Gündem

Af Örgütü: Mahkemenin dört insan hakları savunucusunu mahkum etmesi, insan haklarına yönelik ezici bir darbedir

"Dava, adalet sistemi açısından bir turnusol kağıdı olmuştur"

03 Temmuz 2020 18:32

Uluslararası Af Örgütü, kamuoyunda "Büyükada davası" olarak bilinen, sivil toplum örgütü temsilcilerinin yargılandığı davada Uluslararası Af Örgütü Türkiye Şubesi eski Başkanı Taner Kılıç'a, Af Örgütü'nden İdil Eser'e, farklı sivil toplum kuruluşlarında çalışan Günal Kurşun ve Özlem Dalkıran'a hapis cezası verilmesine tepki gösterdi. Duruşmayı izleyen Uluslararası Af Örgütü Türkiye Araştırmacısı Andrew Gardner, konuya ilişkin "Mahkemenin dört insan hakları savunucusunu mahkum etmesi, insan haklarına yönelik ezici bir darbedir. Adalet sistemi açısından bir turnusol kağıdı olmuştur. Bu utanç verici kararlara itiraz sürecinde arkadaşlarımız ve meslektaşlarımızla dayanışma içinde olmaya devam edeceğiz" dedi.

Af Örgütü'nden konuya ilişkin yapılan açıklamada şu ifadeler kullanıldı:

"11 insan hakları savunucusunun yargılandığı davada, mahkeme oy çokluğuyla Taner Kılıç’ı ‘Fethullah Gülen terör örgütüne üye olmak’ suçundan; Özlem Dalkıran, İdil Eser ve Günal Kurşun’u ise ‘Fethullah Gülen terör örgütüne yardım etmek’ suçundan mahkum etti. Duruşmayı izleyen Uluslararası Af Örgütü Türkiye Araştırmacısı Andrew Gardner, karara ilişkin şunları söyledi: 

"'Bugün, akıl almaz derecede ağır bir adaletsizliğe tanıklık ettik. Bu karar yalnızca Taner, Özlem, İdil, Günal ve ailelerine yönelik değil, aynı zamanda adalete inanan herkese ve hem Türkiye’de hem de tüm dünyadaki insan hakları aktivizmine yönelik ezici bir darbedir.'

"'Mahkemenin kararı akıllara durgunluk veriyor. 12 duruşma boyunca her bir iddianın asılsız birer iftira olduğu tüm yönleriyle kanıtlandı. Mahkemenin bu kararı akla mantığa sığmıyor ve üç yıldır süren davanın, daha ilk günden beri bağımsız sesleri susturmayı hedefleyen siyasi güdümlü bir girişim olduğunu ortaya koyuyor' diyen Gardner, sözlerini şöyle sonlandırdı:

"'Bu dava, Türkiye’deki adalet sistemi açısından bir turnusol kağıdı olmuştur. Böyle bakıldığında, davanın, insan hakları mücadelesinin suç haline getirilmesinde oynadığı ve oynamayı sürdürdüğü rolü görmek trajiktir. Bu utanç verici kararlara itiraz sürecinde arkadaşlarımız ve meslektaşlarımızla dayanışma içinde olmaya devam edeceğiz.'"