Politika

KONDA Genel Müdürü Ağırdır: Gergerlioğlu ve HDP’ye yapılanlar hepimizin utancı; sine-i millet diyorlar, muhalefet Meclis'te yok ki !

KONDA Genel Müdürü Bekir Ağırdır ve Murat Sabuncu, Sayıların Dili'nde yorumladı

19 Mart 2021 10:45

KONDA Genel Müdürü Bekir Ağırdır, HDP’ye kapatma davası açılması ve HDP Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu’nun vekilliğinin düşürülmesi için “hepimizin utancı” diyerek yapılanların sadece iktidarın politikalarının bir sonucu olarak değerlendirilmemesi gerektiğini, ortaya çıkan fotoğrafta herkesin kendinde bir sorumluluk payı görmesi gerektiğini ifade etti. 

Muhalefet aktörlerinin ‘iktidar hataları ile seçimi kaybedecek’ gibi bir beklentiyle olaylara karşı tutum almasının yanlış olacağını dile getiren Ağırdır, “Siyaseten pasif konumda kalmak ve iktidarla toplum arasındaki itiş-kakıştan sonuç beklemek. Bu teorik olarak da pratik olarak da mümkün değil. Siyaset  böyle çalışan sadece bir şey değil”  dedi. 

KONDA Genel Müdürü Bekir Ağırdır, Gergerlioğlu’nun vekilliğinin düşürülmesi, HDP’ye açılan kapatma davasını ve iktidarın 2023’e giderken izlediği politikaları Sayıların Dili’nde Murat Sabuncu’ya yorumladı. 

TIKLAYIN - HDP'ye kapatma davası açıldı; işte tüm haberler

"Hepimiz sorumluluk payımızı kabul etmeliyiz"

Son bir haftada yaşananların öngörülebilir olduğunu söyleyen Ağırdır, yaşananları izlerken utanç duyduğunu söyledi. “Bu ülkede hiçbir şeyi doğru yapamadığımız, doğru bir siyasi düzen inşa edemediğimiz için bu memleketin bunları hak etmediğini düşünerek dehşet bir utanç duydum ben” diyen Ağırdır, “Sadece iktidar şunları yapıyor ya diyerek bu sorumluluktan kurtulamaz. Hepimiz bu ülkenin geleceğinde sorumluluk payımızı kabul etmeliyiz” ifadelerin kullandı. 

Gergerlioğlu’nun vekilliğinin düşürülmesinin ardından Meclis’teki muhalefet sıralarının boş kaldığına dikkat çeken Ağırdır, “Bin türlü şey yapabilecekken neredeydiler. Sonrada sine-i millet tartışması yapıyorlar. Muhalefet Meclis'te yok ki zaten” dedi. 

"Her şey Erdoğan’ın kontrolü altında"

Yaşanan bütün sürecin iktidarın seçime dönük mühendislik hesaplarının bir parçası olduğun söyleyen Ağırdır, kamuoyunda sadece barajın düşürülmesi ve HDP’nin kapatılmasının konuşulduğunu ancak  diğer taraftan seçim kanununda yapılması planlanan değişikliğin de dikkatlerden kaçmaması gerektiğini kaydetti. 

“Bütün bu süreç, faiz kararları, Avrupa’nın tepkileri gibi her şeye bir arada baktığınız zaman, evet iktidarın bütüncül bir oyun planı var ve her şey Erdoğan’ın kontrolü altında” diyen Ağırdır, HaberTürk yazarı Muharrem Sarıkaya’nın gündeme taşıdığı seçim kanunundaki değişikliği de hatırlattı.

Ağırdır, “Bizim seçim sistemimizde özü itibari ile temel ilke hukukun ve partilerin süreci yönetmesidir. Seçim kurulunda yargıçlar ve pati temsilcileri vardır. Dolayısıyla onlar memur veya devlet görevlisi kimlikleriyle değil yargıç ve siyasetçi kimlikleri ile orada oturuyorlar. Her ilde ilde seçim kurulu oluşturulurken otomatik olarak en kıdemli hakim başkan oluyor. Arkasından gelen ikinci ve üçüncü kıdemdeki hakimler de kurul üyesi oluyor ve o ildeki en çok oy olan parti temsilcileri ile kurul oluşuyor. Ama şimdi anlıyoruz ki hazırlanan taslağa göre  artık  YSK o ildeki kamu görevlilerinden herhangi birini veya yargıçlardan herhangi birini il seçim kurulu başkanı olarak atayacak. Yani Ankara’dan, merkezden tercihler yapılacak” diye konuştu. 

TIKLAYIN - HaberTürk yazarı Sarıkaya: İl seçim kurullarındaki en kıdemli hâkim şartı kalkacak mı?

"İktidarın hatalarıyla kendimizi temize çekemeyiz"

Muhalefetin yaşananlar karşısında sergilediği tutumu eleştiren ve özellikle HDP’ye yönelik baskı karşısında bir sessizliğin hakim olduğunu dile getiren Ağırdır, ‘HDP kapatılırsa HDP  ile ittifaktan kurtulacağız ve HDP seçmeni de muhalefete oy verecek’ gibi oportünist bir yaklaşımın muhalefete kaybettireceğini söyledi.

Ağırdır şöyle konuştu:

“Bu utanç hepimizin sadece Erdoğan iktidarının yaptıkları üzerinden kendimizi 40 yıldır yaptığımız hatalardan temize çekemeyiz. Eğer her bir aktör, bu ülkenin akademisyeni, aydını, entelektüeli okumuş-yazmışı böyle düşünüp samimiyetle yarına dair bir hikaye yazamayacaksak sadece Erdoğan üzerinden kendimizi temize çekemeyiz. Tıpkı 80 öncesi yapılanları sadece Kenan Evren üzerinden temize çekemeyeceğimiz, tıpkı bu ülkede yaşanmış bütün darbeleri unutup FETÖ'cüler üzerinden herkesi aklayamayacağımız gibi. Dolayısıyla hep beraber yeniden gerçeklerle yüzleşmemiz lazım.”