30 Mart 2019

Böyle bir seçim hayal etmemiştim...

Bu kadar asılıyor, bu kadar yüksek bir tempoda götürüyor, bu kadar tehdit ediyor, ama yine de “seçimler hele de İstanbul ve Ankara’da bıçak sırtında”

24 Haziran’ın ve son on yıldaki geçmiş seçimlerin tekrarı, TV’lerde ve medyada...

24 Haziran 2018 seçimlerinde tüm TV kanallarından Tayyip Erdoğan 53.5 saat, ayrıca AKP 83.2 saat, buna karşılık, CHP 17 saat yararlanabiliyor. HDP ise, sadece 33 dakika yayında.

Diğer kanallardan ayrı olarak, tek başına TRT’de AKP 37 saat 40 dakika, CHP 3 saat 40 dakika, İYİ Parti 9.5 dakika yayında kalıyor. HDP TRT’de hiç yok.

AKP 37 saat, CHP 3 saat, tam on iki kat fazla.

Ne demokratik yarış ama!..

Bu kez de öyle. 

1946’dan bu yana

Bu seçimlerde de, TV’lerde rekor yine Tayyip Erdoğan’a ait, hem de açık ara.

Sadece mitinglerin canlı yayınlanmasının, o konuşurken TV’lerin yayın akışına ara vermesinin, TV’lerde özel röportajlar serisinin haddi hesabı yok.

Buna bir de, haber bültenlerini eklemek gerek. Erdoğan bir TV’de konuşuyor ya da miting canlı yayınlanıyor, ondan sonra orada söyledikleri sabahtan gece yarısına kadar ve hatta ertesi günkü mitinge kadar saat başı bütün haberlerde sürekli yayınlanıyor.

Buna bir de, gazetelerin arka sayfalarında günlerdir tam sayfa yayınlanan AKP ilanlarını eklemek gerek.

AKP’nin televizyon kanalları ve gazetelerin yaklaşık yüzde doksanını denetlediği düşünülürse...

AKP’nin propaganda bombardımanı bizim çok partili siyasi hayata geçtiğimiz 1946 yılından bu yana ulaşılamamış bir faaliyet.

Her şey o kadar açık ki, işte geçen hafta Erdoğan’ın yine bir TV kanalında söylediği söz:

“TV’lere talimat verdim!..”

Basın özgürlüğü açısından tarihe geçecek bir söz!..

Gıda fiyatları artışı

AKP’nin propaganda bombardımanı 1946’dan bu yana bu yoğunlukta hiç bir partiye nasip olmuyor ama, buna karşılık...

Yine 1946’dan ya da İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana, gıda fiyatlarının bir yıllık artış oranı yüzde 50’yi aşması da, yine bir başka iktidara nasip olmuyor!...

Zaten propaganda bombardımanın arkasında yatan gerçek bu.

Saatlerce meydanlarda ve TV’lerde konuşuyor ama, ekonomiden hiç haber yok.

Onun yerine konuşan Damat Bey’in söylediklerinin ekonomi bilimi ile uzak yakın ilgisi yok. Sadece boş övünme. Tam komedi.

Tehdit ve korkutma

Bunca propaganda bombardımanı yetmiyor, artık bir değişimin yaklaştığının öyle farkında ki...

Tehdit ve korkutmaya başvuruyor, son çare olarak.

Muhalefet kazanırsa, seçilen belediye başkanını görevden almak, o belediyeye para vermemek gibi korkutmalar...

Ya da parti başkanlarını hapse atmakla tehdit etmek... Dava açmak...

TV’lerde her gün, bir iki kanal hariç, hemen hepsine çıkıyor ama, karşısında “çanak soru sormayacak” tek bir muhalif gazeteci yok. Sadece “yandaşların karşısına” çıkıyor. Bu da, propagandanın bir başka uzantısı.

Bunlara rağmen

Bu kadar asılıyor, bu kadar yüksek bir tempoda götürüyor, bu kadar tehdit ediyor, ama yine de “seçimler hele de İstanbul ve Ankara’da bıçak sırtında”.

Bu propaganda bombardımanını boşa çıkarmak için yarın mutlaka sandık başına gidiyoruz, mutlaka ve mutlaka.

Arkasından gelen ikinci vazgeçilmez koşul şu:

Muhalefet sandıklara sonuna kadar mutlaka ve mutlaka sahip çıkmak zorunda.

Yurttaş ve gazeteci olarak, bu seçimler benim için kim bilir kaçıncı seçim.

Ancak, şu bir gerçek..

Hiç bir zaman böyle bir seçim hayal etmemiştim... Bu koşullarda, bu atmosferde, bu tehdit altında...

Ama, umarım sonuçlar hayal ettiğim gibi olur...

Yazarın Diğer Yazıları

Nostalji... Öğretici, yol gösterici ve çok keyifli

Türkiye’de ekonomiye yön veren, yine çok ağır bir kriz döneminde ülkeyi düzlüğü çıkarmayı öngören 24 Ocak 1980 kararlarının mimarlarından biri de Kaya Erdem

İbretialem için: Yunusemre Belediyesi'ne seyahat

Görgüsüzlük, doyumsuzluk, aç gözlülük, görmemişlik

"Milletin Meclisi" akla şimdi geldi!..

Yeni bir Anayasa için sıkışınca, gelsin Millet Meclisi