Spor

Daum: Türkiye'de 1 yıl teknik direktörlük 7 yıla bedel

08 Ekim 2020 18:30

Bir dönem Türkiye'de Beşiktaş ve Fenerbahçe'de görev yapan Alman teknik direktör Christoph Daum, Türkiye'de görev yapmasındaki en önemli nedenlerden birisinin 5 Türk'ün kundaklanarak katledildiği Solingen faciası olduğunu belirtti. Daum ayrıca medya ve taraftar baskısını nedeniyle Türkiye'de bir yıl teknik direktörlük yapmanın 7 yaşam yılına bedel olduğunu vurguladı.

Christoph Daum, Almanya'da Ullstein kitabevi tarafından piyasaya sürülen "Her zaman sınırda" (Immer am limit) adlı biyografi kitabında Türkiye'de geçen yıllarına uzun bir bölüm ayırdı.

Daum, geçmişte yaklaşık 25 sene önce Türkiye'ye teknik direktör olarak gittiğine işaret ederek, "Türkiye'ye gitmemde Solingen'deki ırkçı kundaklama saldırısı önemli bir rol oynadı. Üçü çocuk toplam beş Türk kundaklanarak katledildi. Tüm Almanya gibi bu aşırı sağcı olay beni de şok etti. Korkak saldırıdan ötürü utandım ve aslında biz Almanların öyle düşündükleri gibi olmadığımızı Türklere göstermek istedim" ifadelerini kullandı.

Beşiktaş'a transfer görüşmesine gittiğinde hayatında hiç bu kadar ilgi görmediğini anlatan Daum, havalimanında ilgiden neredeyse yürüyemediğine işaret ederek, "O kadar çok taraftar vardı ki kimisi yanağımdan ve alnımdan öpüyordu. Tespihler ve nazar boncukları ve diğer hediyeler verenler... Adeta bir hediyelik eşya dükkanı açabilirdim" değerlendirmesinde bulundu.

"Fenerbahçe maçındaki elektrik kesintisi tesadüf müydü?"

Beşiktaş ile ilk çıktığı karşılaşmanın Fenerbahçe ile Türkiye Kupası maçı olduğunu hatırlatan Daum, şunları kaydetti:

"Sahaya çıktığımda taraftar o kadar sesli tezahürat ediyordu ki 141 desibel ile bu bir dünya rekoruydu. Çok etkilenmiştim. Hemen bir engelli taraftar bulunması istedim. Engelli taraftar arkadaşla tanışıp ona soyunma odasına girip takımın motivasyonuna yardımcı olmasını söyledim. Çok heyecanlanmıştı. Soyunma odasına girdiğimizde futbolcular da çok şaşkındı. Sonra karşılaşmaya hızlı başladık ve 2-0 öne geçtik. Fenerbahçe durumu 2-1'e getirdikten sonra çok baskı yapmaya başlamıştı. Baskıların çok fazla olduğu anda birden elektrikler kesildi. Ben ne olduğunu anlayamadım bir anda. Yaklaşık on dakika karanlık kaldı stat. 10 dakikalık kesinti takım için yeterliydi. Bazen elektrik kesintisinin zamanlamasının tesadüf olup olmadığını kendi kendime soruyorum. Gerçi elektrik kesintisi o dönemler de olağandışı değildi." 

Türkler ile çok iyi bir uyum sağladığını vurgulayan Daum, 1994 yılında iki kupa kazanmalarının ardından taraftar tarafından "kahraman" ilan edildiğini ifade etti.

Fenerbahçe'ye imza atmadan önce otel faturasının ödenmesini istemiş

Christoph Daum, kitabında Fenerbahçe ile sözleşme imzalamadan önce kulübün kaldığı otele faturayı ödemesini şart koştuğunu anlattı.

Daum, "Fenerbahçe daha önce Werner Lorant ile Avusturya'da Stanglwirt otelinde kamp yapmışlar. Ancak Fenerbahçe kulübü aracı ajansa 3 haneli rakamı ödemesine rağmen ajans otele ödeme yapmamış. İflas etmiş. Otel sahibini tanıdığım için benden bu konuda yardım istemişti. Aziz Yıldırım ile Avusturya'da sözleşme imzalamadan önce faturanın halledilmesini istedim. Onlarda şaşırdılar ancak 4 saat uzaklığa bir kişiyi göndererek bu sorunu çözdüler. Ben de sözleşmeyi imzaladım" ifadelerini kullandı.

"Aziz Yıldırım kulübü işinden çok önemsiyordu"

Fenerbahçe'ye transfer olduğunda başkan Aziz Yıldırım hakkında sadece müteahhit olduğunu ve milyarlık bir imparatorluğa sahip olduğunu duyduğunu belirten Alman teknik adam, "Aziz Yıldırım kulübü işinden çok önemsiyordu. Kalbini Fenerbahçe'ye vermişti. Kulübün anahtarını bana teslim etti ve ben çalışmaya başladım. Sadece kızgın olduğunda bana gözüne gözükme ve şaka yapma uyarısında bulunmuşlardı" değerlendirmesinde bulundu.

Christoph Daum ayrıca medya ve taraftar baskısını nedeniyle Türkiye'de bir yıl teknik direktörlük yapmanın 7 yaşam yılına bedel olduğunu vurguladı.

Solingen faciası nedir?

Almanya'nın Kuzey Ren Vestfalya eyaletindeki Solingen kentinde 29 Mayıs 1993'de Genç ailesinin Untere Werner Caddesi'ndeki evleri kundaklanmış, saldırıda Gürsün İnce (28), Hatice Genç (19), Gülüstan Öztürk (12), Hülya Genç (9) ve Saime Genç (5) hayatını kaybetmişti. 

Yakalanan failler Markus Gartmann, Felix Köhnen, Christian Reher ve Christian Buchholz hapis cezalarını çektikten sonra serbest bırakıldı. Kimlikleri gizli tutulan failler yaşamlarını Almanya'da sürdürüyor.