Kültür-Sanat

Edebiyatımızın ilk ekolojik distopyası: Oya Baydar'ın son kitabı 'Köpekli Çocuklar Gecesi' raflardaki yerini aldı

06 Eylül 2019 13:17

Türk edebiyatının önde gelen isimlerinden ve T24 yazarı Oya Baydar'ın son kitabı 'Köpekli Çocuklar Gecesi' raflardaki yerini aldı. Can Yayınları'ndan çıkan 'Köpekli Çocuklar Gecesi', gezegenimizi bekleyen yok oluş felaketinin ortasında çırpınan insana dair çarpıcı bir roman. 

"Köpekli Çocuklar’ın masumiyeti umudun ve yaşamın yeniden yeşermesini sağlayabilecek mi?"

Kitabın tanıtımında şu ifadelere yer verildi:

"Oya Baydar, edebiyatımızın ilk ekolojik distopyası denebilecek 'Köpekli Çocuklar Gecesi’nde hepimizin içten içe bildiği ama birçoğumuzun görmezden geldiği küresel iklim krizine ve o krizin ortasında kalan insana yöneltiyor kalemini.

Beklenenden çabuk gelen küresel iklim felaketinin ortasında; savaşların, çatışmaların kırıp geçirdiği bir bölgede oğlunu arayan bir kadın… Dünyada yaşam tufanla sona ererken, geçmişte kalmış gizemli bir aşka dönüş… İnsanın acılarla yoğurulmuş kaderi ve hiç tükenmeyen umut…

Kurumuş dere yatakları, çölleşmiş ormanlar, plastik adalarının doldurduğu denizler,  eriyen buzullar, yaşam alanları talan edilmiş hayvanlar, her gün bir yenisine şahit olunan doğal felaketler… Taşları duyarsızlık ve sorumsuzlukla döşenen bu yolun sonunda bizi ne bekliyor?

Yıllar sürecek kuraklıktan, susuzluktan ve savaşlardan sonra yaşanacak küresel tufan yaşamı sona erdirirken, Köpekli Çocuklar’ın ve İklim Çocukları’nın masumiyeti umudun ve yaşamın yeniden yeşermesini sağlayabilecek mi?"

Oya Baydar kimdir?

1940’ta İstan­bul’da doğ­du. Not­re Da­me de Si­on Fransız Kız Li­se­si’nin son sınıfında yazdığı Allah Çocukları Unuttu adlı genç­lik ro­manı ne­de­niy­le ne­re­dey­se okul­dan atı­lı­yor­du. 1964’te İÜ Sos­yo­lo­ji Bölü­mü’n­ü bi­tir­di. Aynı yıl bu bölüme asis­tan ola­rak gir­di. “Türki­ye’de İş­çi Sınıfının Do­ğu­şu” ko­nu­lu dok­to­ra te­zi­nin Üni­ver­si­te Pro­fe­sörler Ku­ru­lu ta­rafından iki kez red­de­dil­me­si üze­ri­ne öğ­ren­ci­ler olayı protes­to için rektörlüğü iş­gal et­ti­ler. Bu olay ilk üni­ver­si­te iş­ga­li ey­le­mi ol­du. Da­ha son­ra An­ka­ra Ha­cet­te­pe Üni­ver­si­te­si’ne sos­yo­lo­ji asis­tanı ola­rak gir­di. 1971’de­ki 12 Mart As­ke­rî Müda­ha­le­si sırasında, TİP ve TÖS üye­si ola­rak sos­ya­list kim­li­ği ne­de­niy­le tu­tuk­landı ve üni­ver­si­teden ayrıldı. Yeni Ortam, Politika ga­ze­te­le­rin­de köşe ya­zarlığı yaptı. 12 Eylül sı­ra­sında yurtdışına çıktı. 1992’ye ka­dar 12 yıl Al­man­ya’da sürgünde kaldı. Bu­ra­da, sos­ya­list sis­te­min çöküş süre­ci­ni yakından ya­şadı. 1991’de yazdığı Elveda Alyoşa adlı öykü ki­tabıyla Sa­it Fa­ik Hikâye Arma­ğa­nı’nı, 1993 yılında da Kedi Mektupları adlı ro­manıyla Yu­nus Nadi Ro­man Ödülü’nü aldı. Türki­ye’ye dönüşünde Ta­rih Vakfı ve Kültür Ba­kanlı­ğı’nın or­tak yayını olan İstanbul Ansiklopedisi’nde re­daktör ve Türkiye Sendikacılık Ansiklopedisi’nde ge­nel yayın yö­net­me­ni ola­rak çalıştı. Sıcak Külleri Kaldı ro­manıyla 2001 yılı Or­han Ke­mal Ro­man Arma­ğanı’nı, Erguvan Kapısı’yla da 2004 Cevdet Kudret Edebiyat Ödülü’nü aldı.