17 Şubat 2021

Lütfi Türkkan tam iki yıl önce, Semih...

"Semih'in kızkardeşi geçen hafta bana da geldi. Kızkardeş Malatya'ya gelen Recep Tayyip Erdoğan'a ulaştı. Karşısına çıktı: 'Kardeşimi ve kaçırılan askerleri kurtarın'. Cumhurbaşkanının cevabı şu: 'Sabredin'. Çalınan her kapı sabredin demekten başka bir şey söylemiyordu Semih'in ailesine"

Annesi kanser, ama direniyor, son bir kez daha oğlunu görmek için.

Oğlu?..

PKK'nın kaçırdığı on üç yurttaşımızdan biri, Jandarma Astsubay Semih Özbey.

Annesi direniyor...

2019 Ocak...Yeniden ve tekrar 2019 Kasım...

İyi Parti Grup Başkan Vekili Lütfi Türkkan bu iki tarihte de, Meclis kürsüsünden Semih'in dramını dile getiriyor.

Bir buçuk yıl önce ve iki yıl önce...

PKK'nın kaçırdığı on üç yurttaşımızın kaderine dikkat çekiyor.

O on üç yurttaşımızın kurtarılması için iktidarı göreve çağırıyor.

Bir buçuk yıl önce ve iki yıl önce...

Semih'ten video

17 Eylül 2015...

PKK Tunceli'de yol kesiyor, yolunu kestiği arabalardan birini yakıyor.

Arabada Semih de var.

Aile perişan...

Derken, bir süre sonra PKK'nın yayınladığı bir video...

"Semih'ten!.."

Demek hayatta!..

Annesinin direnci artıyor, oğluna kavuşmak için...

PKK yolunu kestiği arabayı yakarken, arabada bulunan, sivil kıyafetli ama, kimliğinden asker olduğunu gördüğü Semih Özbey'i kaçırıyor. Semih videoda:

"Üç yıldır PKK'nın elindeyim, 17 Eylül 2015'te kaçırıldım, bizim için mücadele edin ve bizi kurtarın!..

Baba ve kız kardeş

Malatyalı Semih'in babası Malatya eşrafından, Malatya Ticaret Borsası Başkanı.

Babası ve kızkardeşi Ankara'ya geliyor, çalmadık kapı bırakmıyor, Bakanlar, komutanlar, siyasi partilerin üst düzey temsilcileri...

Sadece Semih'in değil, PKK'nın kaçırdığı diğer on iki yurttaşımızın da kurtarılması için her yere başvuruyorlar.

Öyle ya, bir rahip Brunson'ı kurtarmak için dünyayı birbirine katan Amerika örneği ortada. Türkiye'nin de harekete geçmesi gerekmez mi?..

Lütfi Türkkan anlatıyor

Baba ile kızkardeşin başvuruları birbirini izliyor. Devamını Lütfi Türkkan'ın 2019 Ocak ayında Meclis'te yaptığı konuşmadan izleyelim:

"Semih'in kızkardeşi geçen hafta bana da geldi. Kızkardeş Malatya'ya gelen Recep Tayyip Erdoğan'a ulaştı. Karşısına çıktı:

'Kardeşimi ve kaçırılan askerleri kurtarın.'

Cumhurbaşkanının cevabı şu:

‘Sabredin'.

Çalınan her kapı sabredin demekten başka bir şey söylemiyordu Semih'in ailesine. Herkes unuttu sanki PKK'nın elinde hiçbir canmımız yokmuş gibi davrandı."

İyi Parti Grup Başkan Vekili Lütfi Türkkan'ın Meclis kürsüsünde sözlerine şöyle son veriyor:

"Bir devlet PKK'nın elinde üç senedir tuttuğu askerini alamıyorsa, bu, vatandaşın devletine olan güvenine zafiyet olur.

Bizim o on üç canımızın hiç kıymeti harbiyesi yok mu?..

Devleti çaba göstermeye davet ediyorum.

Bu devlete can vermiş bütün şehitler adına, gaziler adına duyarlı davranmaya davet ediyorum".

Gara cinayeti

Türkkan konuşmasını bitirdiğinde...

"O davetin muhatabı AKP sıralarından çıt çıkmıyor...

Milliyetçiliği kimseye bırakmayan, Kandil'i yerle bir edelim, diye sadece cafcaflı nutuklar atan, iktidar ortağı MHP sıralarından çıt çıkmıyor..."

Türkkan davet ettiği ile kalıyor.

O davetin üzerinden iki yıl geçiyor.

Gara'da Semih dahil, on üç yurttaşımız altı gün önce PKK tarafından katlediliyor.

* * *

"Değerli yalnızlık" tavan yaptı

Gara'da on üç şehit...

Amerika sorguluyor, "PKK yaptıysa" diye şerh düşüyor, o zaman "kınayacağını" bildiriyor.

Bu satırların yazıldığı dün öğleden sonra saatlerine kadar...

Avrupa Birliği?...

Tısss!..

Rusya?..

Tısss!..

Çin?..

Tısss!..

İran?..

Tısss!..

Batı'da aklınıza hangi ülke gelirse...

Komşularınızdan aklınıza hangi ülke gelirse...

Hiçbirinden ses yok, bir "geçmiş olsun" açıklaması, taziye telefonu, acıyı paylaşmak mesajı, hayır yok!..

Bu bir dram, bir "dış politika dramı!.."

Herkesle kavga edip, yalnız kaldığın ortaya çıktığında, her şeyi bilen Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın yine çok iyi bildiğini kanıtlıyor, yalnız kaldığımızı kabul ederek, teşhisi patlatıyor:

"Bu değerli yalnızlıktır!.."

Öyle değerli ki, en acı günlerimizin birinde kimse bizi arayıp, sormuyor!..

Madem "değerli", Tayyip Erdoğan hiç ses çıkarmadıkları için Batı'ya dün neden sitem ediyor?..

O atasözü var ya...

"Ne ekersen onu biçersin!.."

Bir de bakmışsın ki, yanında yörende kimse yok, o zaman gelsin hiç bir işe yaramayan, kendi kendine nutuklar!..

Yazarın Diğer Yazıları

İbretialem için: Yunusemre Belediyesi'ne seyahat

Görgüsüzlük, doyumsuzluk, aç gözlülük, görmemişlik

"Milletin Meclisi" akla şimdi geldi!..

Yeni bir Anayasa için sıkışınca, gelsin Millet Meclisi

Steinmeier’in sıra dışı ziyareti: Döner ve ötesi

Gezi “resmi gezi” ancak, Tayyip Erdoğan’la görüşmesi gezinin son gününde