Gündem

Bakan Işık: Paralel yapı TÜBİTAK için Pensilvanya'da mülakat yaptı

Bakan Fikri Işık: TÜBİTAK'taki paralel yapılanma amirinin değil, abisinin talimatlarını yerine getirmiş görünüyor

06 Haziran 2014 20:33

Bilim ve Sanayi Bakanı Fikri Işık, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın “paralel yapı” dediği Gülen cemaatinin TÜBİTAK’ta kadrolaştığını öne sürerek, kuruma giriş aşamasında olan bazı isimlerle Fethullah Gülen’in yaşadığı Pensilvanya’da mülakat yapıldığını söyledi.

Bakan Işık, “TÜBİTAK Başkanı'na, Kanada'da doktora yapan bir bilim adamının CV'si gönderilmiş. Bunu haber alan Paralel Yapı, bilim adamını önce Pensilvanya'ya çağırmış. Burada yapılan görüşmede, ‘Seni hükümet tavsiye etti, ama bize çalışırsan bu iş olur’ diyecek kadar ileri gitmişler. Bilim adamı bu pervasız öneriyi kabul etmemiş” dedi.

Fikri Işık, “Ankara'da TÜBİTAK'a başvuran ve işe başlamak için evraklarını veren bir grup genç ise cumartesi günü telefonla aranıp kurumun önüne çağrılmış. Otomobillerin içinde yapılan görüşmelerde istedikleri cevaplar verilmediğinden gençler işe alınmamış” diye konuştu.

Akşam gazetesinden Miray Çimen’e konuşan Fikri Işık’ın açıklamasından satırbaşları şöyle:

 

‘Devlete sızmaya hevesli’

 

Paralel Yapı'nın medyaya sızan dinlemeleri siyasete, devlete sızma konusundaki heveslerini gösteriyor. TÜBİTAK, AK Parti döneminde savunma sanayi dahil bir çok milli projenin yazılım ve güvenlik kodlarının oluşturulduğu çok stratejik bir devlet kurumu haline geldi. Özellikle savunma sanayiinde dışa bağımlılığı azaltacak çalışmalar yapıldı ve yapılmaya devam ediyor. Burada gerçekleştirilen yazılımların kodlarını sadece TÜBİTAK'taki kişiler biliyor. Hizmet hareketinden, eğitim faaliyetinden söz eden bir grubun, TÜBİTAK'a sızması nasıl izah edilebilir? Bunun izahı, siyaseti, devleti kontrol altında tutma hevesidir.

 

'Paralel 'palaz'lanma dönemi'

 

Paralel Yapı'nın TÜBİTAK'ta hakimiyet kurması, son bir kaç yıl içinde ve özellikle Hasan Palaz'ın Başkan Yardımcılığı görevine gelmesinden sonra olmuştur. Hakimiyet kuracakları kritik birimleri de özellikle seçmişler. Kuruma personel alımında ise devlete alternatif, mülakat kurulları oluşturulmuş. Hükümetin önerdiği isimler bile Paralel Yapı'nın ön elemesinden geçirilmiş.

 

'Mülakat kurulu oluşturmuş'

 

Çarpıcı örnekler de var. TÜBİTAK Başkanı'na, Kanada'da doktora yapan bir bilim adamının CV'si gönderilmiş. Bunu haber alan Paralel Yapı, bilim adamını önce Pensilvanya'ya çağırmış. Burada yapılan görüşmede, "Seni hükümet tavsiye etti, ama bize çalışırsan bu iş olur" diyecek kadar ileri gitmişler. Bilim adamı bu pervasız öneriyi kabul etmemiş. Ankara'da TÜBİTAK'a başvuran ve işe başlamak için evraklarını veren bir grup genç ise cumartesi günü telefonla aranıp kurumun önüne çağrılmış. Otomobillerin içinde yapılan görüşmelerde istedikleri cevaplar verilmediğinden gençler işe alınmamış.

 

'Amir değil abiden talimat'

 

TÜBİTAK'taki paralel yapılanma amirinin değil, abisinin talimatlarını yerine getirmiş görünüyor. Ben Bakanlığa gelir gelmez "Amirinden değil de abisinden talimat alan adamla çalışmayacağım" dedim. Bu durumdakiler kendiliğinden ayrılırsa sevinirim, ben bu yapıya müsaade etmem.

 

'Hedef barış'

 

Devleti ve ülkeyi hedef alan bu saldırıları, 'dershane' tartışmasına indirgemek isteyenler var. Bu görüşe kesinlikle katılmıyorum. Paralel Yapı'nın saldırılarının, Hükümet'in demokratikleşme adımları ve Çözüm Süreci'yle doğrudan ilintili olduğunu düşünüyorum. İlk somut saldırı, MİT Müsteşarı Hakan Fidan'ın ifadeye çağırılma girişimidir. Böylece Oslo görüşmeleriyle başlayan sürecin önü kesilmek istenmiştir.

 

'Küresel güçlerin taşeronu'

 

Dershaneler olayı oldu ve adı Paralel Yapı ile anılan televizyon kanalı yayın akışını kesip olağanüstü özel yayına geçti. Özel yayının başlatıldığı 14 Kasım tarihi manidardır. Bu tarih, Başbakanımızın 16 Kasım'da gerçekleştirdiği büyük Diyarbakır Buluşması'ndan iki gün öncesini göstermektedir. Malum televizyon, Diyarbakır buluşmasının arifesinde Hükümetii topa tutmuştur. Hadi Oslo tesadüftü, bu da mı tesadüf. Küresel güçler Diyarbakır buluşmasını sabote etmek için Paralel Yapı'ya taşeronluk görevi verdiler.

 

'Türbülanstan çıkardı'

 

Ardından da Gezi olayları ile 17 ve 25 Aralık tarihli darbe girişimleri yaşanmıştır. Bu süreçlerin hangi dönemde geliştiğine iyi bakmak gerekir. Türkiye demokratikleşme ve ekonomide Cumhuriyet tarihinin en parlak dönemini yaşıyordu. Ama Başbakanımızın liderlik özelliğiyle kolay aştık. Bu türbülansa tutulup da çıkan tek ülke Türkiye'dir. Türkiye, sokak eylemleriyle iktidarın değiştirileceği bir ülke olmadığını milletin desteği ve hükümetin duruşu ile tüm dünyaya göstermiştir.

 

'Hükümet ortağı gibi'

 

Bakan Işık, Paralel Yapı tehdidinin geç fark edilmesini şöyle açıkladı: "Bunun sebebi, Paralel Yapı'nın dinine, kültürüne, geleneklerine bağlı bir hareket görüntüsü vermesidir. Biz, mütedeyyin görünen bu insanların devlete bir yanlış yapmayacaklarını düşünüyorduk. Belki bizim hatamız bu oldu. Meğerse dindar görüntülerinin altında küresel güç odaklarının hizmetine girmişler. Paralel Yapı'nın 2010'daki referandumdan sonra, kendisini hükümet ortağı gibi görmeye başladığı, daha sonra yaşananlarla ortaya çıkmıştır."

 

'Kriptolu telefon soruşturmasında sona doğru'

 

Bakan Işık, kriptolu telefonlarla ilgili gelişmelerin ardından bir çok kurum ve kişinin bu telefonları kullanmaktan vazgeçtiğini, ancak Genelkurmay Başkanlığı'nın kriptolu telefonlarla iletişime devam ettiğini söyledi. Işık, "Çünkü Genelkurmay, kripto ve sertifikayı ayırmışlar. Güvenlik açıklarından en önemlisi kriptoyu yazan ve sertifikayı üreten yerin aynı olması. Genelkurmay kendi güvenlik şifrelerini kendisi yapmış. Böylece olası saldırıların da önüne geçmiş" dedi. Işık, kriptolu telefonlar hakkında başlatılan idari soruşturmada son aşamaya gelindiğini de sözlerine ekledi: "Teftiş kurulu raporunu bekliyoruz. Zannediyorum bu ay içerisinde bize ulaşır. Rapora ve soruşturmanın seyrine göre gereken yapılacaktır."