02 Eylül 2023

Pamukova senaryosu: Çorlu, Amasra ona benzemesin!..

Son yirmi yılın facialarında yaşananlar birbirinin kopyası gibi. Dünya bu durumun farkında. Hukuk ve adaletle ilgili uluslararası endeksler yayınlanıyor...

Gerçekleşmeyen adaletin yerini hiç bir şey doldurmuyor, hiç bir şey almıyor.

Geriye sadece isyan kalıyor.

Dün Çorlu’da olduğu gibi.

Çorlu’da beş yıldır olduğu gibi.

8 Temmuz 2018’de Çorlu’da adına “tren kazası” denilen bir facia yaşanıyor. 7’si çocuk 25 kişi hayatını kaybediyor, 300 kişi yaralanıyor.

Onca faciaya rağmen, dava on üç sanıkla devam ediyor.

Temmuz 2018... Eylül 2023..

Dün sonuçlanmıyor, duruşma dün bir kez daha, on altıncı kez erteleniyor, Kasım ayına.

 Kritik ret 

 Son yirmi yılda hangi faciada olursa olsun, “sorumlu” konumunda bulunanlar nasıl bir tesadüf ise, nasıl bir yargılanma süreci ise...

Tepede, mevki makam sahibi hiç  bir yetkili yargı karşısına çıkmıyor. 

Dün de Çorlu’da...

Mahkeme en kritik istemle ilgili ret kararı veriyor!..

2018 - 2023... Beş yıl geçiyor ancak, mahkeme bir türlü karar vermiyor.

Dün çarpıcı bir gelişme daha yaşanıyor.

Üst düzey yetkililer hakkında suç duyurusu bulunulması istemini mahkeme geri çeviriyor, kabul etmiyor.

Beş yıldır yerine gelmeyen adalet karşısında, kazada hayatlarını kaybedenlerin yakınları nasıl isyan etmesin?..

Siz kendinizi o insanların yerine koyun, karar beş yıldır erteleniyor da, erteleniyor.

 Amasra'da aynı senaryo

14 ekim 2022...

Amasra maden ocağında patlama. 

Maden ocağını Türkiye Taş Kömürü işletmeleri çalıştırıyor, bir kamu kurumu.

Patlamada 43 madenci hayatını kaybediyor.

Yedisi tutuklu, 23 sanıklı ilk duruşma altı ay sonra başlıyor, 25 Nisan 2023’te.

Bugüne kadar üç duruşma yapılıyor, dördüncü duruşma 16 Ekim’de.

Çorlu’daki senaryo Amasra’da yaşanıyor.

Hakkında soruşturma açılan ya da görevden alınan ne bir Bakan var, ne üst düzey bir yetkili.

Pamukova 15 yıl sürdü

 Bu örneklerden en çok akılda kalanlardan biri 22 Temmuz 2004 tarihinde yaşanıyor.

Pamukova hızlı tren faciasında 41 kişi hayatını kaybediyor.

Sorumlu aranıyor.

Buluna buluna iki makinist bulunuyor!.. İki gariban!..

Üst düzeyde makam sahibi, yetki sahibi bir sorumlu aranırken...

Hepimizin gözleri önünde skandallar zinciri yaşanıyor.

Zincirin ilk halkasında...

Dönemin Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım TCDD Genel Müdürü Süleyman Karaman hakkında soruşturma izni vermiyor, soruşturulmasını engelliyor.

İkinci halkada...

Süleyman Karaman Erzincan AKP milletvekilliğine terfi ediyor!.. Hala ve yeniden milletvekili.

Üçüncü halkada...

Mahkeme tam 15 yıl, yanlış okumadınız on beş yıl sürüyor.

Dördüncü halkada...

Zaman aşımına uğradığı gerekçesiyle, 25 Aralık 2019’da Yargıtay iki makinist, yani iki sanık hakkında davanın düşmesine karar veriyor.

Ama, ondan çok önce, yıllar önce...

Makinistlerden biri üç, diğeri beş ay tutuklu kalıyor, sonra ikisi de serbest.

Geriye kaybolan 41 hayat ve onların eşleri, çocukları, anaları, babaları kalıyor.

Gözleri yaşlı.

Aynısı yaşanıyor 

Son yirmi yılın facialarında yaşananlar birbirinin kopyası gibi.

-Dava yıllarca sürüyor.

-Üst düzey yetkililerin soruşturulmasına izin verilmiyor.

-Onlar hakkında suç duyuruları geri çevriliyor.

-Bir kaç sorumlu bulunuyor, onlar da bir süre sonra serbest kalıyor.

-Ve adalet rafa kalkıyor.

 126 ülke arasında 

Dünya bu durumun farkında. Hukuk ve adaletle ilgili uluslararası endeksler yayınlanıyor.

Yayınlanıyor derken, büyük emek ürünü.

Hukuk endeksleri 140 ülkede, 154 bin haneden elde edilen sonuçların 3.600 hukukçu tarafından değerlendirilmesi sonrasında yayınlanıyor. Onlardan iki örnek gerçeği gösteriyor:

-Hukukun üstünlüğü endeksinde Türkiye 125 ülke arasında 109. sırada, yani en gerilerde.

-Adalete erişim endeksinde ise, yine 125 ülke arasında 96. sırada.

Türkçesi, Türkiye’de insanlar adalete erişemiyor.

Pamukova’nın sonucu belli.

Ceza yok.

Gözyaşı var.

Çorlu ve Amasra?..

Gözler yaşlı, insanlar bir an önce erişmek istiyor:

ADALETE!..

Yalçın Doğan kimdir?

Yalçın Doğan, 1965 yılında Alman Lisesi'ni, 1969'da İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesini bitirdi.

Gazeteciliğe 1973 yılında Cumhuriyet'te ekonomi muhabiri olarak başladı. 1981 yılında Cumhuriyet Ankara Temsilciliğine atandı.

1989'da köşe yazarı olarak geçtiği Milliyet'te önce Yayın Koordinatörü, 1999'da Genel Yayın Yönetmeni görevlerini üstlendi. 2003'te Hürriyet Gazetesi'nde sürdürdüğü köşe yazarlığı 2015 yılında sona erdi. O tarihten bu yana T24'te köşe yazarlığına devam ediyor.

Türk Dil Kurumu, Sedat Simavi, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'in çeşitli ödülleri yanında, 2014'te yılın en iyi köşe yazarı, Halk TV'nin 'Kırılmayan Kalemler' ödülünü kazanan gazeteciler arasında yer aldı.

Her biri özgün araştırma içeren IMF Kıskacında Türkiye, Dar Sokakta Siyaset, Fenerbahçe Cumhuriyeti, Savrulanlar kitapları ile anılarını derlediği Sussam Susulmaz Yazmasam Olmaz kitaplarını yazdı. Ayrıca, Komünist Enternasyonelde Faşizmin Tahlili başlığı ile yayımlanan Almanca'dan yaptığı bir çevirisi bulunmaktadır. Almanca ve İngilizce bilir.

Yazarın Diğer Yazıları

PKK, Lozan’ı bilmiyor, çarpıcı örnek “dil”

Yasalar Kürtçeye saygılı ancak, pek çok konuda olduğu gibi, uygulama keyfi ve saçma. Kusur Lozan’da değil. PKK ise Lozan’ı eleştirmekle meşgul. Çünkü, pek çok kişi ve kurum gibi, Lozan’ı bilmiyor 

PKK fesih bildirisindeki o cümle: Özerklik vurgusu

Tarihsel analize göre, PKK bildirisindeki cümlenin anlamı çok net. Lozan ve 1924 Anayasası’na karşı çıkmak bir önceki döneme duyulan özlemi vurguluyor: Özerklik!.. Hatta, Sevr’e göre, bağımsız Kürdistan!..

HSK’da son perde: Yargı işte böyle ele geçiriliyor

Yargı bağımsızlığı olmadan demokratikleşme olmaz! Siyasal kararlarla beraber, iktidarın yargıdan elini çekmesi, HSK’nın bağımsız kılınması, atılacak her demokratikleşme adımının olmazsa olmaz koşulu

"
"