Gündem

Erdal Eren 37 yıldır yok: Mücadele azmi ve yaptıkları unutulmamalı

17 yaşındaki Erdal Eren 13 Aralık 1980'de yaşı büyütülerek idam edilmişti

13 Aralık 2017 12:33

12 Eylül Darbesi sonrası Milli Güvenlik Konseyi tarafından yaşı büyütülerek 17 yaşında idam edilen Erdal Eren'in ölümünün 37. yılında konuşan Ankara Yurtsever Devrimci Gençlik Derneği (YDGD) Başkanı Serdar Postoğlu, "Bizim ’70’lerdeki mücadelemiz Deniz'lerin mücadelesi ile aynı çizgide yürüyordu. Onların yolunda gidilse de nitelik olarak çok büyük bir değişiklik olduğunu söylemek gerekiyor. Erdal’ın mücadele azmi ve yaptıklarını unutmadan bugünün mücadelesini değerlendirmek gerekiyor" dedi.

Evrensel'den Birkan Bulut'un haberi şöyle:

Erdal Eren’i idama götüren süreç Yurtsever Devrimci Gençlik Derneği (YDGD) Üyesi ve ODTÜ Öğrencisi Sinan Suner’in, MHP’li Bakan Cengiz Gökçek’in koruması Süleyman Ezendemir’in tarafından katledilmesiyle başlamıştı. Suner’in öldürüldüğü yerde bir protesto gösterisi yapıldı. Er Zekeriya Önge’nin yaşamını yitirdiği eylemde gözaltına alınanlar arasında Erdal Eren de bulunuyordu. Önge’yi öldürdüğü iddiasıyla tutuklanan Erdal Eren jet bir yargılama ile 19 Mart 1980’de idama mahkum edildi. O dönem Genç Komünistler Birliği üyesi olan Erdal Eren, 12 Eylül darbesinin ardından 13 Aralık 1980 tarihinde Ankara Merkez Cezaevinde idam edildi. 12 Eylül darbesine karşı gençliğin mücadelesinin bayrağı haline gelen Erdal Eren, bugüne kadar sosyalizm ve demokrasi mücadelesinin en önemli değerlerinden biri oldu. 

Ankara Yurtsever Devrimci Gençlik Derneği Başkanı Postoğlu, o dönem Ankara’da verilen mücadeleyi, gençlik hareketini, Erdal Eren’i ve bugünü değerlendirdi.  

12 Eylül darbesinden önce gençliğin mücadelesinden bahseder misiniz? 

O dönemde ’68 kuşağının mirasını taşıyan bir gençlik hareketi vardı. 1976’larda Ankara Yükseköğrenim Derneği (AYÖD) kurulmuştu. AYÖD’in kurulmasıyla birlikte birçok yapı onun içinde yer aldı.  1977’de YDGD’nin kurulmasıyla birlikte mücadelenin boyutu yükselmeye başladı. Uluslararası planda mücadelenin de yükselmesiyle birlikte Ankara’da birçok okulda mücadelenin yükseldiğini gördük. 12 Eylül sıkıyönetimine kadar bu böyle sürdü.

"Erdal'ın mücadele azmi yol gösterici"

Erdal Eren ile tanışmanız nasıl oldu?

O dönem lise öğrencileri arasında yükselen mücadele ve örgütlenme eğilimi ile birlikte Ankara Ortaöğrenimliler Derneğini (ANOD) kurmuştuk. Erdal Eren ile tanışmamız da bu süreçte oldu. ANOD, YDGD’nin ortaöğrenim gençliği içerisindeki faaliyetinin örgütlenmesiydi. Ortaokul öğrencileri bile mücadeleye atılıyordu. Erdal’ı o dönem diğer arkadaşlarından ayırmanın mümkünatı yok. Boykotlar örgütlüyor ve mücadeleye katılıyorlardı. 

Erdal Eren 2 Şubat 1980 tarihinde ODTÜ Öğrencisi Sinan Sümer’in öldürülmesinin protesto edildiği eylemde yakalanmıştı. Darbeciler tarafından Erdal’ın idama mahkum edilmesi özel bir durumdu. Bu nedenle çevremizdeki herkes buna karşı bir faaliyeti örgütlemeye çalıştı. Erdal’ın idam edilmemesi için ne yapılabilirse azami biçimde ulusal ve uluslararası alanda yapmaya çalıştık. Özellikle 17 yaşında olmasına rağmen idam edilmek istenmesi büyük yankı uyandırmıştı. Daha sonra kendileri de itiraf ettiler zaten. O dönem yapılanların kefaletini Erdal’a ödetmek için, “Asmayalım da besleyelim mi” diyerek idam ettiler.

Gençlik mücadelesi içerisinde işçi hareketi ile nasıl bir bağ kuruyordunuz?

O dönem birçok yerde grevler olmuştu. İşçi sınıfının ve gençliğinin mücadelesi yükseliyordu. Özellikle Ankara sitelerde Genç İşçiler Birliği (GİB-Der) örgütlenmesi oldukça önemliydi. Bir iki yıl gibi kısa sürede çok sayıda kitlesel mitingler, 1 Mayıs’lar oldu.   

O günlerden bakınca bugün gençliğin mücadelesini nasıl görüyorsunuz?

O dönemin deneyimleri, hataları, örgütlenme biçimleri üzerinden bugün yeni bir biçimin yaratılması çok önemli. Mesela Emek Partisinin kurulmasını bu açıdan önemsiyorum. Bizim eğilimimiz her zaman kitlesel mücadeleden yanaydı. İşçi sınıfının önderliğinde kitlesel bir mücadelenin yürütülmesi gerektiğini söylüyorduk. Erdallarla birlikte Denizlerin yolunda gidiyorduk ama nitelik olarak çok büyük bir değişim de vardı. Erdal’ın mücadele azmi ve yaptıklarını unutmadan bugünün mücadelesini değerlendirmek gerekiyor.