Politika

Erdoğan'ın 'Adana mutabakatı' açıklaması, Şam'la doğrudan diplomatik temasın kapısını mı araladı?

Erdoğan, "Adana mutabakatının ısrarla üzerinde durulması gerekiyor" demişti

24 Ocak 2019 19:31

METİN KAAN KURTULUŞ

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan Moskova’da bir araya geldi. İkili toplantıda yıllardır süregelen “Suriye sorunu” üzerinde durdu. Görüşmede Putin’in Erdoğan’a 1998’de imzalanan Adana mutabakatını hatırlattığı ifade edildi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan bugün yaptığı açıklamada “Suriye ile Adana Protokolü  imzalanmıştır. Bu Adana mutabakatının yeniden gündeme gelmesi gerektiğini çok iyi anlıyoruz. Adana mutabakatının ısrarla üzerinde durulması gerekiyor” dedi. Günün ilerleyen saatlerinde de yine Erdoğan ile birlikte Rusya’da bulunan Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu konu ile ilgili bir açıklamada bulundu.  A Haber’e konuşan Çavuşoğlu “Rejimle dolaylı temaslarımız var. Mesajlar verilmesi gerektiği zaman veriliyor. Ama bizim düzeyimizde bir temas yok.” dedi.

Bu konuşmalardan Putin’in Erdoğan’a Şam’la yakınlaşma konusunda biraz daha fazla baskı uyguladığı sonucuna varılabilir. Rusya- Türkiye ilişkilerini yakından takip eden T24 yazarı Hakan Aksay da Gün Olur programında, Putin’in bu protokolü dile getirerek Ankara’ya Şam ile tekrar resmi ilişki kurması konusunda “ince” bir şekilde baskı uyguladığı yorumunda bulundu.

Adana mutabakatı 1998'de imzalandı, Suriye PKK'yı terör örgütü olarak tanıdı

Adana protokolü Türkiye ile Rusya arasında 1998 yılında, yani iç savaş çıkmadan 13 yıl önce imzalandı. Bu dönemde Türkiye’nin Dışişleri Bakanı İsmail Cem, Başbakanı Anavatan Partisi’nden Mesut Yılmaz, Cumhurbaşkanı ise Süleyman Demirel idi. Bu protokolün imzalanmasına varan süreçte Türkiye ile Suriye arasındaki ipler PKK sebebiyle iyice gerildi. Türkiye PKK’nın geçmişteki ve olası saldırılarından bunalmıştı, dolayısıyla PKK’nın kamplarının bulunduğu ve Abdullah Öcalan’ın ikamet ettiği Suriye’ye tepki gösterdi ve baskı uygulamaya başladı. Bu sürecin sonunda Suriye ile Türkiye arasında Adana mutabakatı imzalandı. Mutabakat sonucunda ise Öcalan Suriye’den gönderildi, Suriye PKK’y bir terör örgütü olarak tanıdı ve bazı PKK üyeleri tutuklandı.

Adana mutabakatına göre Suriye’nin verdiği taahhütler şöyle:

“1- PKK lideri Abdullah Öcalan mutabakata varıldığı tarih itibariyle Suriye’de değildir ve Suriye’ye girmesine izin verilmeyecektir.

2- Suriye’de olduğu söylenen PKK kampları mutabakata varıldığı tarihten itibaren faaliyette değildir ve faaliyete geçmelerine izin verilmeyecektir. Birçok PKK üyesi tutuklanmış ve isimleri Türk tarafına iletilmiştir.

3- Suriye yönetimi ülke toprakları üzerinde PKK’nın askeri, ekonomik ve siyasal faaliyetlerinin hiçbirine izin vermeyecek, örgüt propagandasına müsaade etmeyecektir.

4-  Suriye yönetimi PKK’nın “terörist bir örgüt” olduğunu kabul etmiştir

5- Suriye yönetimi, ülke topraklarında PKK’nın eğitim ve barınma amaçlı kamp ve diğer tesisler oluşturmasına ve ticari faaliyetlerine izin vermeyecektir. PKK üyelerinin üçüncü bir bölgeye geçişleri için Suriye topraklarının kullanılmasına müsaade etmeyecektir.

6- Suriye yönetimi, Abdullah Öcalan’ın tekrar Suriye topraklarına girmemesi için her türlü tedbiri alacak ve sınır kapılarına bu doğrultuda talimat verecektir.”

Bu protokolün imzalanmasının ardından Türkiye ve Suriye ilişkilerinde bir de- eskalasyon meydana geldi. İki ülkenin birbiriyle ilişkisi birçok alanda gelişme gösterdi. Anlaşmanın imzalanmasından aylar sonra Suriye’den gönderilen Öcalan Kenya’nın başkenti Nairobi’de yakalandı ve ardından 15 Şubat 1999’da Türkiye’ye teslim edildi.

Mutabakat 2010'da geliştirildi

2010 yılında Adana Protokolü “Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Suriye Arap Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Terör ve Terör Örgütlerine Karşı Ortak İşbirliği Anlaşması” adı altında geliştirildi.

Dönemin Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ve Suriye Dışişleri Bakanı Walid Mouallem’in imzaladığı anlaşmaya sunulan gerekçe şöyle:

 



Erdoğan’ın “Adana mutabakatının ısrarla üzerinde durulması gerekiyor” demesi Şam ile diplomatik ilişkilerin tekrar açılacağının mesajı olabilir. “Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Suriye Arap Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Terör ve Terör Örgütlerine Karşı Ortak İşbirliği Anlaşması” Ankara ile Şam arasında yapılmış bir anlaşma, dolayısıyla bunun “üstünde durmanın” iki ülkenin diplomatik temaslar kuracağı anlamına geldiği yorumunda bulunmak yanlış olmaz.

Artık savaşın “soğumaya başladığı” yorumunun yapıldığı bir noktada Putin’in, Erdoğan’ın Şam ile temas kurmasını ima etmesi başka müttefiklerin dikkatini çekebilir. Zira ABD ve Rus askerleri Suriye üzerinde karşı karşıya gelmese de, birçok siyasal bilimci topraklar üzerinde bir “Proxy savaşı” olduğu yorumunda bulunmuştu.