23 Mart 2021

"Tek adam" maliyeti

"Faizler düşmeli... Yüksek faiz enflasyona yol açıyor..." Piyasalar Merkez Bankası Başkanı'nın görevden alınmasına ve bu söze çok fena tepki veriyor, bu yanlış bir teori filan değil, bu bir "dini inanç", hepimize, toptan ağır bir fatura kesiyor: Ve dün "kara pazartesiyi" yaşıyoruz

"Başkan öyle beceriksiz, bildiğini sanarak, ekonomiden öyle habersiz, ekonomiyi öyle kötü yönetiyor ki...

Aşırı harcamalar nedeniyle, bütçe ciddi açık veriyor...

Pek çok ürüne ağır vergiler getiriyor...

Enflasyon yükseliyor...

İşsizlik artıyor...

Borsa ciddi değer kaybediyor... Şirketler iflas ediyor...

Üretim düşüyor...

Ücretler insanların geçimini sağlamasına yetmiyor..."

Ve sonunda olan oluyor, ülke tarihinin görmediği biçimde...

"Büyük bir ekonomik krize" sürükleniyor...

Çok benziyor, hemen hemen aynısı ama yok, değil.

Burası 1929 Amerika.

"Amerikan Başkanı Herbert Hoover’ın kötü yönetimi ‘kara perşembe’ ile sonuçlanıyor, sadece Amerika değil, bütün dünya bundan etkileniyor:

"1929 Büyük Ekonomik Bunalımı..."

Kara pazartesi

"Pazartesinin gelişi cuma gece yarısında belli" oluyor.

Pazartesi... Dün...

"Ekonomi tarihimize ‘kara pazartesi’ olarak geçecek bir gün, 22 Mart 2021..."

Türk Lirası dolar karşısında yüzde 10 değer kaybına uğruyor, borsa iki kez durduruluyor.

Çok büyük olasılıkla, faizi yeniden yükselttiği için Tayyip Erdoğan Merkez Bankası Başkanı Naci Ağbal’a kızıyor ve hep yaptığı gibi, kimseye danışmadan, sonuçlarını tahmin edemeden, cuma gece yarısı onu görevden alıyor.

Cumartesi ve pazar günü ekonomi bilimine dayalı yazılanlara, gerçekleri dile getiren TV’lerdeki yorumlara bakın, bu kararla birlikte "doların uçuşa geçeceği, TL’nin aşırı değer kaybına uğrayacağı" doğru olarak tahmin ediliyor. Görünen köy meselesi...

Neden?..

Çünkü, Merkez Bankası Başkanlığına atanan kişi, ‘Erdoğan’ın ekonomi teorisinde, biliminde yeri olmayan bir takıntının aynısını’ bir gün önce yayınlanan bir yazısında tekrarlıyor:

"Faizler düşmeli... Yüksek faiz enflasyona yol açıyor..."

Piyasalar Merkez Bankası Başkanı'nın görevden alınmasına ve bu söze çok fena tepki veriyor, bu yanlış bir teori filan değil, bu bir "dini inanç", hepimize, toptan ağır bir fatura kesiyor:

Ve dün "kara pazartesiyi" yaşıyoruz.

Deneme  - yanılma

İnsan iki türlü öğreniyor.

Bir, başından beri bilime ve akla dayanarak...

İki, deneme - yanılma yoluyla....

Bizde ikisi de, yok!.. Onun için sürekli tosluyoruz.

Bilim yok, anladık!..

Ya deneme - yanılma?.. Ne yazık ki, o da yok!..

"Toslama, denenmiş ve kötü sonuç vermiş olmasına rağmen, inatla aynı görüşte ısrar etmekten ileri geliyor. Mesele sadece doların yükselmesi, TL’nin değer kaybı, borsanın düşüşü, altının yükselmesi değil..."

Devamı gelecek

Bundan sonra yanılmanın faturası önümüzdeki günlerde, artarak, daha yaygın hale gelebilir.

Yatırımları ve üretimi olumsuz etkileyebilir.

"Çünkü, öyle bir ekonomi iklimine" doğru gidiş var.  

Dün borsanın düşüşü, iki kez kapatılması çok önemli. Böylelikle, bir ara formül olarak, firmaların daha fazla zarar etmelerinin önüne geçilmek isteniyor.

"Amerika’da 1929 krizine, ‘kara perşembeye’, ne yazık ki, çok benzeyen göstergeler."

Dünyanın önemli haber ajansları Türkiye’deki durumla ilgili hiç de açıcı olmayan haberler ve değerlendirmeler geçiyor.

"Tek adam" çıkıyor, faizin yükseltilmesine tek başına kızıyor, önünü arkasını düşünmeden, hesap edemeden, bir gece yarısı tek başına piyasalara nispeten güven vermiş Merkez Bankası Başkanını görevden alıyor.

Bu ekonomik krize "salgındaki başarısız mücadeleyi" de, ekleyin!.. Salgında vak’a sayısı hızla artıyor, aşıyla ilgili yapılan açıklamalar yerini bulmuyor, aşı yetmiyor ve yenisi gelmiyor.

"Kara pazartesiyi" yandaş gazetelerin internet siteleri dün "yandaşların" açıklamalarıyla idare etmeye çalışıyor. Doğruları söyleseler, sanki dolar düşecek, TL değer kazanacak, borsa yeniden yükselişe geçecekmiş gibi!..

Oysa, halkın cebi yanıyor, cebi!..

Ha, bu arada...

Amerikan Başkanı Herbert Hoover’a krizden sonra ne oluyor?..

Ne olacak?..

"Seçimi kaybediyor!.."   

 Ve ‘kara perşembe’  ile anılıyor.

* * *

 

Başımıza bir de "baş imam" çıktı

Adam İslam Hukuku profesörü... Olabilir, bunda bir şey yok.

"Ayasofya Baş İmamı..." Olabilir, bunda bir şey yok.

Adı: Mehmet Boynukalın.

Mesleği, şu andaki görevi olabilir de...

Olmayan bir şey var.

Adamın işiyle, gücüyle, kendi alanına giren konularla ilgilenmesi gerekirken...

Bilir, bilmez her şeye maydanoz... Saçma sapan, akla, bilime aykırı, her olayı din penceresinden yorumlayan biri... Din adamlığından çok, propaganda ve iktidara övgü düzme peşinde. Ona AKP’li milletvekilleri bile tepkili.

8 Mart Dünya Kadınlar Günü mü?.. Baş imam bu fırsatı kaçırmıyor:

"Sürekli kadın cinayetleri kadını erkeğe düşman etmeye çalışan medya propagandasıdır. Kadın veya erkek diye, ayrım yapmadan, masum bir insanı öldürenin cezası kısas, yani ölüm olmalıdır".

Kısas... Orta Çağ’dan kalma, "kısasa kısas!.."

İstanbul Sözleşmesi'ni Erdoğan’ın feshetmesi mi?.. Bu fırsat kaçmaz:

"Hamdolsun, Allah razı olsun!.."

Ve dün saçmalıklar zincirine yeni bir halka daha ekliyor, malum "dış güçler" senaryosu ve faiz:

"Terörle, ekonomik savaşla üzerimize geliniyor, faizin azaltılması hem İslam’ın, hem aklın gereğidir."

Merkez Bankası Başkanı'nı "dış güçler" mi görevden aldı?.. Ne diyor bu adam?..

Faizin, emirle düşürülmesi ne zamandan beri "aklın gereği?.."

"İslam’ın gereği..." Türkiye İslam Cumhuriyeti mi?..

Bu kişi "laiklik ilkesi Anayasadan çıkartılmalıdır" diye bir başka fetva veriyor, hakkında soruşturma açılıyor.

Ama, hala o görevde!..

Bir gece yarısı bir kararnameyle görevine son verilir mi?.

Sürpriz olur, hem de büyük sürpriz, çünkü onun vasıtasıyla "bizden olanlara" mesaj gidiyor!..

Yazarın Diğer Yazıları

Cumhuriyetçisi olmayan Cumhuriyet

AKP'nin imam hatiplerle, vakıf ve derneklerle, kendine bağlı sermaye ile oluşturduğu taban karşısında duranların ortak söylemi var. Hangi siyasi kanatta olurlarsa olsunlar... Ortak söylem Cumhuriyet!..

Piyasa Erdoğan'a, Erdoğan Murat Kurum'a güvenmiyor

Erdoğan ve bakanların İstanbul'da her oy avcılığı Kurum'u biraz daha değersiz kılıyor

Promosyon aldatmacası, İstanbul kâbusu

Başta Erdoğan, hükümetin tekmil bakanları İstanbul’da, hepsi birden Ekrem İmamoğlu’na karşı oy devşirme yarışında. 1946’dan bu yana hiçbir genel ve belediye seçiminde görülmeyen manzaralar!..