Gündem

Anayasa Mahkemesi’nden polis şiddeti ile ilgili kritik karar: Etkili soruşturma yoksa fiili dokunulmazlık başlar

ÇHD üyelerinin, avukatların tutuklanmasını protesto etmek için adliyeden sarkıttıkları "Devrimci avukatlar onurumuzdur" yazılı pankart

08 Şubat 2021 16:54

Anayasa Mahkemesi, 2013’te, polisin darp ederek kelepçelediği avukatla ilgili olarak savcılığın etkili soruşturma yürütmediğini kayıt altına aldı ve “hak ihlali” kararı vererek, darp edilen avukata 40 bin TL tazminat ödenmesini kararlaştırdı. Kararda, savcılıkların bu olayları etkili biçimde soruşturmamaları durumunda, kamu görevlileri için fiili bir dokunulmazlık başlayacağı vurgulandı.

2013’te, Çağdaş Hukukçular Derneği Başkanı Selçuk Kozağaçlı ve ÇHD’li bazı avukatların tutuklanmaları üzerine basın açıklaması yapmak ve dilekçe vermek üzere adliyeye gelen avukat ve vekillere polis “müdahale” etti. Biber gazı kullanılan olaylardan sonra HDP milletvekili Filiz Kerestecioğlu’nun da aralarında olduğu çok sayıda kişi suç duyurusunda bulundu. Ancak üç yıl süren soruşturma sonunda, savcılık, takipsizlik kararı verdi. Bunun üzerine konu Anayasa Mahkemesi’ne taşındı.

Anayasa Mahkemesi, olaylar sırasında yüzüne yakın mesafeden biber gazı sıkıldığını belirten Kerestecioğlu ile darp edildiğini söyleyen diğer başvurucuların sağlık raporlarının olmadığını belirterek, başvuruları geri çevirdi.

Avukat darp edildi

Suç duyurusunda bulunmak üzere adliyeye girerken polis tarafından engellenen ve darp edilen avukatlardan Ramazan Demir ise başvurusunda, “kolluk tarafından darp edildiğini, yere yatırılarak kelepçelendiğini, gaz sıkıldığını, hakaret ve tehdide maruz kaldığını, şikâyeti sonrasında yürütülen soruşturmada tanıklar dinlenip deliller toplanmadan etkisiz bir soruşturma yürütüldüğünü belirterek kötü muamele yasağının ihlal edildiğini” ileri sürdü.

Anayasa Mahkemesi, başvuru ile ilgili kararında, “AYM, asgari eşik seviyesini aştığı varsayılan kötü muamele iddialarının makul şüphe kalmayacak şekilde kanıtlanması şartını aramakta ve başvurularda öncelikle bu konudaki kanıtlama sorununu ele almaktadır” ifadesini kullandı.

Demir’in adli tıp raporunun, darp edildiği iddialarını desteklediğinin anlatıldığı kararda, “Dolayısıyla kamu makamları güç kullanımının kaçınılmaz hâle geldiğini ve kullanılan gücün orantılı olduğunu kanıtlamakla yükümlüdür” denildi. Kararda, buna karşılık, savcılığın takipsizlik kararında avukat Demir’in, kamu görevlilerince yaralanıp yaralanmadığının izah edilmediği vurgulandı.

“Kabul edilebilir sınır aşıldı”

Kararda, savcılığa başvurmak için giden grubun önlerinin neden kesildiğinin de takipsizlik kararında anlatılmadığı belirtilerek, şöyle devam edildi:

“Durdurulan avukatların barikatları zorlayarak geçiş yapmak istedikleri bunun üzerine polisin fiziki müdahaleye başladığı anlaşılmaktadır. Başvurucu hakkında olay günü düzenlenen adli muayene raporunda göğüs, ense ve alın bölgesinde ekimoz ve şişlik tarzı yaralanmalar meydana geldiği görülmektedir. Kolluğun beyanlarından veya kovuşturmaya yer olmadığına ilişkin karardan başvurucunun gösterdiği direncin veya direncin kırılması amacıyla kullanılan gücün mahiyeti konusunda bir açıklama bulunmamaktadır. Bununla birlikte kolluğun, Savcılık katına gitmek isteyen avukatların önünü kesip etrafını sararak grubu kontrol altına aldıktan sonra bazı kişileri gruptan ayırarak hareketsiz hale getirmeyi diğer bir deyişle yakalamayı amaçladıkları anlaşılmaktadır. Bu gaye doğrultusunda kullanılacak gücün şiddetinin değerlendirilmesinde kolluk görevlilerinin belli ölçüde takdir yetkisini haiz olduğu kabul edilmekle birlikte olayın şartları çerçevesinde başvurucunun bedeninde meydana gelen neticenin kabul edilebilir sınırı aştığı dolayısıyla müdahalenin orantısız olduğu kanaatine varılmıştır.”

“Etkili soruşturma fiili dokunulmazlık başlar”

Kararda, orantısız müdahalenin yaralanmaya yol açtığı, eylemin insan haysiyetiyle bağdaşmayan muamele kapsamında olduğu ifade edildi. Kararda, devletin bu iddialarla ilgili etkili soruşturma yürütme yükümlülüğü bulunduğu belirtilerek, “Bu tarz bir soruşturmanın temel amacı, söz konusu saldırıları önleyen hukukun etkin bir şekilde uygulanmasını güvenceye almak ve kamu görevlilerinin ya da kurumlarının karıştığı olaylarda bunların sorumlulukları altında meydana gelen olaylar için hesap vermelerini sağlamaktır. Soruşturma etkili olmadığında anılan madde, sahip olduğu öneme rağmen pratikte etkisiz hâle gelecek ve bazı durumlarda devlet görevlilerinin fiilî dokunulmazlıktan yararlanarak kontrolleri altında bulunan kişilerin haklarını istismar etmeleri mümkün olacaktır” denildi.

Kararda, savcılığın takipsizlik kararının “nesnel ve tarafsız bir analiz ürünü” olmadığı vurgulandı. Anayasa Mahkemesi, bu gerekçelerle, Demir’e, 40 bin TL tazminat ödenmesini kararlaştırdı.