Yaşam

Burası Şırnak: Bin haneli köyden bin 500 üniversiteli çıktı

19 Ekim 2019 14:31

Şırnak'ın merkeze bağlı bin haneli Balveren beldesi, aralarında doktor, mühendis, öğretmen gibi değişik mesleklere sahip 1500 üniversiteli yetiştirdi. Son üniversite sınavlarında 7 tıp, 1 hukuk, 1 eczacılık olmak üzere 37 öğrencinin daha üniversiteye yerleştiği beldede, şu anda eğitimine devam eden 200’e yakın üniversite öğrencisi var. 

Yaklaşık 300 yıl önce kurulan ve o dönemde yetiştirdiği alimlerle adından söz ettiren Balveren, şimdi ise mezun olan üniversitelilerle adından söz ettiriyor. 300 yıllık köyde kurulan medreselere sayesinde sayısız din adamı ve alim yetiştiren Balveren'de 1946 yılında kurulan ilkokuldan sonra da eğitim alanında önemli başarılar elde edildi. Bin haneli Balveren beldesinde 1500'e yakın üniversite mezunu bulunurken, şu anda da 200’e yakın öğrenci üniversitede eğitim görüyor. 

Balverenliler, eğitime verdikleri önemi sosyal hayatlarına da yansıtıyor. Her mahalle adının ayrı bir önemi var. Doktorların yetiştiği mahalleye Aydınlar Mahallesi adı verilirken, ilk üniversite mezunlarının çıktığı mahalleye de Şafak Mahallesi adı verilmiş. Bugüne kadar 30 dolayında doktor, 20’den fazla avukat, çok sayıda öğretmen, mühendis, mimar ve hemşirenin yetiştiği Balveren'de  bu yılki üniversite sınavlarında 7 tıp, 1 hukuk, 1 eczacılık olmak üzere 37 öğrenci üniversiteye yerleşti.

"Balverin’in okuma hevesi, azmi dedelerden kalmadır"

8 çocuğundan 5’i üniversite mezunu olan köy sakinlerinden 58 yaşındaki Ahmet Bayram okuma kültürünün dedelerinden kaldığını söyledi. Köyün kurulduğu dönemlerde medrese eğitimi alındığını belirten Bayram, “Köyümüz 300 yıl önce kuruldu. Köye ilk yerleşen Mele Devreş olmuş.  tarafından kurulmuş bir köy. Mele Devreş’in bütün çocukları okuyordu. Balverin’in okuma hevesi, azmi dedelerden kalmadır. Geçmiş dönemlerde bu köyde Kuran-ı Kerim okumayan aile yoktu. Okuldan önce medrese vardı. Herkes bu medresede okuyordu. Sonra 1946 yılında ilkokul yapıldı burada. Uzun yıllar boyunca okul ve medrese eğitimi beraber devam etti. Burası çok zengin bir yer değil. Burası ne ova nede yayla. Kırsal bir yer. Eskiden hayvancılık yapıyorlardı. Şimdi hayvancılık da yok. Ama okuma hevesi eksilmedi. Artarak devam ediyor. Maddi durumu çok düşük olan evlerden doktorlar çıkıyor” dedi.

Çok büyük sıkıntılar içerisinde okuduğu söyleyen iktisat mezunu 33 yaşındaki Bedirhan Sapmaz, “Öğretmen eksikliğimiz vardı. 3-4 sınıf karma olarak eğitim görüyorduk. Ama buna rağmen Balveren dendiği zaman ilim irfan gelir akla. Özellikle din yönünden oturmuş bir sistem vardı eskiden. Bunun üniversiteye yansıtılması ile Balveren’de şu an bin 500’e yakın üniversite mezunu kurum ve kuruluşlarda görev yapıyor" diye konuştu.

Kendisi avukat, 6 kardeşinin 2’si doktor, biri eczacı, 3'ü öğretmen 

10 kardeşli olan 45 yaşındaki avukat Ali Bayram’ın, 7 kardeşinin 2’si doktor, biri eczacı, 3' öğretmen ve biri de avukat olduğunu ifade ederek, şunları söyledi:  

"İlköğretim eğitim sürecini Balveren’de bitirdim. O dönemde çok kısıtlı imkanlar olduğu için ve bölgede ortaokul okuyabileceğimiz bir yer olmadığı için 3 yıl Eruh’ta okudum. Ardından Ankara’da yurtta kalarak Lise sürecini tamamladım. Daha sonra Dicle Üniversitesi Hukuk Fakültesini kazandım. 2002 yılından beri Şırnak’ta avukatlık yapıyorum. Eğitimin, öğrenmenin, irfanın, aydınlanmanın yolunu açan ağabeylerimiz oldu. Biz onlara özenerek okumaya karar verdik. Aslında bizim Balveren’in öğrencileri dezavantajlı, çok fakir ailelerin çocuklarıdır. Bu yoksul çocuklar bir şekilde toplumda yer edinmek, kariyer sahibi de olabilmek için başka da bir çıkış yolu bulamıyorlar. Bu aslında kendini kurtarabilmenin, kendini topluma adayabilmenin en kestirme, en kısa, en güzel yoludur.  

"Yürüyen ölüler olmamak için okuyoruz"

Balverenli ailelerin çocuklarını okutabilmek için ekmeklerinden kıstığını anlatan 28 yaşındaki arkeolog Bahar Artuç, Balveren'de kız erkek ayrımı yapılmadan çocukların okula gönderildiğini söyledi. Artuç,"Her insan çocuğunun okumasını, faydalı olmasını ister. Babalarımız bizim okumamız için ellerinden geleni yapmışlardır. Ekmeklerinden kısmışlardır bizi okutmak için. Buradaki aileler bu konuda çok duyarlı. Yürüyen ölüler olmamak için okuyoruz. Bizim köyümüzde kız erkek ayrımı yapılmadan okutulur. Okuma kültürünün fazla olmasının en önemli sebebi okuyan öğrenci sayısının fazla olması. Her evde okuyan var. Her evde bir üniversite mezunu, iş sahibi biri var" diye konuştu.

"Yerde bir metre kar varken çıplak ayakla okula giderdim"

1946 yılında kurulan okulun ilk mezunlarından 20 çocuk babası Tahir Şenses (72) ise “1954 yılında okula gittim. 5 sene okul okudum. Çok büyük sıkıntılarla okuduk. Yerde bir metre kar varken çıplak ayakla okula giderdim. Hiçbir zaman sağlam kalemim, 20 yapraklı bir defterim olmadı. 20 çocuk babasıyım. 8’i vefat etmiş. 6 çocuğum okula gidiyor. 2’si üniversite mezunu, 2’si üniversite okuyor. Öğrencilere okumayı çok çok tavsiye ediyorum. Çocuklarımızı başka illere gönderiyoruz okumaları, aydın olmaları, kendilerini geliştirmeleri için. En büyük öğretmen kitaptır. Kendinizi sadece öğretmene bırakmayın. Boş kaldığınız zaman kitaplarınıza bakın, kitap okuyun” dedi.