Politika

Erdem Gül'den 'İstiklal Marşı' açıklaması: Asıl hedef CHP

"İstiklal Marşı okunurken, törenin bütün duygusal atmosferi içinde sessizce eşlik ettim"

28 Mart 2019 16:09

CHP'nin İstanbul Adalar Belediye Başkan Adayı Erdem Gül, Genel Başkanları Kemal Kılıçdaroğlu'nun da katıldığı toplantıda İstiklal Marşı'nı okumadığı iddialarına yanıt verdi. 

"İstiklal marşını okumadığım, marşa ilgisiz kaldığım yönündeki ağır ithamlarla, sosyal medyada, yandaş medyada hedef gösterildim" diyen Gül, törenin duygusal atmosferi içinde, İstiklal Marsı'na sessizce eşlik ettiğini belirterek sosyal medya ve yandaş medyada hedef gösterildiğini ifade etti. 

Atatürk’ün bağımsızlık, vatanseverlik, aydınlanma ve devrimcilik üzerine inşa ettiği bir antiemperyalist gelenek üzerinde yetiştiğini ifade eden Gül, "Daha yakından bakınca, asıl hedefin, seçim öncesi Cumhuriyet Halk Partisi’ne yönelik olduğunu göreceklerdir. Cumhuriyet Halk Partisi, Cumhuriyetimizin, demokrasimizin, laikliğin ve özgürlüğün tıkandığı her dönemde ülke adına öncü konumda olmuş, ülkemizin çağdaş uygarlık düzeyine, hukuk devletine ulaşmasında, üniter yapısının korunmasında bütün kadrolarıyla emek vermiş, katkıda bulunmuş bir siyasal hareketin geleneğini taşımaktadır" dedi.

İstiklal Marşı'nın kimsenin tekelinde olmadığını ve herkesin kendisinden bir şeyler bulduğunu belirten Gül, "Bırakınız İstiklal marşı bu toplumun en değerli kimyasında dokunulmaz olarak kalsın"  ifadesini kullandı.

CHP'nin Adalar adayı Gül konuyla ilgili yaptığı yazılı açıklamada şu ifadelere yer verdi; 

Cumhuriyet Halk Partisi’nin Adalar Belediye Başkan Adayı olarak açıklanmamdan bugüne, geçen kırk günü aşkın sürede, öncelikle Adalar’da büyük bir özveri ve umutla çalışan bütün yol arkadaşlarımıza, İlçe Başkanımız sevgili Ercan Akpolat’a ve İlçe Yönetimi’ne gönüllü guruplarımıza, bizi içtenlikle benimseyen, bağrına basan dürüst, erdemli ve çalışkan Adalar halkına teşekkür etmek istiyorum.

Adalar’dan İstanbul’a, Adalar’dan dünyaya bakmak dünyanın en ayrıcalıklı durumu, bu ayrıcalığa sahip olmaktan sonsuz mutluluk içindeyim.

Bu sürede ev ev, sokak sokak Adalar’ın her yerini gezdim, esnafımızdan hane halkımıza, gencinden yaşlısına, herkesin, taleplerini, sorunlarını, dertlerini dinledim. En küçük ayrıntıyı dahi atlamadan, sorunları ve çözüm yolları üzerinde birlikte çalıştık, projeler ürettik.

Vaat ve hedeflerimizin ilgi ve teveccühle karşılandığını bizzat gördüm, kulaklarımla işittim, yüreğimde duydum.

Bu anlamda ben klasik bir başkanı değil, bir kardeş, bir dost başkan olacağım.

Herkese ve her zaman samimi olmaya, sahici olmaya ve hakiki olmaya gayret edeceğim

Rant ve çıkar çevrelerine, iktidar tarafından kayrılmış kuruluşların hizmetine giren bir başkan olmayacağım. Büyük zincirler, çokuluslu piyasa oyuncuları iktidar tarafından kayrılan organizasyonların önünde boynunu büken, Adalar’ın toprağını, suyunu, açık alanlarını, bahçelerini, gökyüzünü, rüzgarını, havasını kesenlerin emrinde değil; küçük esnafımızın, balıkçılarımızın, bahçıvanlarımızın, girişimcilerimizin, sanatçılarımızın, çalışanlarımızın, işsizlerimizin, çocuklarımızın gençlerimizin, engellilerimizin, emeklilerimizin, kadınlarımızın ise her dakika emrine amade olacağım.

Adaları hiçbir kibre ve komplekse girmeden birlikte yönetme sözü veriyorum Ülkemizin ihtiyacı olan huzur ve esenlik Adalarda yeniden doğacak, Adalar ülkemize bir model bir umut getirecek.

İşte benim farkım tam da burada.

Betonlaşmaya karşı, büyük imar düzenlemelerine karşı, çıkar çevrelerine teslim olmadan Adaları, felsefe ve sanat festivalleri, uluslararası etkinliklerle dopdolu, yılın dört mevsimi yaşayan, bir Aydınlanma coğrafyası yapacağız. Adalar yalnız yazın sıcak öğleden sonralarında değil kışın soğuk akşam  üstlerinde de işleyen, canlı yerler olacak. Eşsiz dünya mirasını sadece koruyan değil, geliştiren bir yönetim modeli ile canlandıracağız.

Ada’ya geldiğim günden beri, hakkı hukuku gözeten, vicdanlı, toplumsal çıkarı, bireysel çıkarın önüne koyan bir yönetim modeli kuracağımı belirttim. Bu dürüst ve namuslu Ada halkının yüreğinde nicedir karşılığını buldu.

İşte ne olduysa tam burada oldu. Seçime bir hafta kala, ülkemizin kurucu değerlerine güya ilgisizmişim, güya önemsemiyormuşum gibi bir hava yaratılarak, hayattaki en büyük başlangıç değerim olan Cumhuriyetin kurucu ilkeleri üzerinde benimle ilgili tartışmalar yürütüldü.

Bizzat Sayın Genel Başkanımızın onurlandırdığı toplantımızın açılışında, İstiklal Marşı okunurken, törenin bütün duygusal atmosferi içinde, kendimi marşın akışına kaptırdığım ve sessizce eşlik ettiğim bir an, ileri sürülerek, İstiklal marşını okumadığım, marşa ilgisiz kaldığım yönündeki ağır ithamlarla, sosyal medyada, yandaş medyada hedef gösterildim.

Oysa ben, bugüne dek ailemden gelen, temel değerlerle, Atatürk’ün bağımsızlık, vatanseverlik, aydınlanma ve devrimcilik üzerine inşa ettiği bir antiemperyalist gelenek üzerinde yetişmiş bir insanım.

İktidar, 17 yıllık dönemde hep farklı taktik zeminler bula bula bugünlere geldi. Şimdi, bugüne dek dillendirmedikleri aziz Atatürk’e, Cumhuriyete her zamankinden fazla sarılıyorlar.

Daha yakından bakınca, asıl hedefin, seçim öncesi Cumhuriyet Halk Partisi’ne yönelik olduğunu göreceklerdir. Cumhuriyet Halk Partisi, Cumhuriyetimizin, demokrasimizin, laikliğin ve özgürlüğün tıkandığı her dönemde ülke adına öncü konumda olmuş, ülkemizin çağdaş uygarlık düzeyine, hukuk devletine ulaşmasında, üniter yapısının korunmasında bütün kadrolarıyla emek vermiş, katkıda bulunmuş bir siyasal hareketin geleneğini taşımaktadır.   

Öte yandan, İstiklal Marşı halkımızın, her okunduğunda ruhunda yaşadığı, onu kendince yaşattığı bir eserdir. Büyük şair Mehmet Akif bunu bizzat ölüm döşeğinde şöyle ifade etmiştir. “İstiklal marşı… O günler ne samimi ne heyecanlı günlerdi. O şiir, milletin o günkü heyecanın bir ifadesidir. Bin bir fecayi karşısında bunalan ruhları, ıztıraplar içinde halas dakikalarını beklediği bir zamanda yazılan o marş, o günlerin kıymetli bir hatırasıdır. O şiir bir daha yazılamaz. Onu ben de yazamam. Onu yazmak için o günleri görmek, o günleri yaşamak lazım. O şiir artık benim değildir. O, milletin malıdır. Benim millete karşı en kıymetli hediyem budur.”

Bu ülkenin her ferdi İstiklal Marşı’ndan kendinden bir şeyler bulur. İstiklal marşı kimsenin hiçbir siyasal grubun tekelinde değildir. Bırakınız İstiklal marşı bu toplumun en değerli kimyasında dokunulmaz olarak kalsın.

Kamuoyunun, Aziz halkımızın ve Adalı dostlarımızın bu gerçekleri göreceklerine inanıyorum.

Martın sonu bahar. İyiler mutlaka kazanacaktır,

Gün ağarmak üzere. Adaları aydınlık şafaklarda, günışığında yöneteceğiz."