Politika

DEVA Partili Avşar’dan deprem dönüşüm çıkışı: Belediyelerin elini kolunu kesip sonra 'hadi birlikte iş yapalım' deniyor!

22 Mayıs 2025 10:36

Güncelleme: 22 Mayıs 2025 11:19

T24 Haber Merkezi 

DEVA Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve Tekirdağ Milletvekili Cem Avşar, iktidarın deprem dönüşümüne ilişkin tutumunu ve yapılması gereken çalışmaları Meclis gündemine taşıdı. Avşar, "tutarsızlık yapıldığını" ifade ederek, “Bu adeta, belediyelerin elini kolunu kesip sonra hadi birlikte iş yapalım, demektir. Yazık arkadaşlar yazık! Çimento tabutlarda ölümü bekleyen halka yazık, Deprem korkusuyla psikolojisi bozulan çocuklara yazık” dedi. 

Avşar, konuya ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde basın toplantısı düzenledi.

Toplantıda, depremin ülkemizin sözde en büyük, icraatta en küçük meselesi olduğuna dikkat çeken Avşar, 61 milyon insanın deprem riski altında olduğunu, ülkenin hem jeolojik açıdan hem konut stoku bakımında büyük risk altında olduğunu ve buna karşın iktidarın masadan sahaya inmeyen projelerle hep aynı teraneyi söylediğini belirtti.

Avşar, "bütüncül bir deprem dönüşümün yol haritasına ihtiyaç olduğunu, öyle 'konuş, geçle' bu işlerin olamayacağını, bununla birlikte, belediye başkanlarını siyasi ayak oyunlarıyla, usulsüz mahkeme süreçleriyle ceza evlerine gönderilirken iş birliği güzellemelerinin yapılamayacağını, Meclis adına denetim yapan 'koca' Sayıştayın töhmet altında bırakıldığını ve bütün bunların iktidar hırsıyla kurulan cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin sonucu olduğunu, iyileşmenin de ancak demokratik tahammüle ve kameralar önünde birlikte çalışalım dediklerinin elini, kolunu kesecek politikalardan uzak durulmasıyla mümkün olacağını " belirtti.

"Deprem, ülkemizin sözde en büyük; icraatta en küçük meselesidir"

Avşar, "depremin; hemen hemen her gün ekranların son dakika haberlerine düşen, sosyal medya hesaplarında sürekli gündeme oturan, en çok merak edilen ve endişe duyulan mesele olduğu halde; İktidarın klasik çalışma şekli; toplantı, çalıştay, lansmanın ötesine geçmediği, masa üstünden sahaya bir türlü indirmediğini, beka sorunu olarak nitelendirdiği halde bir basit sokak kavgası kadar gündemine almadığını, siyaset üstü dediği ancak paydaşlarına yetki gaspıyla alan bırakmadığı, Türkiye'nin sözde, lafta en büyük; uygulamada, icraatta en küçük meselesi olduğunu " sözlerine ekledi. 

"61 milyon insanımız deprem riski altındadır"

Türkiye'nin jeolojik yapısına dikkat çeken Avşar, Türkiye'nin üzerinde bulundurduğu 485 diri fayı ile coğrafi büyüklüğü itibariyle %66'sı deprem riski altında olduğunu bu alanlarda nüfusun %71'inin yaşadığını ve bunun da 61 milyon insana denk geldiğini açıkladı.

"Ülke genelinde 7,5 milyon riskli bağımsız birim bulunmakta"

Avşar, şöyle konuştu:

Ülke genelinde 7,5 milyon riskli bağımsız birim bulunmakta ve bunlardan 2 milyonunun acilen dönüştürülmesi gerekmektedir. İstanbul’da ise yaklaşık 1,5 milyon yapının riskli olduğu, bunların da 600 bininin kendiliğinden çökebilecek kadar tehlikeli durumda olduğu ifade edilmektedir.”

Avşar, bu fay hatlarını ülkemizden kaldırıp atılamayacağını ancak riskli konutları dönüştürerek şehirlerin güvenli hale getirilebileceğini ve insanların bu beton tabutlarda her an ölümü bekleyerek yaşamak zorunda bırakılamayacağını belirtti.

"Hep aynı terane…"

İktidarın ne yaptığını soran Avşar, sözlerine şöyle devam etti:

23 Nisan Depremi'nde iktidar deprem şokuyla, yerelin bütün yetki ve görevlerini de olabildiğince gasp ederek olayı yönetmeye çalıştı. Sonrasında Sayın Bakan, daha önce yaptıkları gibi yine geleneği bozmadı ve ‘İstanbul Deprem Dönüşümü Değerlendirme Toplantısı’ düzenledi. Toplantıda; İstanbul’da 2012 yılından bugüne yaptıkları çalışmalardan, dönüşümlerden bahsetti. Aynı toplantıda; ‘gövdelerini taşın altına koyduklarından’, tüm belediyelerimizden de aynı anlayışı beklediklerinden, depremin ‘siyaset üstü’ bir konu olduğundan, asla politika yapılamayacağından ‘ideolojik kavga’ yürüterek polemiklere konu edilemeyeceğinden, tüm siyasi partileri, belediyeleri, bu meseleye el uzatması gerektiğini söyledi ve son olarak Valinin başkanlığında “İstanbul Kentsel Dönüşüm Komisyonu” kurulacağını da açıkladı.

"Her yıl masa üstünde kalan birçok proje açıklanıyor"

Avşar, anlattıklarını hep duyduklarını, çok yapıcı ve iş birliğine açık sözler olduğunu ancak bu sözleri yıllardır duyduklarını belirtti.

Geçmişte açıklanan ancak masa üstünde kalan projelere örnek veren Avşar, Artık konuşmanın değil, icraatın zamanı olduğunu ve ancak 23 yıldır ülkeyi yöneten bir iktidarın mazeret üretemeyeceğini belirtti ve her yıl birkaç tane böyle açıklama yapıldığını ama masa üstünde kaldığını ifade etti.

"Söz tükendi artık bütüncül bir dönüşüm yol haritası açıklanmalı"

İstanbul Deprem Dönüşümü'ne değinen Avşar; konuya ilişkin sorular yöneltti,

Madem, İstanbul Kentsel Dönüşüm Komisyonu'nu kurdunuz, yetki de verdiğinizi söylüyorsunuz. Öyleyse; bu komisyonun üyeleri, işlev ve fonksiyonu ile çalışma usul ve esasları belirlenmiş midir? Nasıl çalışacak bu komisyon? Kararları bağlayıcı olacak mı?

Peki, İstanbul deprem dönüşümünün bütüncül yol haritası var mı? Takvimi, fizibilitesi, finans kaynağı belirlendi mi?

Her ilçenin depremselliği, riskli konut stoku, bütçesi, demografik yapısı göz önüne alınarak bir çalışma planı hazırlandı mı?

Sürece siyasi partiler, sivil toplum örgütleri, medya ve üniversite dahil edildi mi? Bütün bu hususlarda kamuoyunu bilgilendirecek misiniz?

Öyle “konuş, geçle” bu işler olmaz!

Avşar, "öyle 'konuş, geçle' bu işlerin olamayacağını, milletin önüne somut bir yol haritası, uygulama adımları ve takvim koyulma zorunluluğunu, mevzu bahis canların olduğunu, iktidarın söylem-eylem bütünlüğünü yitirdiğini, 23 yılın sonunda hala -cek -cak’lı cümlelerin kullanmasını doğru olamayacağını " söyledi.

"Belediye başkanları siyasi ayak oyunlarıyla ceza evlerine gönderilirken yeni bir belediye kanundan bahsedilemez"

Avşar, depremin kapıda olduğunu ve belediyelere ne kadar yük düştüğünü  açıkladığı halde belediye başkanlarının çeşitli siyasi "ayak oyunlarıyla ve halkın iradesi yok sayılarak" ceza evlerine gönderilirken diğer taraftan yeni bir belediye kanunu düzenlemekten bahsedildiğini söyledi. 

Söz konusu düzenlemeye değinen Avşar, “Yetkilerin geniş benim önüme geçiyorsun. Onları da alacağım.”, “Ne demek kanun? Ne demek demokratik düzen ve yönetim? En iyisini ben bilirim ” denildiğini ve merkezi idare dışında kalan, kaynakları siyasi istikballer uğruna harcanmayan tek kurumun belediyeler olduğunu buna da ilişmek istendiğini belirtti.

"Düzenleme yapmak 23 yıl sonra mı aklınıza geldi?"

Avşar, bu düzenlemenin, "sizi de iktidarın taşra memurları olan vali ve kaymakamlara bağlayalım da rahat kontrol altına alalım” anlayışının tezahürü olduğunu belirtti ve şunları söyledi:

"Şayet sizin tabirinizle böyle bir “yozlaşma” varsa düzenleme yapmak 23 yıl sonra mı aklınıza geldi." 

Avşar, şu soruları sordu:

Sayıştay’ın denetimi yeterli değil mi? Sayıştay düzenli olarak denetlemiyor mu? Bu yaklaşım Güvenirliliğine ve kurumsal yapısına zarar vermez mi? Bununla birlikte 100’lerce kez mülkiye müfettişleri tarafından yapılan denetimler de suçlamalara konu bulgulara rastlanmış mı?

"İş birliği güzellemeleri ile usulsüz mahkeme süreçleri ve yetki gaspı bir arada olamaz"

Avşar, bir taraftan iş birliği ve birlikte çalışma güzellemeleri anlatılırken diğer taraftan yetki gaspı, usulsüz mahkeme süreçleri ve yetkileri kanuni düzenlemelerle sınırlama girişimlerinde bulunmanın inandırıcı olmadığını söyledi. 

"Bu, belediyelerin elini kolunu bağlayıp sonra hadi birlikte iş yapalım, demektir"

Avşar, yapılan "tutarsızlıklara" dikkat çekerek şunları söyledi:

Bu adeta, belediyelerin elini kolunu kesip sonra hadi birlikte iş yapalım, demektir. Yazık arkadaşlar yazık! Çimento tabutlarda ölümü bekleyen halka yazık, Deprem korkusuyla psikolojisi bozulan çocuklara yazık.”

Cumhurbaşkanı'nın İstanbul’dan girerek “yozlaşmadan” bahsettiğini, daha iddianamesi dahi ortaya çıkmayan bir sürece taraf olduğunu, yargıya; “bakın, burada suç örgütü var haaa… ona göre karar verin” dediğini ve belediyelerin yetkilerini sınırlanması, kaymakam ve valilerin yetkilendirilmesini söylediğini belirtti. 

"Oldu olacak, seçimi de kaldırın"

Seçilmiş belediye başkanını "vitrin yapıp" yerel yönetimi merkeze bağlama planı yapıldığını söyleyen Avşar, şöyle konuştu:

Oldu olacak, seçimi de kaldırın, belediye başkanlarını da atayın, olsun bitsin, neyimize demokrasi, neyimize seçme seçilme hakkı(!) Açık ve net söylüyorum; bu durum külliye usulü yeni bir kayyum düzeni yaratmaktır. Ve bu da yasal bir düzenleme kılıfı altında yapılmaya çalışılıyor. Bu asla kabul edilir bir şey değildir.” 

"Meclis, Külliyenin noter makamı olmuş"

Cumhurbaşkanı hükümet sistemine dikkat çeken Avşar sözlerine şöyle devam etti:

Bütün bürokrasi bakanlıklar dahil hepsi külliyenin sekretaryasını yürütmekte ve sadece en iyi sekreterliği kim yapar performansı dikkate alınmaktadır. Yargı muhalif siyasetçileri, iş inanlarını, gazetecileri, gençleri dövme sopası olmuş; bağımsız ve tarafsızlığını yitirmiştir. Bir zamanlar ordu ve halk cephede savaşırken dahi kararların alındığı yüce Meclis, Külliyenin noter makamı olmuş, sarayda yapılan düzenlemelerin etkisiz ve işlevsiz onay aracına dönmüştür. Haliyle devletin temel erkleri (yürütme-yasama-yargı) tek elde toplanmış ve demokrasiye tahammül kalmamıştır.

"Açlık ve yoksulluk sınır altında yaşayan milyonlarca işçi, memur ve emekliyle yaşıyoruz” 

Sistemin tam bir "sistemsizlik barındırdığını" belirten Avşar, ülkenin, seçim odaklı, siyasi istikbal hedefli derin bir sistem krizi içinde olduğunu ve debelendikçe de battığını söyledi ve bunun yankılarını şöyle anlattı:

Tepe taklak, borçla döndürülmeye çalışılan ekonomide iliklilerimize kadar yaşıyoruz. Çivisi çıkmış toplumsal ve sosyal hayatta cinayetlere varan sorunlarla yaşıyoruz.

Deprem dönüşümü için ne vakit ne de nakit bulamadığımız için beton tabutlar içinde endişeyle yaşıyoruz. Fikir ve düşünceden ceza evine düşme korkusuyla yaşıyoruz.

İflas eden sanayiciyle, bitik tarımla, çöken sağlık sistemiyle, 8-10 yaşlara inen suç örgütleriyle yaşıyoruz. Okulu terk eden, kurtuluşu yurtdışına kaçmakta gören gençlerle yaşıyoruz. Açlık ve yoksulluk sınır altında yaşayan milyonlarca işçi, memur ve emekliyle yaşıyoruz.” 

Avşar, şunları kaydetti:

Elbette sistem; yeniden demokrasi, temel hak ve hürriyetler bağlamında erkler ayrımına dayalı bir güçlendirilmiş parlamenter sistemle revize dilmelidir.

Avşar, sözlerinin sonunda önerilerde bulundu:

Her şeyden önce politikalarda bir tutarlılık olmalı, kameralar önünde birlikte çalışalım dediklerinizin elini kolunu kesecek politikalardan uzak durulmalı. Şu iyi bilinmelidir ki; artık söz para etmiyor, icraata geçilmelidir. İstanbul Deprem Dönüşüm Komisyonu kurulacaksa üyeleri, işlev ve fonksiyonu ile çalışma usul ve esasları belirlenmeli, alınacak kararları bağlayıcı olmalı. Bir an önce Deprem Dönüşümün; bütüncül yol haritası, uygulama adımları ve takvimi, fizibilitesi, finans kaynağı oluşturulmalı ve halkın önüne koyulmalıdır.

"Ortaklaşa atılacak somut adımlar ile gerekli iş bölümleri tespit edilmeli"

Avşar, şöyle konuştu:

Ortaklaşa atılacak somut adımlar ile gerekli iş bölümleri tespit edilmeli. Her ilçenin depremselliği, riskli konut stoku, bütçesi, demografik yapısı vb. unsurlar göz önüne alınarak bir çalışma planı hazırlanmalı. Siyaset üstü bir yaklaşımla tüm paydaşlar sürece dahil edilmelidir.” 

"Türkiye Konut Finansman Kurumu kurulmalıdır"

Avşar, son olarak şunları söyledi:

Daha önce kanun teklifi olarak önerdiğimiz ‘Konut Finansman Kurumu’ kurularak ucuz ve uzun vadeli kredi temini sağlanmalı. Daha önce önerdiğimiz gibi bir ‘Meclis Deprem Denetim ve Kontrol Komisyonu’ kurulmalı ve böylece kısa süre içinde deprem canlarımız bir kez daha almadan dönüşüm gerçekleşmelidir.”