Gündem

Avrupa Parlamentosu Milletvekili Demirel, 10 Ekim katliamı davasına alınmadı

13 Şubat 2020 11:56

103 kişinin öldüğü yüzlerce kişinin yaralandığı 10 Ekim Ankara Katliamı’na ilişkin, 16 firari sanık ve “insanlığa karşı suç işlemek” ile yargılanan Erman Ekici hakkında devam eden davanın 4’üncü duruşması Ankara 4’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Duruşmada dinlenen, katliamın planlayıcısı olan İlhami Balı’nın eşi Hülya Balı, İlhami Balı'nın Adıyaman'da Menzil tarikatına gittiğini söyledi.

Yoğun güvenlik önlemleri altında başlayan duruşmaya Avrupa Parlamentosu Milletvekili Özlem Demirel’in takip etmesine mahkeme heyeti izin vermedi.

İlhami Balı'nın eşi dinlendi

Gazete Duvardan Serkan Alan'ın haberine göre  İlhami Balı’nın eşi Hülya Balı SEGBİS ile dinlendi. İlhami Balı’nın aniden 2014 yılında IŞİD’e katıldığını söyleyen Hülya Balı, “Suriye’ye gitti ve benim de gelmemi istedi” dedi. “Eşinle Suriye’ye gitmedin mi” diye soran mahkeme heyetine Hülya Balı, “Aradı beni tehdit etti. Çocuklarını alırım dedi. Çocuklarımdan ayrı kalmamak için ben de gittim. Suriye’ye kaçak yolla gittim. Ben dönmek istiyordum ama beni bırakmıyordu. Zorla tutuyordu” yanıtını verdi.

"Kaçakçılara 2 bin dolar verdim"

Mahkeme heyetinin, “DEAŞ’ın oradaki evlerinde eğitim aldınız mı?” sorusuna, “Kadınlara böyle bir eğitim verilmiyordu orada” yanıtı veren Hülya Balı 10 Ekim katliamına ilişkin ise “Duymadım herhangi bir bilgim yok. Türkiye’ye geldikten sonra öğrendim. Hiçbir şekilde de duymadım” dedi.

Suriye’de bombalamalar yüzünden dayanamadığını söyleyen Hülya Balı 2018 yılında Türkiye’ye geldiğini söyledi ve “İlhami 10 gündür yoktu” ifadelerini kullandı. Türkiye’ye geliş sürecini anlatan Balı, “Kaçakçıya para verdim. Türkiye’den giderken yanımda para vardı. 2 bin dolar verdim. Ben eşimden kaçarak Türkiye’ye geldim” dedi.

Eşinin örgüt içerisindeki konumunun ne olduğunu bilmediğini söyleyen Hülya Balı, “Eşimin kod adı Ebubekir’di” dedi ve şunları söyledi:

“Eşim örgütle ilgili bir şey anlatmazdı. Ben sürekli gelmek isterdim. Suriye’de telefon kullanmıyorduk, çekmiyordu. Türkiye’ye gelince eşimden hiç haber almadım. Deniz Büyükçelebi’nin (firari sanık) öldüğünü orada duymuştum. Türkiye’ye gelince Suriye’den kimseyle temas kurmadım.”

İlhami Balı, Menzil tarikatına gtimiş

Mağdur avukatlarından Tonguç Cankurt, tanık Hülya Balı’ya sorular yöneltti. Cankurt’a yanıt veren Balı, “Eşim Hayır ve Ensar Derneği’nde çalıştığını söylüyordu. Suriye’de beni aradı ben de gittim” dedi.

“Reyhanlı’da ev sohbetlerinde kimlerle sohbet ettiniz” sorusuna Balı, “Şu an aklıma hiçbir isim gelmiyor ama teşhis etmiştim. Bir kitap vardı onu okurduk çay falan içerdik. Erkekler siz oturun toplanın derdi. Ayda bir falan tesadüfen toplanmalar olurdu” yanıtını verdi. Eşi İlhami Balı’nın Adıyaman’a Menzil tarikatına gittiğini söyleyen Hülya Balı avukatların saydığı birçok ismi tanımadığını söyledi.

TIKLAYIN - 10 Ekim katliamı davasında emniyet, patlamadan 10 gün önce ihbar edilen sanığa dair sorulara yanıt vermedi

"Askerleri yakan, Hasan Aydın"

Suriye’de yakılarak öldürülen Türk askerlerini yakan kişiyi bildiğini, kod adının Abu Ramazan gerçek adının ise Hasan Aydın olduğunu ifade eden Hülya Balı, “Ben de videoyu orada izledim. Suriye’de kaldığımız eve geldiğinde gördüm” dedi. Mağdur avukatlarından Murat Cemal Gündüz’ün, “Eşiniz hiç gözaltına alındı mı” sorusuna Balı, “2012 yılında 6 ay yattı. O zaman El Kaide idi. Adana’da yattı” dedi. “11 Mayıs 2013 Reyhanlı patlamasında eşin ne yapıyordu” sorusuna Hülya Balı, “Biz Reyhanlı’da oturuyorduk. İlhami evde hasta yatıyordu. Evimiz basılmadı polis ifademizi almadı” dedi.

Kayınbabası ifadeye müdahale etti

Reyhanlı’da bulunan Hülya Balı’nın ifade verdiği sırada SEGBİS’de bir erkeğin “Cevap verme” dediği duyuldu. Duruşma salonunda kimsenin olmaması gerektiğini belirten mahkeme heyeti “Orada kim var” diye sordu. Reyhanlı’daki görevli ise “Kayınbabası var” dedi. Salondan tepkiler yükseldi ve mahkeme heyeti Balı’nın kayınbabasının SEGBİS salonundan çıkarılmasını istedi.

"İlhami ve Hülya Balı kaçakçılık yapıyordu"

IŞİD’in Türkiye ve Suriye sınır sorumlusu olmakla suçlanan firari sanık Deniz Büyükçelebi’nin eşi Şengül Büyükçelebi duruşmaya Nizip Ağır Ceza Mahkemesi’nden SEGBİS ile bağlandı.
Mahkeme heyetinin sorularını yanıtlayan Büyükçelebi şunları söyledi:

“2002’de Deniz Büyükçelebi’yle evlendim. Antep’teki Müslüman Gençler Derneği’ne gittim ama bana bir şey anlatılmadı. Kuran dersi anlatıldı. Bana bir şey anlatmazdı. IŞİD’e katıldığını Suriye’ye gittiğimizde öğrendim. Antep’te kaçakçılık yapıyordu. Nusret Yılmaz ile kaçakçılık yapıyordu. Yabancı oldukları için dillerini anlamıyordum, bizim evimizde bir kaç saat kalıyorlardı. Sonrada Suriye’ye gidiyorlardı. Suriye’ye Kilis tarafından geçtik. O zaman geçmek çok kolaydı. Kaçakçılar götürdü. Suriye tarafına 2014 yılında geçmiş olması lazım. Müslüman Gençler Derneği’ne Esra ders veriyordu. İlhami Balı ve eşi Hülya Balı da kaçakçılık yapıyordu.“

Eşi Deniz Büyükçelebi’nin 6 yıl önce öldüğünü söyleyen Şengül Büyükçelebi, “Enkaz altında kalarak öldü. Hepimiz aynı köyde aynı yerdeydik” dedi. IŞİD örgüt üyeliği davasından ceza almadığını söyleyen Şengül Büyükçelebi, eşinin soyadının düşmesi davasının ise devam ettiğini söyledi.

Mağdur avukatlarından Murat Cemal Gündüz, “Eşiniz fırıncılık yaparken, düzenli iş yaparken insan kaçakçılığı işine ne zaman başladı” diye sordu. Büyükçelebi ise “2013, 2014 yıllarında yaptı” dedi. Eşinin bu süreçte hiç gözaltına alınmadığını, evlerine operasyon yapılmadığını söyleten Büyükçelebi, “Sınırda hiç polis, güvenlik yoktu. Başka bir şehire geçer gibi biz sınırdan, zeytin ağaçlarının arasından Kilis tarafından Suriye’ye geçtik” diye konuştu.

Ankara Katliamı Davası Avukat Komisyonu tarafından 10 Ekim davalarında bugüne kadar yaşananlara ilişkin twitterdan şu bilgiler paylaşıldı:

1) 7 Kasım 2016’da başlayan yargılama süreci boyunca Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde 10 grup duruşma ve 54 celse yapıldı.

2) 3 Ağustos 2018’deki karar duruşmasında tutuklu 19 sanıktan 9’u hakkında 101 kez ağırlaştırılmış müebbet ve 9’u hakkında örgüt üyeliğinden 7,5-12 yıl arası cezalar verildi. Erman Ekici hakkındaysa örgüt yöneticiliğinden 18 yıl ceza verilip katliamdan kaynaklı suç duyurusunda bulunuldu.

3) Bu yetersiz yargılama süreci kamu vicdanını rahatlatmaktan uzak kaldı ÇÜNKÜ:

-Hiçbir kamu görevlisi yargılanmadı, devletin sorumluluğunun üstü örtüldü.

-Firari sanıkların yakalanmasına yönelik hiçbir çaba gösterilmedi.

-Sanık IŞİD’liler bakımından istenen cezalar çok azdı.

4) Mevcut sanıklar dışında katliamla ilişkisi tespit edilen kişiler tüm ısrarlarımıza karşın dosyaya dahil edilmedi.  #10Ekim #AnkaraKatliamı insanlığa karşı suçtur! Karar, bu gerçek yok sayılarak verildi.

5) Bu kararla aynı zamanda firari 16 sanığın dosyası tefrik edildi ve biliyoruz ki Afganistan’da, Irak’ta, Çeçenistan’da, Suriye’de cihatçı yapılanmalar içinde yıllar boyu savaşmış, Türkiye’de binlerce IŞİD militanı eğitip canlı bomba düzenekleri üzerine uzmanlaşmış olan ve hatta dava dosyası ile basına yansıyan bilgilere göre 10 Ekim sonrasında da katliamlar örgütlemeyi sürdüren bu kişiler, yıllardır aramızda dolaşıyor! Yani bu korkunç tablo karşısında bugün ancak yargılamanın ilk aşamasının sonuçlandığından bahsedebiliriz.

6) Son olarak, 21 Kasım 2019’da görülen bir önceki duruşmada yalnızca yine sanıklardan Erman Ekici açısından bile olsa Türkiye tarihinde ilk kez "insanlığa karşı suç" kavramı bir davanın parçası halini alabildi.

7) Tüm bu sebeplerle:

-#10EkimKatliamı'nda parmağı olan herkesin ortaya çıkarılması,

-Firari sanıkların da yakalanıp tümünün insanlığa karşı suçtan yargılanması,

-Yıllardır hep birlikte sürdürdüğümüz mücadelemizin adaletle sonuçlanması için ısrarla & inatla bu davanın peşindeyiz!

8) #10Ekim #AnkaraKatliamı'ndan sorumlu tüm failler tek tek hesap verene kadar davamızın arkasındayız! #UnutmadıkUnutturmayacağız