Gündem

Dilipak önerdi: D8’e üye ülkelerin de Erasmus, Netflix, AliBaba’sı olsun

D8 Ekonomik İşbirliği Teşkilatı, “Endonezya, Malezya, Bangladeş, Pakistan, İran, Türkiye, Mısır ve Nijerya”dan oluşuyor

18 Haziran 2022 08:37

Yeni Akit yazarı Abdurrahman Dilipak, Endonezya, Malezya, Bangladeş, Pakistan, İran, Türkiye, Mısır ve Nijerya’nın oluşturduğu D8 Ekonomik İşbirliği Teşkilatı’nın Erasmus gibi aralarında bir öğrenci, öğretim üyesi değişme programı olmasını; Netflix, YouTube benzeri bir networkunun olmasını; AliBaba” gibi bir perakende zinciri kurulmasını önerdi.

Dilipak D8’in 25. Yıl dönümü için yapılan kutlamaları yetersiz bulduğunu belirttiği bugünkü yazısında bazı önerilerde bulundu. Dilipak’ın “25. Yıl” başlıklı bugünkü yazısında yer verdiği önerilerden bazıları şöyle:

“Mesela niye Erasmus gibi, bu 8 ülke arasında bir öğrenci, öğretim üyesi değişme programı olmasın. Neden bazı Üni.’lerde D8 araştırma enstitüleri kurulmasın, ülkeler arası çalışma grubları oluşturulmasın. Hukuk fakülteleri bu ülkelerin ticaret ve ortak yatırım mevzuatlarını birbirine uyumlu hale getirmesinler. Ortak yatırım alanları üzerinde akademik çalışmalar yapılmasın.”

“Mesela neden bizim de Netflix gibi, 8 ülke arasında, bir YouTube benzeri networkumuz olmasın, otomatik tercüme programları ile geçmişten bugüne Rd-Tv, programları, özel ve kamu sektörünün ses ve görüntü kayıtlarına erişim sağlanmasın, karşılıklı sanatsal faaliyetler, ödüller, yarışmalar, ortak yapımlar gerçekleştirilmesin. 8 ülke ortak bir film yapsalar, maliyet 8’e bölünür, karşılık 8 kat artar. Niye bu bereketten mahrumuz!”

“AliBaba gibi 8 ülke arasında neden bir perakende zinciri kurulmasın. Her alanda her seviyede ilişki kurulabilir aslında. Bunun için bu ülkeler arasında bir “Kültürel diplomasi” dedikleri çalışma gerek. Mesela politikacılar, bürokratlar, işadamlarından önce bunların hanımları, sanatçılar ve onların çocukları 8 ülkeyi birlikte dolaşsalar, 8 ülke bunlara ev sahipliği yapsa. Birer haftalık turlar. Sadece gezi değil, mini fuar, sinema haftası, müzik ve halkoyunları gösterisi, resim sergileri, karşılıklı o ülkelerin şiir, hikaye ve romanları yayınlansa, imza günleri ve söyleşiler olsa, belli restoranlarda o ülkelerin mutfakları sunulsa… Bakın kadınları ve gençleri de bu işe, bu sürece dahil etmek gerek. Bunu cinsiyetçilik açısından söylemiyorum. Ama bu ailede, dedenin, ninenin, anne-babanın, kız oğlan, ailemizin meselesi olması gerek. Herkesin elini taşın altına koyması gerek.”

Yazının tamamını okumak için tıklayın.