircinin anlatıyla ilgisi olmayan ev aletlerinin nasıl kullandığıyla ilgili sahneler ve zorlama biçimde izleyicinin gözüne sokulan markalar, reklamcıların bu konuda daha çok yol kat etmesi gerektiğinin bir kanıtı. İnternet üzerinden dizi izleyen kuşağın dikkatini ve zekâsını hafife alan senaryo hataları, tutarsızlıklar ve mantık yanlışlarını da bir kenara yazmalıyız.
 
Netflix’in Türkiye’ye girmesiyle birlikte dijital platformlar için dizi üretme fikri daha yaygın ve kârlı hale geldi. Çoktan beri televizyon dizilerinin köhne, klişe ve gerçeklikten uzak anlatılarını takip etmeyen azımsanmayacak bir kitle, dizi izleme alışkanlıklarını zaten internete taşımış vaziyetteydi.
 
Dünyada Netflix, Amazon Prime ve Hulu gibi dev dijital platformlar için üretilmiş özgün içerikleri takip eden çoğunlukla eğitimli, dil bilen, kentli, beyaz yakalı ve dünyadaki gelişimleri izleyen bu kitle aynı zamanda abonelik ücreti ödemeye de hazır.
 
Bunu ilk keşfeden Doğan Grubu’nun BluTV’si oldu bir bakıma. Masum adlı dizi, Türkiye'de ünlü oyuncuların oynadığı ve büyük bir bütçe ile çekilen ama televizyonda değil de internette yayınlanan ilk dizi oldu. Dizinin tanıtımı için internette ve kentin her yerindeki billboardlarda büyük reklamlar yapıldı. Dizi 2017 Ocak ayının sonunda yayınlanmaya başladı. Masum, sansürden bunalan izleyici için ilk defa bir soluklanma alanı yarattı ve kanımca Fi dizisi için de yüreklendirici oldu.
 
İnternet ve televizyon dizileri arasındaki makas yakın gelecekte gittikçe açılacak. Farklı beklentileri olan bir kuşağa dijital ortamda televizyon karşısında fasulye kıran teyzelere uygun hikâyeleri pazarlayamazsınız. Öykünün hızlı tempoda geçmesi çok önemli. İnternette dizi izleyenlerin tüketim kapasitesini göz önüne almalısınız.
 
“Binge-watching” denilen yani aralıksız tüm bir sezonu ardı ardına izlemek dijital kuşağın dizi tüketme pratiği. Bunu besleyecek ve tempoyu düşürmeden bu kitleyi elinde tutacak özgün anlatılar ise öyle kolay kolay üretilemiyor. Eğlence artık ne kadar yersen ye tarzı açık büfelere dönüşmüş vaziyette. İnsanlar çatlayana kadar yer gibi dizi tüketmek, sonrasında da üzerine sosyal medyada yorum yapmak istiyorlar.
 
ABD’deki son bir araştırma 2000’li yıllarda doğanların yani Z-Kuşağının neredeyse yarısının bir oturuşta beş saat internet içeriği tükettiğini söylüyor. Netflix her sezon bir oturuşta soluksuz saatlerce izlenebilecek dizilerin listesini yayınlıyor. Fi de bal gibi bu dizi listesinin içine girebilecek düzeyde. Ancak PuhuTV ve BluTV bu yükselen beklentilere, farklı bir izleyici kitlesine yanıt verecek özgün içerikleri bakalım nasıl üretip küresel platformlara rakip olabilecekler? Bekleyip göreceğiz. 


*Bu yazı ilk olarak P24'te yayımlanmıştır.