Gündem

Fehmi Koru: Siyaset kazanı kaynamaya başladı, ortam sürprizlere gebe; sizleri sürprizlere hazırlıyorum

21 Kasım 2020 09:06

Fehmi Koru*

Dünyada ve ülkemizde yaşanan siyasi gelişmelerin tesadüfen meydana geldiğine inananlardansanız bu yazı size göre değil. Tesadüf görünenlerin arkasında bir akıl olduğunu düşünenler için yazdım bu yazıyı. Hangi kategoride yer alıyorsanız gereğini yerine getirin derim. Okuyun veya daha en baştan okumaktan vazgeçin.

Siyaseti yakından izleyen araştırmacı İbrahim Uslu erken seçim için Devlet Bahçeli’yi işaret etmiş ve muhtemel tarih olarak da 2021’in ikinci yarısını öngörmüş. Ben de seçimin 2023’e kalmayacağını, hatta 2021’in ikinci yarısının bile beklenmeyebileceğini düşünüyorum.

Meydana gelen gelişmeler seçimi çağırıyor çünkü.

Berat Albayrak’ın görevinin bıraktırılması önemli bir işaret. Yerine gelen ismin ekonomiyi deneme sahası olarak değil, denenmişin takip edilmesi gereken bir alan gören Lütfi Elvan olması da öyle.

Eh, bu listeye Merkez Bankası başkanı Murat Uysal’ın istifaya zorlanmasını ve yerini maliyeci bir isim olan Naci Ağbal’a bırakmasını da ekleyebiliriz.

Görevden alma ve göreve getirme makamı bu değişiklikleri durduk yere yapmıyor doğal olarak.

Ardından, ısrarla sürdürülen faizi aşağıda tutma kararlılığından vazgeçildi ve piyasaların beklentileri istikametinde karar alınabildi.

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın aklından geçenleri okuyamayız, ancak aklından bir şeyler geçtiğini rahatlıkla söyleyebiliriz.

Erken seçim mi?

Neden olmasın?

Bülent Arınç, Cemil Çiçek, Semih Yalçın ve Alattin Çakıcı

İktidar cephesinden bazı isimlerin eş zamanlı olarak medyada görünmeleri ve şaşırtıcı mesajlar vermelerini de bu listeye eklemek gerekiyor. Külliye’den ve iktidar odağından uzak AK Partili isimlerin mesajlara cevap yetiştirmeleri onların vaziyeti iyi okuyamamalarıyla ilgili.

Bülent Arınç birden fazla TV yayınına çıktı geçtiğimiz günlerde. Programın birinde, ekonomide sıkıntılar yaşandığını, bunların varlığının kabul edilip çözüme odaklanılması gerektiğini söyledi. Esas ses getiren sözleri ise bir başka programda sarf etti. Yıllardır cezaevinde tutulan Selahattin Demirtaş ve Osman Kavala’nın tutukluluk hallerine son verilmesi zamanının geldiği görüşünü açıkladı.

Şu sözler de ona ait:

“Tutukluluk cezaya dönüşmemeli. Demirtaş ile bizim 1-2 görüşmemiz oldu. Cezaevlerinde isyanlar, açlık grevleri olmuştu. Selahattin Demirtaş’ı tanımak veya onu yargılamak için onun yazdığı ‘Devran’ isminde kitap var. Ne olur, onu alıp okuyun. (..) O kitap Kürtler ve Kürtlerin yaşadığı travmalar üzerine kafalarda çok şeyleri değiştirecektir.”

Görüş açıklama konusunda çekimser davranan Cemil Çiçek de, hem de kendisi arayarak, Karar’dan Ahmet Taşgetiren’e konuştu.

Bakın ne dedi:

“Bize yargı reformundan önce insan ve ahlâk reformu lâzım. Biz 459 yıldan beri yargının düzeltilmesini konuşuyoruz. Sadrazam Lütfi Paşa’nın Âsafnâmesinden, Göriceli Mustafa’nın Koçibey Risalesinden beri. Bir toplum 500 yıl adaleti arar mı? Bize topyekûn bir tevbe-i nasûh lazım. Reform kelimesi çok aşındı, kimse bir şey beklemesin.”

Ardından Hürriyet’ten Sedat Ergin’le de görüştü Cemil Çiçek.

Her iki görüş sahibi Cumhurbaşkanlığı yüksek istişare kurulu üyesi sıfatını taşıyor. Arınç ile Çiçek’in iktidar cephesinde özgül ağırlığı bulunan şahsiyetler olduğunu da özellikle vurgulamak isterim.

İktidar cephesinde yaşananlar bu çıkışlardan ibaret değil. İktidarın küçük ortağı MHP’den de anamuhalefet partisi ve liderini hedef alır gibi görünen, ancak Akif Beki’nin bugünkü yazısında algıladığı üzere, esas AK Parti’ye dokunduran bir açıklama geldi.

MHP’nin iki numaralı ismi olan Semih Yalçın’dan.

Okuyalım:

“MHP bir dava partisidir ve bu hususiyetini dünya durdukça koruyacaktır. MHP; ucuz ve gündelik siyaset uğruna dünyasını ve ahretini yıkmayacağı gibi, ilke ve değerlerine daima tutarlılıkla sahip çıkacaktır. MHP; var oldukça, Türkiye’nin parçalanmasına yönelik ihanet projelerinin hayata geçirilmesine ve ebedi devletimizin yıkılmasına asla izin vermeyecektir.”

“Kızım sana söylüyorum, gelinim sen anla” dercesine…

Bu açıklamaları MHP liderinin “O bizim dava arkadaşımız” diye nitelediği Alattin Çakıcı’nın CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nu hedef alan mesajından şu sözler ile birlikte okumakta yarar var:

“Ulan dürzü… Akıllı ol! Köpeklik yaptığın vatan hainleri ile Bahçeli’yi bir potaya koyarsan,  hayatının en büyük hatasını yaparsın. Seni bakla kazığıyla tanıştırırım. Bak Kılıçdaroğlu, sana akıllı ol diyorum. Bana bak dürzü! Saray diye ifade ettiğin o Külliye devletimizin en üst makamıdır. Millet adına devletin yanında olmak, Sayın Bahçeli için bir yaşam tarzıdır.”

Mesaja aracılık yapan Twitter sonradan onu sitesinden kaldırdı.

Alattin Çakıcı’nın kısa süre önce kendisini ziyarete gelen bir grupla çektirdiği -bu yazının girişinde yer alan- fotoğrafı da bu tabloya eklemek şart.

Sürprizlere hazır olan kazanır

Ne dersiniz, sıraladığım bu gelişmeler sizce tesadüfen mi bir biri ardına meydana geliyor?

Şu yakınlarda İYİ Parti’nin karıştıran bir gelişme yaşandı, ama AK Parti – MHP ittifakını zorlayan karşı hamle de geldi.

AK Parti MHP’yi ortaklıktan çıkarsa onun yerine İYİ Parti’yi yanına alsa bir türlü, olaylar MHP ile İYİ Parti’yi birbirine yakınlaştırsa başka türlü denklemler kurulabilir.

CHP, daha doğrusu Kemal Kılıçdaroğlu, anahtarı elinde tutuyor.

Saldırıların ona yönelmesinin de böyle bir anlamı var.

Uzatmayayım; şimdilerde bir biri ardına yaşanan gelişmeler tesadüfi değil. Ortada bir değil, birden fazla rekabet halinde plan var ve her şey o planlara uygun olarak meydana geliyor.

Birinin çıkışını diğeri kendi çıkışıyla bozmaya çalışıyor.

Siyaset alanını yakın gözlem altında tutanlar bir tezin varlığının farkındalar. O teze göre, ana gövdesi iki partiden (AK Parti ile MHP’den) oluşan ‘Cumhur İttifakı’nın oyları yeni sistemin zorladığı ‘50+1’ oranının uzağında bugün. AK Parti oyları yüzde 30’un, MHP’nin de yüzde 10 oranı altında seyrediyor. Yeniden iktidar olabilmek ve kendi tercihini cumhurbaşkanı seçtirebilmek için rakip ittifakı dizayn etmeleri gerekiyor. HDP’yi ‘Millet İttifakı’ dışında tutup oyunu yüzde 10’un altına düşürmesi ve İYİ Parti’yi kendi yanına çekemiyorsa güçsüzleştirmesi gerekiyor iktidarın…

İktidar açısından erken seçimin tarihini o hedefin gerçekleşmesi belirleyecek.

Muhalefetin oyun planını buna göre oluşturması lazım.


*Bu yazı fehmikoru.com adresinden alınmıştır.