16 Şubat 2021

Amerika ve "Gara" seri cinayeti

Biden Tayyip Erdoğan'a randevu vermiyor. Vermediği gibi, telefonlarını da karşılıksız bırakıyor. Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın bu yönde çok çaba harcıyor ancak, şu ana kadar sonuç alabilmiş değil. Bu gerilim, her sorunu olduğu gibi, "terör ve PKK" gibi, bizim için hayati sorunu da, askıda tutuyor

"Olaydan PKK'nın sorumlu olduğuna dair haberler doğrulanırsa, bu eylemi mümkün olan en güçlü şekilde kınamaktayız."

Bu "kınama" cümlesi Amerikan Dışişleri Bakanlığı sözcüsüne ait!..

"PKK'nın sorumlu olduğuna dair haberler doğrulanırsa" ne demek?..

PKK değil de, başka birileri mi yaptı, demek istiyor Amerika?..

Kuzey Irak'ta Gara'da on üç yurttaşımızın katledilmesi Türkiye'yi yasa boğarken, dünyada da, çeşitli tepkilere yol açıyor.

Bu tepkiler arasında en dikkat çeken açıklama Amerika'ya ait.

Elindeki teknoloji olanaklarıyla, herhangi bir bölgedeki istediği en küçük bir canlıyı, nesneyi, o canlı ya da nesnenin özelliklerini tespit edebilen Amerika, "Gara'daki" vahşi seri cinayeti kimin işlediğini nasıl oluyor da, hâlâ bilemiyor?.. Ya da, bilmek mi istemiyor?..

Canlarına kıyılanlar bir süredir PKK'nın elinde değil mi?..

Amerika - PKK ile enseye tokat

On üç yurttaşımızın katledildiği mağara, bildiğimiz bir mağara değil. Verilen bilgiye göre, dokuz odalı, yedi demir kapılı, üç girişi olan bir mağara.

Belli ki, o mağarada bir mühendislik var, bir inşaat var, bir plan var, gelişi güzel yapılmış bir mağara değil.

"O mağarayı PKK'nın inşa etmesi biraz güç."

Bu durumda akla gelen soru şu:

"O mağarayı kim, hangi amaçla inşa etti?"

Malum, Amerika bu konuda sabıkalı. PKK'lılarla Amerikan subaylarının neredeyse "enseye tokat" türünde samimiyetleri, o samimiyeti belgeleyen fotoğrafları arşivlerde ve pek eskiye de gitmiyor.

Eskiye giden örnek, "Çekiç Güç - PKK ilişkisi".

90'lı yıllarda Amerika'nın "Çekiç Güç" adını verdiği, Güneydoğu'da konuşlanan askeri gücünün PKK'ya nasıl yardım ettiğine, havadan nasıl malzeme attığına ilişkin video kayıtlarını unutmak mümkün değil.

Son yıllarda Kuzey Irak'a TIR'larla getirilen tanklar, silahlar, cephaneler yine Amerikan'ın markasını taşıyor.

Görüşmek kolay değil

Bunlar öyle bir siyasal aşamada yaşanıyor ki...

"Joe Biden'ın Başkan seçilmesiyle birlikte, Türkiye'nin Amerika ile görüşmesi eskisi gibi artık kolay değil."

Biden Tayyip Erdoğan'a randevu vermiyor. Vermediği gibi, telefonlarını da karşılıksız bırakıyor. Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın bu yönde çok çaba harcıyor ancak, şu ana kadar sonuç alabilmiş değil.

Bu gerilim, her sorunu olduğu gibi, "terör ve PKK" gibi, bizim için hayati sorunu da, askıda tutuyor.

Amerika'nın garip açıklaması karşısında, dün Ankara diplomatik bir girişimle ABD Büyükelçisini Dışişleri'ne çağırıyor.

Bu "çağırmanın" diplomaside karşılığı "yazılı nota vermek yerine, sözlü protesto!.."

Washington PKK'yı yine koruyor!..

Bunun protestosu!..

Protesto tamam da, Amerika o cümleye açıklık getirmek zorunda.

İki "gazeteci" ve suçlamalar 

Öte yandan...

Gara'daki vahşi seri cinayet sonrasında ve benzer cinayetler sonrasında çoğunlukla karşılaştığımız tipik suçlamalardan birini daha yaşıyoruz.

Her zamanki gibi, suçlamalar arka arkaya ve her taraftan.

Bunlar arasında gözüme çarpan iki yazı var.

İki "gazeteci!.." Tesadüfe bakın ki...

"İkisi de, aynı yerden emir almış gibi, benzer ifadelerle Kemal Kılıçdaroğlu'nu, Ekrem İmamoğlu'nu ve Canan Kaftancıoğlu'nu suçluyor."

Gara katliamına tepkilerini gösterirken, "PKK adını anmadan, terör örgütü" demişler!..

O iki "gazeteci!.." Şu anda aynı yandaş gazetede yazıyor.

Biri malum, doğuştan AKP'li ve AKP'nin sesi... Gazeteciliği ile AKP militanlığı birbirine karışmış durumda. Birebir tanımıyorum, herhangi bir ortamda bir arada bulunduğumuzu hatırlamıyorum.

Nerden nereye

Ya ikincisi?..

O tam bir "savrulma" çemberinde.

"Ben Milliyet'in Genel Yayın Yönetmeni iken, orada çalışan, iyi tanıdığım ya da bugün tanıdığımı sandığım, şimdi diğeriyle aynı gazetede...

Bir ara hapse girip çıkan...

Ve çıktıktan sonra...

Artık tanıyamadığım, sadece benim değil, eski arkadaşlarının hiçbirinin tanıyamadığı, ne olduysa, sonradan hidayete ermiş biri!.."

Eski ve değerli çevresini elbette çoktan kaybetmiş... Her fırsatta muhalefete çatıyor, sıkı AKP muhibbi!..

Doğuştan AKP'li olanı geçiniz!..

Ya artık tanıyamadığımız?..

Tek sözcükle:

"Yazık!.."

Ve bir cümle:

"Neredeeen nereye, acaba ne uğruna, nasıl?.."

Yazarın Diğer Yazıları

İbretialem için: Yunusemre Belediyesi'ne seyahat

Görgüsüzlük, doyumsuzluk, aç gözlülük, görmemişlik

"Milletin Meclisi" akla şimdi geldi!..

Yeni bir Anayasa için sıkışınca, gelsin Millet Meclisi

Steinmeier’in sıra dışı ziyareti: Döner ve ötesi

Gezi “resmi gezi” ancak, Tayyip Erdoğan’la görüşmesi gezinin son gününde