Gündem

CHP İstanbul Milletvekili Prof. İbrahim Kaboğlu, "Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem" taslağını anlattı: Halkın yasama ve veto hakkı olacak

22 Temmuz 2021 07:08

CHP İstanbul Milletvekili, Anayasa Profesörü İbrahim Kaboğlu, "Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem" (GPS) taslağına ilişkin olarak, “'Yasama girişimi' ile hükümet ve Meclis’in yanı sıra halkın da yasa önerisi verebilmesini öngörüyoruz. Belirli imza sayısına ulaşılırsa, örneğin Fırtına Vadisi ya da Kaz Dağları’nın Sit alanı ilan edilmesi için halk yasa önerisi sunabilecek. ‘Halk vetosu’ ile uluslararası anlaşmalar, vergi düzenlemeleri gibi belirli konular dışında Meclis’in çıkardığı yasalara karşı, 500 bin ya da 1 milyon kişi ‘hayır’ derse yapılan değişiklikler kaldırılıyor” dedi.

CHP çalışma grubu tarafından hazırlanan “GPS, Bağımsız ve Tarafsız Yargı Raporu” geçen ay yapılan parti meclisi (PM) toplantısında kabul edildi. CHP PM, 75 sayfalık rapora son şeklini vermesi için Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nu yetkilendirdi.

Raporu hazırlayan grupta yer alan Kaboğlu; CHP’nin GPS taslağına ilişkin ayrıntıları Cumhuriyet’ten Erdem Sevgi'ye anlattı.

Kaboğlu’nun açıkalamaları şöyle: 

CHP, temel olarak hangi gerekçeyle anayasa değişikliğine yönelik bir hazırlık ihtiyacı duydu?

Anayasa dendiğinde önce hak ve özgürlükler güvencesi gelir. Fakat bu güvence de devlet iktidarının yapılanma tarzı ile ortaya çıkar. Burada da konu; yasama, yürütme ve yargının nasıl yapılandırıldığına ulaşır. 2017’de yapılan anayasa değişikliği ile yürütme tarihimizde ilk kez çift başlı yürütme tek başlı hale getirildi, bütün “baş” ile başlayan makamlar tek kişide birleştirildi. Bununla da yetinilmedi, bu kişi parti başkanı oldu. Bundan dolayı raporda, ‘Yasama, yürütme, yargı nasıl olmalıdır’ sorularına teker teker yanıt verdik.

Yasama ile ilgili bölümde, “yasama girişimi” ve ‘halk vetosu’ başlıkları dikkat çekiyor. Bunları kısaca açabilir miyiz? 

Raporda, “Yasama nasıl olmalıdır” sorusunu yanıtlarken, “Sadece hükümet ya da Meclis değil, halk da yasa önerisi verebilmelidir” dedik. Buna “yasama girişimi” deniyor. Belirli imza sayısına ulaşılırsa, örneğin Fırtına Vadisi’nin, Kaz Dağları’nın Sit alanı ilan edilmesi için halk yasa önerisi sunabilecek. Bir de ‘halk vetosu’ öngörüyoruz. Uluslararası anlaşmalar, vergi düzenlemeleri gibi belirli konular dışında Meclis’in çıkardığı yasalara karşı, 500 bin ya da 1 milyon kişi “hayır” derse yapılan değişiklikler kaldırılıyor. Yasama başlığı altında Meclis’e giden yolların demokratikleştirilmesini, Meclis’in müzakereye açık olmasını ve güçlenmesini amaçladık. 

HSK’nin yerine AYK’nin kurulmak istenmesinin sebebi nedir?  

Yargı başlığında Adalet Yüksek Kurulu’nu (AYK) ayrıntılı şekilde düzenledik. Bugünkü HSK ile yargı bağımsızlığı sağlanamadığını üç yıldır görüyoruz. Bunun için AYK’yi yansız ve bağımsız olarak düzenledik. AYK’de üyelerin yarısını bizzat yargı mensupları, diğer yarısını da Meclis seçecek. TBMM’nin bugünkü HSK üye seçimleri gibi değil, daha ciddi, şeffaf bir süzgeç uygulanarak seçim yapılacak. 

Raporda yer alan ‘ortak söylem, eylem ve işlem’ başlıkları kamuoyunda “muhalefete çağrı” olarak yorumlandı. Bu kavramlar tam olarak neyi kastediyor?

GPS için çizdiğimiz yol haritasında ortak söylem, ortak eylem ve ortak işlem olmak üzere üç başlık tasarladık. Ortak söylem şu anlama geliyor: Farklı görüşlerde, düşüncelerde olabiliriz ama anayasaya karşı nötr olmak durumundayız. Çünkü anayasa hepimizi eşitleyen, bağlı olduğumuz tek bir metin. Örneğin Meclis’te anayasayı ihlal eden bir yasa oylanabilir. Bunu Anayasa Mahkemesi iptal edecek. Ortak eylem ve işlem bölümlerinde ise madem CHP olarak biz bu değişiklikleri tek başımıza yapamıyoruz, o zaman bu ihtiyacımız olan anayasal kültür ve bilinci diğer partilerle birlikte oluşturacağız. Eğer bu birlikteliği sağlayabilirsek, ortak şekilde hazırladığımız anayasa metnine ortak sadakatimiz çok daha güçlü olur.