01 Eylül 2020

AKP'nin 30 Ağustos macerası

Ankara'da ışık gösterisi, yandaş kanallarda Atatürk ve silah arkadaşlarına alkışlar, Gazi Koşusunda düşük profil!.. Böylelikle 30 Ağustos iktidarın yalpalamasıyla sona eriyor

Ay yıldızlı motifin üstünde "Mustafa Kemal'in Kocatepe'deki" o ünlü silüeti...

"Bir milletin zaferi..."

"Zafer Bayramı..."

"30 Ağustos" gibi başlıklar eşliğinde.

Yaklaşık üç yüz insansız hava aracı (İHA) ile ışık gösterileri...

Muhafız Alayı Bando Komutanlığı ile Milli Savunma Bakanlığı Armoni Mızıkası Komutanlığı tarafından verilen konserler, milli marşlar...

On iki dakika süren ışıklı, renkli ulusal simgeler...

Sık sık Atatürk portreleri...

Nerede bu gösteri?..

"Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde!..."

Nasıl oluyor bu?..

"İki ayyaş" derken, Lozan'ı küçümserken, "Ege Adalarını verdiler, İsmet Paşa almadı" diye tarihi saptırırken, hemen her ulusal bayramda mutlaka bir "bahane" ile bayram kutlamalarını askıya alır ya da kısıtlarken...

Hatta, önceki gün virüsü bahane ederek, 30 Ağustos kutlamalarına kısıtlama getirirken...

Nasıl oluyor da, "Kocatepe'de Atatürk silüeti", 30 Ağustos sevincini vurgulayan ışık gösterileri?..

Altun'un 30 Ağustos'u

Uzağa gitmeye gerek yok, en yakınındaki, resmi adı "İletişim Başkanı", gerçekte "Propaganda Başkanlığını" fiilen yürüten Fahrettin Altun'un 30 Ağustos mesajı...

Önce, ne alaka ile yayınlıyor o mesajı?.. Görevi filan değil!..

Sonra da, mesajın içeriği...

Hazret 30 Ağustos'u kutluyor, "Atatürk'ten" hiç söz etmeden...

Ama, Külliye'de "Atatürk'lü" bir kutlama, bir kutlama!..

TRT ve yandaş kanallar

Hele de, TRT!..

30 Ağustos özel programı mı istersiniz...

Programlarında "Atatürk güzellemeleri" mi dersiniz...

Nazım'dan şiirler... O ünlü "Kuvayi Milliye Destanı'ndan" bölümler mi?..

"Atatürk'ten ve silah arkadaşlarından" övgüyle, kıvançla söz eden konuşmacılar mı?..

Külliye'deki ışık gösterisinin canlı yayını mı?.. TRT'de ve bütün yandaş kanallarda...

Ayrıca, "yandaş kanallar..."

Onların da, TRT'den geri kalır yanı yok.

Hepsi birden "zafer şarkılarıyla" inliyor...

Programlara çıkan kadın ve erkek konuşmacılar, tarihçiler, her zaman Atatürk'e ve Cumhuriyet'e mesafeli duran, Atatürk ve Cumhuriyet'le hesaplaşmayı kendi ideolojileri haline getiren "malum zevatın" ağzından bu kez sanki bal damlıyor!..

Senden benden daha çok "Atatürkçü...!"

O kadar belli ki, bir el tepeden dokunuyor ve hepsi, tek bir elden, aynı ağızla "Cumhuriyetçi" kesiliyor!..

İzlerken, insanın "bunların başına taş mı düştü" diyesi geliyor.

"Müjdeler" tutmayınca

Malum, "bunlarda her yol algıdan geçiyor".

İçerde ekonomik kriz paralelinde, virüsle mücadelede başarısızlık...

Dışarda Ege ve Doğu Akdeniz'de tek başına kalmışlık...

Olağanüstü güç günler...

Gerçeği saptırmak, gözlerden kaçırmak için algı operasyonlarına, "müjdelere" ihtiyaç var.

"Ayasofya'nın ibadete açılması, Biden saçmalığı, doğalgaz bulunması, vs." hiç biri istenen, hesaplanan ölçüde tutmuyor.

O zaman?..

"Şimdi Atatürk verelim!.."

30 Ağustos kutlamalarına getirilen kısıtlamalardan dolayı duyulan pişmanlığı Külliye'de ışık gösterileri ve TRT ile yandaş kanallarda Atatürk güzellemeleriyle örtmek çabası!..

Anıtkabir'de sloganlar

Diyoruz ya, her fırsatta "algı..."

30 Ağustos günü normal olarak Anıtkabir'de tören...

Saygı duruşu, Tayyip Erdoğan'ın yine olağan olarak, defteri imzalaması, vs.

Anıtkabir'de sıkı önlemler var, hem virüse karşı, hem güvenlik önlemleri...

Askerlerin yanı sıra, bir de kenarda otuz, kırk kişilik küçük bir sivil topluluk var.

Tam herkes Anıtkabir'den ayrılırken....

"O küçük topluluktan sloganlar yükseliyor, bilinen 'Re-cep Tay-yip Erdoğan, Recep Tayyip Erdoğan" sloganı...

Ayıptır, ayıp!.. Ayrıca, bunları artık kimse yemiyor. Yemediği ve ayıp olduğu gibi, artık komik kaçıyor.

Geçen yıl İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu Anıtkabir'i ziyaretinden ayrılırken, onun lehinde sloganlar atılıyor. Hemen ardından Anıtkabir Komutanlığı "bu tür eylemlerin Anıtkabir'de yeri olmadığını" açıklıyor.

Önceki gün bakıyorum, aynı komutanlıktan "tıs" yok!..

Gazi koşusu

Ankara'da, TRT ve yandaş kanallarda birbiriyle çelişkili görüntülerin ardı arkası kesilmezken, bir çelişki de, İstanbul'da "Gazi Koşusunda" yaşanıyor.

Gazi Koşusu ilk kez 1927 yılında düzenleniyor, Mustafa Kemal'in emriyle.

Neden O'nun emriyle?..

Mustafa Kemal kurduğu Türkiye Cumhuriyeti'nin "modern bir topluma dönüşmesinde" simgesel etkinliklere de yer veriyor. Gazi Koşusu bunlardan biri.

Verdiği önemi vurgulamak, at yarışlarının sürekliliğini sağlamak üzere ilk yarışa 1927 yılında kendisi ve Başbakan İsmet Paşa birlikte katılıyor. 

Koşu daha sonra geleneksel hale geliyor. Koşuda birinci gelene kupayı "Cumhurbaşkanları ya da devletin üst düzey bir üyesi, örneğin Bakanı" veriyor. Antrenöre Vali, jokeye Belediye Başkanı ödül veriyor, gelenek yıllardır böyle devam ediyor.

Önceki gün ödül töreninde ne Erdoğan var, ne de bir Bakan. Birinci gelene ödülü Bakan Yardımcısı, antrenöre Vali yerine, yardımcısı veriyor. Jokeye ise ödülünü, gelenek yerine geliyor, Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu veriyor.

Yalpalamak

İçinden gelmeyince, algı operasyonu da güdük kalıyor.

Ankara'da ışık gösterisi, yandaş kanallarda Atatürk ve silah arkadaşlarına alkışlar, Gazi Koşusunda düşük profil!.. 

Böylelikle 30 Ağustos iktidarın yalpalamasıyla sona eriyor.

Ayasofya, Biden, doğalgaz, Atatürk'e güzelleme... Hepsi aynı kapıya çıkıyor.

Algı uğruna, yarın "virüse karşı aşıyı bulduk" derlerse, şaşmam!..

Yazarın Diğer Yazıları

Cumhuriyetçisi olmayan Cumhuriyet

AKP'nin imam hatiplerle, vakıf ve derneklerle, kendine bağlı sermaye ile oluşturduğu taban karşısında duranların ortak söylemi var. Hangi siyasi kanatta olurlarsa olsunlar... Ortak söylem Cumhuriyet!..

Piyasa Erdoğan'a, Erdoğan Murat Kurum'a güvenmiyor

Erdoğan ve bakanların İstanbul'da her oy avcılığı Kurum'u biraz daha değersiz kılıyor

Promosyon aldatmacası, İstanbul kâbusu

Başta Erdoğan, hükümetin tekmil bakanları İstanbul’da, hepsi birden Ekrem İmamoğlu’na karşı oy devşirme yarışında. 1946’dan bu yana hiçbir genel ve belediye seçiminde görülmeyen manzaralar!..