06 Nisan 2021

"Mavi Vatan" dururken: Kopyala, kes, yapıştır

Emekli amiral Cem Gürdeniz... Şu anda amirallerin bildirisinde imzası olduğu için gözaltında!..

"Doğu Akdeniz, Mavi Vatanın Güney Cephesi".

Harika bir kitap. Sadece kitap olmakla kalmıyor, çok etkili siyasal bir rol oynuyor.

Hatta ve hatta...

"Yunanistan-Mısır-İsrail ve Amerika'nın yer aldığı doğalgaz aramalarında Doğu Akdeniz'de ortaya çıkan uluslararası gerilimde çözüm yolu gösteriyor.

Kime?..

Bugünkü iktidara, AKP-MHP ortaklığına!.."

Biraz daha ilerisi var, şaşıracaksınız ama, gerçek.

Kitapta ele alınan "Mavi Vatan" kavramı enine, boyuna anlatılıyor. Kitaptaki tanımıyla, "Mavi Vatan":

"Türkiye'nin ilan edilmiş veya edilmemiş tüm deniz yetki alanları, (iç sular, karasuları, kıta sahanlığı, Münhasır Ekonomik Bölge) ile akarsu ve göllerini kapsamına alır.

Türkiye'nin izni olmadan ne deniz dipleri, ne canlı kaynakları kullanılabilir. Mavi Vatan, bu yönüyle vatanımızın devamıdır".

Şimdi sıkı durun. Bu tanımdan hareketle:

"Başta Tayyip Erdoğan, Dışişleri Bakanlığı, Milli Savunma Bakanlığı Doğu Akdeniz geriliminde, o kitaptan elde edilen 'Mavi Vatan' kavramı ile oradaki bilgileri sık sık kullanıyor, o kavramdan hareketle uluslarası alanda Türkiye'nin haklarını savunuyor".

Cem Gürdeniz

Bunun şimdi durup dururken, günümüzle ne ilgisi var?..

Çok ilgisi var.

Hem de, can alıcı ilgisi var.

"Mavi Vatan" kitabının yazarı, o kavramı Türkiye'ye armağan eden, Türkiye'nin Doğu Akdeniz sorununda elini güçlendiren kişi kim?..

"Emekli amiral Cem Gürdeniz... Şu anda amirallerin bildirisinde imzası olduğu için gözaltında!.."

AKP ve MHP üyelerinin, iktidar organlarının, yüksek yargı organları ile bazı kişi ve kurumların hakaretler yağdırdığı, 'darbe çağrısında bulunuyorlar' diye, garip bir biçimde suçladıkları amiraller arasında yer alan Cem Gürdeniz, bir tarihte "Balyoz Davasında" hapis yatıyor, mahkum ediliyor.

Brüksel Üniversitesi'nden yüksek lisans sahibi Cem Gürdeniz denizcilikle ilgili on bir kitabın sahibi.

Çok daha önemlisi, Türkiye'nin Doğu Akdeniz politikasının rotasını çizen, iktidarda kim olursa olsun,  Türkiye Cumhuriyeti'ne olağanüstü katkı sağlayan bir denizci.

"O şimdi gözaltında!.. Darbe çağrısı yapmış!.."

Sizin siyasal düşüncelerinizi asla paylaşmadığı halde, sizin denizcilik politikasına olağanüstü katkı yapmış, sizin o çok sık kullandığınız deyimle, "bu ülkenin bekası için" canla başla çalışmış, çok değerli bir amiral. Ne darbesi, ne darbe çığırtkanlığı!..

Bu ülkede artık hukuk yok, onu biliyoruz da, vicdanlar da mı buharlaşıyor bu ülkede?..

15 Temmuz'a fiziken karşı çıktılar

Bildiride imzası bulunan o amirallerden bazıları ise...

Dün çeşitli kaynaklarda açıklanıyor ayrıca, kendilerini birebir tanıyan, olaylara tanık edenler, örneğin emekli Tümgeneral Ahmet Yavuz anlatıyor:

"15 Temmuz darbe girişiminde birileri sessizliğini korurken, amirallerin bir kısmı fiziki olarak, bir kısmı ruhan direnmekteydi".

Nasıl fiziki olarak?..

Çok basit ve yalın:

"Bir tarihte görev yaptıkları denizcilik kıtalarına fiziki olarak, bizzat gidip, oradaki subayları, amiralleri uyararak, 'SAKIN DARBEYE KARIŞMAYIN, DARBEYE KARŞI DİRENİN' çağrısında bulunan bazı amiraller...

Şimdi bildiri yayınladıkları için 'darbecilikle' suçlanıyorlar!.."

Bu ülkede artık hukuk yok, onu biliyoruz da, vicdanlar da mı buharlaşıyor bu ülkede?..

Ama, ne var?..

Ülkeyi yöneten AKP, ortağı MHP ile artık iyice çuvallamış, kendine gerçek gündemler uydurup, halkı gerçek sorunlarından uzaklaştıracağını, halkı kandıracağını sanıyor.

Kelimesi kelimesine aynı

Bildiri üzerine AKP ve MHP derhal harekete geçiyor. Saray çevresi, bazı Bakanlar "bunlar darbeci" temposuyla, imza sahibi amirallere hakaret yağdırırken, Jandarma Genel Komutanlığı ile Sahil Güvenlik Komutanlığı'nın açıklaması çok dikkat çekici:

"İkisi de, kelimesi kelimesine aynı açıklama!..

Ne tesadüf ama!.."

Bir başka ortak özellik daha var. İktidarla birlikte olan bazı bürokratların, bazı kişilerin, bazı Bakanların tepkilerinde şu son cümle yer alıyor:

"Demokrasiye, hukuka, devletimize ve milletimize yaptıkları edepsizliktir, haddinizi bilin".

Tesadüfe bakın!..

"Edepsizlik" lafı, Jandarma ve Sahil Güvenliğin açıklamasında da, yer alıyor!..

Şu izlenimi edinmek mümkün:

"Bu açıklamayı sanki birileri bir yerlerde yazıyor ve adı geçen kurumlara iletiyor ve onların açıklaması olarak, kamu oyuna yansıyor!.."

Hani, bilgisayarlarda var ya...

"Kopyala, kes, yapıştır", işte o türden bir vaziyet!..

Organizasyon müthiş

Gerçekten traji-komik, kimsenin fark etmediğini sanıyorlar.

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay ise, imza sahibi amirallerin başına ne geleceğine ilişkin kehanette bulunuyor:

"15 Temmuz'da millet olarak, unutamayacakları bir ders vermiştik. Bugün de, her platformda gerekli cevap en net biçimde verilecektir".

Bunun Türkçesi var, bir değil, iki Türkçesi var:

1-Nasıl ki, bazı kişi ve kurumlar, Yargıtay ve Danıştay dahil, amiraller aleyhinde 'cevap' veriyorsa, siz bekleyin, bundan sonra iktidara yakın bazı işveren kuruluşları, bazı sivil toplum örgütleri ve belki hatta bazı üniversiteler arka arkaya nasıl bildiri yayınlayacak!..

Demeye kalmıyor, dün öğleden sonra:

"81 ilde aralarında dernek, vakıf, federasyon, odalar, sendikalar ve üniversiteler bulunan toplam iki bin 55 kuruluş açıklama değil, suç duyurusunda bulunuyor. Bir gün içinde, müthiş organizasyon!.."

Otoriter rejimlerin "emir-komuta" zinciri içindeki tipik davranışı!..

2-Yargıtay ve Danıştay'ın, başka kuruluşların açıklamalarında yer alan 'yasalar çerçevesinde gereği takdir ve ifa edilecektir' cümlesi ile Fuat Oktay'ın 'her platformda gerekli cevap verilecektir' sözü birbiriyle örtüşüyor.

Yani, şimdiden belli, siyaset çoktan kararını veriyor, bildiride imzası olanlara ceza verilecek.

Bugünkü Türkiye'de skandallar dizisine yeni bir halka.

* * *

Bunu kaynatamazsınız: Resmi oran yüzde 16,19

2019 Ağustos'undan bu yana, yirmi aydan sonra yıllık en yüksek enflasyon:

"Yüzde 16,19.

Mart ayı enflasyonu da, yüzde 1,08".

Bu başkanı ve diğer çalışanları kısa süre dört kez değiştirilen TÜİK'in açıklaması, resmi oran. TÜİK'te başkanlar ve diğer çalışanlar neden sık sık değişiyor?..

"AKP açıklanan enflasyon oranlarını beğenmiyor, oysa halkta düşük enflasyon algısı yaratmak gerek, olduğundan düşük göstermek gerek".

Bunu gören bazı akademisyenler ile bir zamanlar devletin önemli kurumlarında önemli makamlarda oturmuş olan iktisatçılar bir grup oluşturuyor, "Enflasyonu Araştırma Grubu".

Yedi aydır faaliyette bulunan bu grubun bulduğu enflasyon oranları, TÜİK oranlarının çok üstünde.

"Mart ayı enflasyonu yüzde 3,6, yedi aylık enflasyon yüzde 27,89".

TÜİK'e göre, aya vurulursa üç katı, yıla endekslenirse, iki katı daha yüksek.

Algı malgı artık işlemiyor, insanlar o sayılara bakmak yerine, çarşıya, pazara gittiklerinde hayatın ne kadar pahalılandığını birebir yaşıyor.

Ülke baştan başa "geçinemiyoruz" çığlıklarıyla inliyor. Alınan ücretler geçinmeye yetmiyor. Üstüne bir de, korana salgını... Devamı ortada...

"Amiraller bildirisiyle" halka bu gerçekleri unutturmak, saptırmak imkansız.

Çünkü, geçim, yaşamak birebir o yapay gündemler yerine, işte bu gerçeklerde.

Bu enflasyon oranıyla Türkiye dünyada "196 ülke arasında 18. sırada".

Bizden daha yüksek enflasyona sahip olan ülkelere bakın:

"Venezuela, Zimbabwe, Sudan, Lübnan, Arjantin, Surinam, Kongo, İran, Haiti, Angola, Etopya, Zambiya, Sierra Leone, Türkmenistan, Suriye, Nijerya".

Çoğunun haritada yerini gösteremezsiniz.

Bizim başımızda iyi ki, "benim alanım ekonomi" diyen yöneticiler var!.

Yazarın Diğer Yazıları

Nostalji... Öğretici, yol gösterici ve çok keyifli

Türkiye’de ekonomiye yön veren, yine çok ağır bir kriz döneminde ülkeyi düzlüğü çıkarmayı öngören 24 Ocak 1980 kararlarının mimarlarından biri de Kaya Erdem

İbretialem için: Yunusemre Belediyesi'ne seyahat

Görgüsüzlük, doyumsuzluk, aç gözlülük, görmemişlik

"Milletin Meclisi" akla şimdi geldi!..

Yeni bir Anayasa için sıkışınca, gelsin Millet Meclisi