Gündem

AKP Genel Başkanvekili Kurtulmuş'tan İstanbul Sözleşmesi açıklaması: Usulünü yerine getirerek sözleşmeden çıkılır

02 Temmuz 2020 12:16

AKP Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş, İstanbul Sözleşmesi hakkında, "Nasıl usulünü yerine getirerek imzalanmışsa, usulünü yerine getirerek sözleşmeden çıkılır" dedi. Sözleşmenin imzalanmasının yanlış olduğunu söyleyen Kurtulmuş, "Birtakım aile değerlerinde zedelenmelerin ortaya çıkması tek başına İstanbul Sözleşmesi’nden kaynaklanan bir şey değildir. Burada iki yanlışın içine düşmemek lazım. İstanbul Sözleşmesi yanlış bir şeydir, bunu çok açık söylüyorum" dedi.

30 civarında yerel televizyonun ortak yayınına katılan Kurtulmuş, programdaki bir gazetecinin “AK Parti tabanında İstanbul Sözleşmesi’nin iptal edilmesini istiyor. Ne düşünüyorsunuz?” sorusu üzerine şöyle konuştu:

"İmzalanması yanlıştı"

“Ben İstanbul Sözleşmesi’ni defaatle okumuş, İngilizcesini de okumuş, üzerinde çalışmış birisi olarak söylüyorum. İstanbul Sözleşmesi’nin imzalanması gerçekten yanlıştı. 2011 yılına İstanbul’da imzalandı. Ve Türkiye bunu 2012’nin Kasım ayında bunu parlametodan geçirerek yasalaştırdı. İmzalayan ülke sayısı 2014’te 10 ülkeye çıkınca İstanbul Sözleşmesi uluslararası bir metin haline getirildi. Bu metnin içinde dikkat çekmemiz gereken ve bizimle uyuşmayan iki tane önemli husus var. Bunlardan birisi toplumsal cinsiyet meselesi. Bir de cinsel yönelim tercihi. Başka şeyler de var ama bu iki mesele, demin konuştuğumuz çerçevede, LGBT ve marjinal unsurların ekmeğine yağ sürecek kavramlar oldu. Onların arkasına sığınarak faaliyet yapacakları kavramlar oldu.

2018’de de Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu’nun bir alt komisyonu olarak, İstanbul Sözleşmesi’nin uygulanmasını denetleyecek bir alt komisyon oluşturuldu. Yine sözleşmenin içinde yer alan ‘sözde namus, gelenek, örf adet gibi konularla mücadele etmek hükümetlerin görevidir’ gibi kavram geçiyor. Bunlar asla kabul edilebilir hususlar değildir. Birtakım aile değerlerinde zedelenmelerin ortaya çıkması tek başına İstanbul Sözleşmesi’nden kaynaklanan bir şey değildir. Burada iki yanlışın içine düşmemek lazım. İstanbul Sözleşmesi yanlış bir şeydir, bunu çok açık söylüyorum. ”

"Birçok arkadaşımız bu düşüncede"

Bu sözler üzerine program sunucularından biri “AK Parti’den ilk kez böyle şeyler duyuyoruz sanırım” deyince Kurtulmuş “Birçok arkadaşımız bu düşüncede” dedi. Kurtulmuş daha sonra ” ‘İstanbul Sözleşmesi olmazsa kadına karşı şiddet artar’ tezi de yanlış bir tezdir. Şu anda Türk hukuk sistemi içerisinde kadın-erkek fırsat eşitliği bizim örfümüzün en temel meselelerinden birisidir” ifadelerini kullandı.

Tekrar “Sözleşmenin iptali mümkün mü” sorusu gelince Kurtulmuş, “Halkımızda böyle büyük bir beklenti varken biz buna bigane kalamayız. Nasıl usulünü yerine getirerek imzalanmışsa, usulünü yerine getirerek sözleşmeden çıkılır” dedi. 

"Cumhurbaşkanlığı seçimi belirlenen tarihlerde yapılacaktır

Kurtuluş erken seçim tartışmalarına ilişkin de "Türkiye'de erken seçim diye bir gündem yoktur. Türkiye Genel Seçimi ve Cumhurbaşkanlığı seçimi belirlenen tarihlerde yapılacaktır. 2023'te seçimi çok rahat alacak bir şekilde çalışmaları yürütmekteyiz. Allah'ın izniyle 2023'te başarılı bir seçimi idrak edeceğiz." dedi.

"Cumhurbaşkanı, istediği bakanı, istediği bakanlıkları değiştirme gücüne sahip"

Kabine değişimi tartışmalarına değinene Kurtulmuş, "Cumhurbaşkanı, istediği bakanı, istediği bakanlıkları değiştirme gücüne sahip. Dolayısıyla kabine değişikliği Cumhurbaşkanlığı sisteminde söz konusu değil. Cumhurbaşkanı hükûmet içinde belirli değişiklikler yapabilir." ifadelerini kullandı.

İstanbul Sözleşmesi hakkında

İstanbul Sözleşmesi' olarak bilinen Kadına Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi 1 Mayıs 2011'de imzaya açıldı. Sözleşme, kadınlara karşı  şiddet ve ev içi şiddetin önlenmesine karşı ilk Avrupa sözleşmesi olma niteliği taşıyor.  Sözleşme, bugüne kadar Türkiye dahil Avrupa Konseyi üyesi 20 ülke tarafından onaylandı.

Sözleşme karşı şiddet, ev içi şiddet, toplumsal cinsiyete dayalı şiddete ilişkin en kapsamlı tanımlamaları yaparak; cinsiyet, cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği temelli tüm ayrımcılık biçimlerine karşı mücadele edilmesi, erkek şiddetinin önlenmesi, şiddete karşı tedbir alınması konusunda taraf devletlere pek çok yükümlülük getiriyor. 

Türkiye sözleşmede yer alan hükümleri uygulamadığı gerekçesiyle sık sık eleştiriliyor