“IMF Eylül ayında Türkiye’ye geliyor.”
IMF mi?..
Türkiye’ye mi geliyor?..
Bu haber üzerine Hazine ve Maliye Bakanlığı Anadolu Ajansı aracılığıyla açıklama yapıyor:
“Söz konusu iddialar doğru değildir.”
Açıklamadaki bu cümle IMF heyetinin Türkiye’ye geleceğini yalanlayan bölümü.
Anadolu Ajansı “ancak” diye devam ediyor:
“Ancak, yetkililer IMF heyetinin Türkiye’ye teknik ve rutin bir ziyaret gerçekleştirebileceğini ifade etti. IMF’ye yönelik resmi bir davetin bulunmadığı belirtildi.
Bakanlık yetkilileri, yeni ekibi ve Türkiye’nin son dönemdeki ekonomi politikalarını daha yakından öğrenmek isteyebilecekleri için IMF’nin teknik ve rutin bir ziyarette bulunabileceğini kaydetti.”
Bu da, bin dereden su getirerek, açıklamanın IMF’nin geleceğini doğrulayan bölümü.
Gelecek mi, gelmeyecek mi, eylülde göreceğiz.
İlk haber Amerikalı’dan
Aslında Türkiye’nin IMF ile görüşeceğini ilk haber veren Amerikalı gazeteci Seymour Hersh.
Temmuz ayında NATO Zirvesinde Erdoğan-Biden görüşmesinden sonra yazdığı yazıda Hersh:
“Bana farklı bir hikaye anlatıldı.
Biden, IMF’nin Türkiye’ye çok ihtiyaç duyduğu 11 - 13 milyar dolarlık kredi açacağına ilişkin söz verdi. Türkiye çok ciddi bir mali kriz içinde.”
Bu yazıya bizde hem Maliye hem de Dışişleri Bakanlığı sessiz kalıyor, ikisi de yalanlamıyor.
Madem kredi açacak, IMF’nin ülkelere nasıl kredi açtığı, kurulduğu 1944 yılından bu yana belli, aksi örnek yok:
Mali kriz içinde bulunan ülkelere kabul ettirdiği yapısal reformlar ve kemer sıkma politikasıyla.
Şu anda AKP iktidarı yapısal reform hariç, vergileri arttırarak, her ürüne zam yaparak ve de ücretleri frenleyerek, kemer sıkma politikasıyla hepimizin canına okuyor.
Eksik olan, IMF ile anlaşarak, bunların kağıda dökülmesi.
Döktüğü anda, kredi hazır.

Erdoğan ve IMF
Eğer gelirse, Erdoğan IMF’yi nasıl karşılayacak?..
Malum, çeşitli konularda “Bu can bu tende olduğu sürece” diye başlayıp, söz verdiği ne varsa...
“O can o tende iken” söylediklerinin tam tersini yapmakla ünlü.
Önce IMF’ye karşı aldığı tutumla ilgili farklı tarih ve yerlerde söylediklerini özetlersek:
“-IMF ile ilişkilerimizi tarihe havale ettik.
-Davos’ta IMF Başkanına dedim ki, adamlarınızı gönderiyorsunuz, bu adamlar geliyor. Türkiye’yi yönetemezsiniz, Türkiye’yi ben yönetirim, dedim.
-2013’te bütün ödemeleri bitirdik, IMF ile yolları ayırdık.
-Ülkemiz ekonomisini tekrar IMF komiserlerine teslim etmeyeceğiz.”
IMF’ye fena halde karşı. Şimdi soru şu:
IMF Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın açıkladığı gibi, “ekonomideki yeni ekibi tanımak ve ekonomik politikaları daha yakından öğrenmek amacıyla” gelecek olsa bile...
Erdoğan’ın “O can o tende olduğu sürece” tam tersini gördüğümüz serüvenin yeni bir örneğine tanıklık eder miyiz?..
Ne gam, ederiz!..
Ne yaşarsak yaşayalım, halkımız nasıl olsa, oy veriyor.
“Tourism is booming”
Eğer gelirse, IMF ile görüşmeleri yürütecek olan Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek. Buna Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz da katılabilir ama, asıl görev Şimşek’te.
Bir kaç gün önce Mehmet Şimşek ara sıra yaptığı gibi, İngilizce bir tweet atıyor:
“Tourism is booming. (...) The best July in history.”
Yani:
“Turizm patlıyor. (...) Tarihin en iyi Temmuz’u.”
Turizm gelirlerinin Temmuz’da çok arttığını söylüyor.
Sadece turizm mi patlayan?..
Buz gibi biliyor ki, onun diliyle:
“Everything is booming.”
Yani:
Her şey patlıyor.
Örnekler ortada
Patlayanlardan akla ilk anda gelenlerden:
-Sefalet is booming.
-Geçim derdi is booming.
-Pahalılık is booming.
-Gelir bölüşümünde adaletsizlik is booming.
-Kiralar is booming.
-Okul ücretleri is booming.
-Kamu harcamaları is booming.
-Devlette israf is booming.
-Dış borçlar is booming.
-Kur Korumalı Mevduat is booming.
Her biri başlı başına ağır sorun olan bu temel ekonomik göstergelerin sonucu olarak:
Kentlerde sosyal huzursuzluk, adalete güvensizlik, kadın cinayetleri, mafya hesaplaşmaları is booming!..
Kesilen on binlerce ağaç, kentlerde betonlaşma, iklim değişikliğini körükleyerek, ülkeye çok ağır faturalar yükleyen ve yükleyecek olan...
Kuraklık, susuzluk is booming.
Gerçek şu ki:
“Tourism is booming”, bu koşullarda züğürt tesellisinden öteye gitmiyor.
Yalçın Doğan kimdir?
Yalçın Doğan, 1965 yılında Alman Lisesi'ni, 1969'da İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesini bitirdi.
Gazeteciliğe 1973 yılında Cumhuriyet'te ekonomi muhabiri olarak başladı. 1981 yılında Cumhuriyet Ankara Temsilciliğine atandı.
1989'da köşe yazarı olarak geçtiği Milliyet'te önce Yayın Koordinatörü, 1999'da Genel Yayın Yönetmeni görevlerini üstlendi. 2003'te Hürriyet Gazetesi'nde sürdürdüğü köşe yazarlığı 2015 yılında sona erdi. O tarihten bu yana T24'te köşe yazarlığına devam ediyor.
Türk Dil Kurumu, Sedat Simavi, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'in çeşitli ödülleri yanında, 2014'te yılın en iyi köşe yazarı, Halk TV'nin 'Kırılmayan Kalemler' ödülünü kazanan gazeteciler arasında yer aldı.
Her biri özgün araştırma içeren IMF Kıskacında Türkiye, Dar Sokakta Siyaset, Fenerbahçe Cumhuriyeti, Savrulanlar kitapları ile anılarını derlediği Sussam Susulmaz Yazmasam Olmaz kitaplarını yazdı. Ayrıca, Komünist Enternasyonelde Faşizmin Tahlili başlığı ile yayımlanan Almanca'dan yaptığı bir çevirisi bulunmaktadır. Almanca ve İngilizce bilir.
|