Gündem

CHP'li Tanrıkulu: Eğer bu ülkede ana muhalefet partisinin eleştirilerine karşı fezleke düzenleniyorsa, hiç kimsenin bir güvencesi yoktur

"Eğer gerçekten adaleti gerçekleştirmek istiyorsanız, adaletin üzerinden elinizi çekin"

17 Kasım 2020 21:58

CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu hakkında fezleke düzenlenmesi ve yargı uygulamalarına ilişkin açıklama yaparken, "Yargıda operasyonel kullanılan yargıç ve savcılar var. Bakın buna biz karşı çıkmamalıyız. Buna sizler karşı çıkmalısınız. Eğer bu ülkede ana muhalefet partisinin siyasi eleştirilerine, ağır eleştirilerine karşı fezleke düzenleniyorsa, hiç kimsenin bir güvencesi yoktur" dedi.

TBMM Genel Kurulu'nda konuşan Tanrıkulu, operasyonel olarak kullanılan hâkim ve savcılar olduğunu söylerken, "HSK tarafından Kararname ile veya Adalet Komisyonları tarafından atama ile bunlar yapılmış. Dolayısıyla bakın hiç masum değilsiniz. Adalet Bakanı'nın kendisi de masum değil. Bütün bu operasyonlardan HSK Başkanı olarak sorumludur. Dolayısıyla adalet gerçekleşsin, kıyamet gelsin demekle bu olmaz. Eğer gerçekten adaleti gerçekleştirmek istiyorsanız, adaletin üzerinden elinizi çekin" şeklinde konuştu.

Tanrıkulu'nun açıklamaları şöyle:

"Aslında Sayın Genel Başkan burada, Genel başkanımızla ilgili gelen bir fezleke üzerine ben bugün söz aldım. Konuşmam da burada, tabi bir siyasi nezaketsizlik olmasın diye konuşmamı da buraya bırakıyorum. Ve yargı uygulamalarına ilişkin genel bir konuşma yapmak istiyorum.

"Yargı ile ilgili çok temel sorunlar var. Genel Başkanımız ile ilgili geçen hafta bir fezleke geldi. Fezlekeyi okuduk. Onu bir tarafa bırakıyorum ama şunu çok rahatlıkla ifade edebilirim. Yargıda operasyonel kullanılan yargıç ve savcılar var. Bu fezlekeyi hazırlayan Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nı çok yakından takip ediyorum. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı olağanüstü halden sonra bu parlamento tarafından parlamentoya kayyum atandı. Bunu özellikle kullanıyorum ve yerleşmesini istiyorum. Neden diyeceksiniz, bu parlamento milletvekillerinin yargılanmasına ilişkin yasayı bir yasa ile burada yapmadı. Kanun hükmünde kararname ile yaptı ve 600 milletvekilinin Türkiye'nin neresinde olursa olsun işlediği suçlarla ilgili olarak veya suç iddiaları ile ilgili olarak Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nı yetkilendirdi.

"Dolayısıyla Artvin'de de, Trakya'da da, Diyarbakır'da da herhangi bir ilde olursa bu hükümetin atadığı Başsavcı, o Başsavcı'nın atadığı Başsavcı vekili bizlerle ilgili yetkili. Bu tamamen adil yargılama ilkelerine aykırı ve yargının bağımsız ve tarafsızlığı ilkelerine aykırı. Çünkü Ankara Cumhuriyet Başsavcısını atayan HSK, HSK'da kim çoğunlukta, hükümet. Yani hükümetin atadığı Başsavcı, burada 600 milletvekili ile ilgili olarak Türkiye'nin neresinde olursa olsun hangi iddia ile ilgili olursa olsun bir soruşturma başlatma yetkisine sahip. Bakın bu parlamento Kanun Hükmünde Kararname ile olağanüstü halden sonra bu kötülüğü kendisine yaptı.

"Neden bu parlamento bunu yaptı onu da söyleyeyim. Adalet ve Kalkınma Partisi bu milletvekilleri ile ilgili olarak Türkiye'nin 81 ilinde herhangi bir Savcının veya mahkemenin bir karar vermesini engellemek istedi. Çünkü bizimle ilgili olarak şu anda Ankara Cumhuriyet Başsavcısı yetkili ve Ankara Ağır Ceza Mahkemesi yetkili. Bütün parlamento dönemimizde böyle. Dolayısıyla oraya da operasyonel hakim ve savcılar atanıyor ve dolayısıyla bu şekilde ana muhalefet partisinin Genel Başkanı aleyhine bile siyasi eleştirilerinden dolayı fezlekeler düzenleniyor.

"Bakın buna biz karşı çıkmamalıyız. Buna sizler karşı çıkmalısınız. Eğer bu ülkede ana muhalefet partisinin siyasi eleştirilerine ağır eleştirilerine karşı fezleke düzenleniyorsa hiç kimsenin bir güvencesi yoktur. Hukuki güvencesi yoktur o yüzden şimdi dillendirilen yargı reformu veya ekonomik reformlarında hiçbir anlamı yoktur. Hem içeriden hem de dışarıdan şuna bakarlar ana muhalefet partisi Genel Başkanın üç yıl önce, dört yıl önce, beş yıl önce konuştuğu sözler o zamanki savcılara göre herhangi bir suç değil ama şimdi atanmış, görevlendirilmiş, baktım gerçekten baktım değerli arkadaşlar. Bir Google soruşturması ile bakabilirsiniz.

"Atanan Savcıya baktım Haziran ayında İzmir Başsavcı vekili olmuş, şimdi Ankara Cumhuriyet Başsavcı vekili, demek ki başka nedenler ile buraya getirilmiş. Aynı bu şekilde görev yapan, bakın İstanbul Adliyesi'nde, Ankara Adliyesi'nde hakim ve savcılar var. Enis Berberoğlu davasında, Ahmet Altan davasında, Cumhuriyet davasında davadan önce heyetler değiştirildi. Başka heyetler atandı.

"Bakın Diyarbakır'da genç bir yurttaşımız Nevruz Gösterilerinde yaşamını yitirdi. Çok açık bir ölüm, Savcının ceza istemi var, iki oturum önce, iki oturum önce heyet değiştirildi. Ve bugün beraat kararı çıktı. Şimdi Adalet Bakanı şunu söylüyor. Efendim yargı bağımsızdır, biz bir şey yapamayız. Evet yargı bağımsızdır tırnak içerisinde, peki yargıdaki bu idari görevlendirmeler yani bir yargıcın aynı adliye içerisinde yer dolaştırılması, operasyonel olarak yer dolaştırılması, duruşmalardan önce görevlendirilmesi de yargı görevi midir? Hayır idari görevdir.

"O zaman gelin, bu idari görevlendirmeleri üç yılda, dört yılda araştıralım. Bakalım hangi operasyonel hakim ve savcılar gerçekten görev yapmışlar? Hangi davalar öncesinde değiştirilmişler? HSK tarafından Kararname ile veya Adalet Komisyonları tarafından atama ile bunlar yapılmış. Dolayısıyla bakın hiç masum değilsiniz. Adalet Bakanı'nın kendisi de masum değil. Bütün bu operasyonlardan HSK Başkanı olarak sorumludur. Dolayısıyla adalet gerçekleşsin, kıyamet gelsin demekle bu olmaz. Eğer gerçekten adaleti gerçekleştirmek istiyorsak adaletin üzerinden elinizi çekin. Yargıç ve savcıları bağımsız hale getirelim. Ve gerçekten de yurttaşlarımızın adalet düzenini birlikte kuralım."