04 Temmuz 2020

Merdan ve Ayşenur, çok iyi niyetlisiniz

Sevgili Ayşenur, Sevgili Merdan, ne kadar da iyi niyetlisiniz, hâlâ nasıl da, "uygar bir topluma, ödün vermeyen mesleki dayanışmaya" umut bağlıyorsunuz!..

"Anayasa ile teminat altına alınan basın, ifade ve düşünce özgürlüğü bugün ağır bir tehdit altındadır.

Türkiye'nin içinden geçtiği ve yönünü aradığı bu tarihsel dönemeçte, RTÜK bir sansür ve baskı aygıtı olarak kullanılmaktadır.

Son olarak, TELE 1 ve Halk TV'ye verilen beş günlük ekran karartma cezaları, son 25 yılın en ağır yaptırımıdır. Dolayısıyla, söz konusu cezalara karşı çıkmak, gerçekte her eğilimden yurttaşın anayasal hak ve özgürlüklerini savunmak anlamına gelecektir.

Bu nedenle, TELE 1 ve Halk TV ekranlarının karartılacağı 5 gün boyunca, saat 21'de RTÜK'ün ekran karartma cezalarını doğru bulmayan bütün televizyon kanallarını 1 dakika süreyle ekran karartmaya çağırıyoruz.

Bu süre içinde TELE 1 ve Halk TV'ye uygulanan sansüre karşı çıkan aydınların, gazetecilerin, akademisyenlerin, siyasetçilerin de davet edilecekleri hiç bir TV programına katılmamalarını öneriyoruz.

Düşünce ve ifade özgürlüğünden yana bütün meslektaşlarımızın bu çağrıya uyacağına inanıyor, basın ve ifade özgürlüğü için bütün toplumu dayanışmaya çağırıyoruz."

Bu metnin altındaki imza RTÜK'ün beş gün ekran karartma cezası verdiği TELE 1 kanalının Genel Yayın Yönetmeni Merdan Yanardağ'a ait. Onun çağrısı.

Başka bir çağrı daha var. Halk TV'de ve daha önce başka kanallarda büyük başarıyla yıllardır sürdürdüğü "Medya Mahallesi" programının yapımcısı ve sunucusu Ayşenur Aslan'a ait.

Ayşenur da bir tweet atıyor, bazı gazetecilerin isimlerini sayıyor, onları karartılan ekranlara yönelik eleştiriye çağırıyor!..

Sevgili Ayşenur, Sevgili Merdan, ne kadar da iyi niyetlisiniz, hâlâ nasıl da, "uygar bir topluma, ödün vermeyen mesleki dayanışmaya" umut bağlıyorsunuz!..

Gerçi, ikinizin de çağrısı olması gereken bir girişim.

Ama...

ONLAR LİGDEN DÜŞTÜLER

Onlar ligden düştüler 

Ne kadar iyi niyetlisiniz!..

Dayanışmaya çağırdığınız kanalların pek çoğu "sizin kanalınıza verilen karartma cezasının haberini bile yapmaktan" korktu!.. Veremediler o haberi!..

Korktular ya da korku ile birlikte "yandaşlığa bağımlılığın" çoktan tavan yaptığı son birkaç yılda, sıkı mı, mümkün mü, yalakalığın alfabesine, emir - komuta zincirine uygun mu ki, öyle bir haberi verebilsinler!.. Sıkar biraz!.. Versin haberi, dünyanın kaç bucak olduğunu görsün!..

Haberi vermek bir yana, eminim, pek çoğu içinden "oh" bile çekmiş olabilir!..

Bir bölümü ise, "aman benim başıma bir şey gelmesin" ödlekliği ile köşe bucak kaçmaya devam ediyor. Etliye sütlüye dokunmayan, zaten çok uzun süredir, belki birkaç yıldır kimsenin okumadığı yazılarla onlar çoktan ligden düşmüş durumdalar. O gazetelerin "gerçek satış rakamlarına, tirajlarına" bakmak yetiyor.

Baroların mitingi

Ayşenur ve Merdan...

Bir dakika olsa bile, ekran karartmaya çağırdığız, eleştiri yazmasını istediğiniz o kanallar ve "kazteciler" baroların mitingini bile vermedi!.. AKPnin işine gelmeyen her haberde olduğu gibi!..

Toplamında, onlar:

"Basın ve ifade özgürlüğü adına, temel hak ve özgürlükler adına, hukuk devleti adına, hukukun üstünlüğü adına, demokrasi adına tek bir adım atmaktan ürken bir kitle...

Tek işlevleri var: İktidarın yaptığı her işi olumlu göstermek yarışı...

Hatta, o yarışta geri mi kalıyorum telaşı!.."

E bunun da bir karşılığı var elbette!.. "İş ve para, para, para..."

Uydu ücreti

Muhalif kanallara "gözünün üstünde kaşın var" gerekçesiyle, her fırsatta program durdurma ve para cezası yağdıran RTÜK, canlı yayında "katliam çağrısına" alet olan bir sunucu ve kanala sessiz kalabiliyor!..

Basın İlan Kurumu (BİK) sansürün öteki aracı, o da muhalif gazetelerin ilanlarını kesiyor.

Gerek TELE 1, gerekse Halk TV ekonomik açıdan güçlük içinde. O kadar ki, yanlış hatırlamıyorsam, Kasım 2017'de TELE 1 iki aylık uydu ücretini ödeyemediği için yayını üç saat süreyle kesiliyor.

Ekran karartmanın iki önemli sonucu var:

1- Beş gün süreyle yayınlayabilecekleri reklamları kaybediyorlar, zaten ne kadar reklam alıyorlar ki!..

2- Beş gün süreyle toplumun ezici çoğunluğu "doğru haberden, doğru yorumdan yoksun" kalıyor.

Lüks bir çağrı

Merdan Yanardağ'ın çağrısında ikinci bir nokta var.

Beş günlük ekran karartma süresinde, "aydınların, siyasetçilerin, akademisyenlerin, gazetecilerin" davet edilecekleri programlara çıkmamalarıyla ilgili bir çağrı...

Sevgili Merdan, ak mı, kara mı göreceğiz!..

Çağrı yaptığın insanların o kanallarda görünmek için nasıl koşacaklarına tanık olacağız!..

Hiçbir demokratik talebi olmayan, sorumsuz, toplumsal bilincini yitirmiş bir kitle var. Senin seslendiğin insanların bir bölümü orada sinmiş, pinekliyor.

Merdan ve Ayşenur, ama bakın şundan eminim:

"Yarın bir iktidar değişikliğinde, yeni gelenlere yardakçılık peşinde koşmak için birbirleriyle önce onlar yarışır!..

Yeni iktidarı herkesten daha çok kucaklamak için yapmayacakları yoktur!.."

O kadar çok örneği var ki!.. Çoğunu da, birebir tanıyorum... Ne yazık ki!..

Yıllardır kul köle olduğu eski patronu gazeteleri satıp, binayı terk ederken, yeni patronu ile aynı fotoğraf karesinde yer alma yarışına girenlerdir bunlar!..

Demokrasi... Basın özgürlüğü... Dayanışma...

Merdan, "çok lüks bir çağrı" yapıyorsun!.. Ayşenur sen de öyle!..

Yazarın Diğer Yazıları

İbretialem için: Yunusemre Belediyesi'ne seyahat

Görgüsüzlük, doyumsuzluk, aç gözlülük, görmemişlik

"Milletin Meclisi" akla şimdi geldi!..

Yeni bir Anayasa için sıkışınca, gelsin Millet Meclisi

Steinmeier’in sıra dışı ziyareti: Döner ve ötesi

Gezi “resmi gezi” ancak, Tayyip Erdoğan’la görüşmesi gezinin son gününde