27 Mart 2021

Adnan Menderes "şahsımı" tekzip ediyor!..

Benim Erdoğan'a ve yanındakilere naçizane bir önerim, bir tavsiyem var: "Siyasi tarihimizden örnekler verirken, isimler anarken, onların düşüncelerini de bilmesi!.." Yoksa fena halde ofsayda düşüyor

"Türkiye ne zaman demokrasi ve kalkınma hamlesine girişse, karşısına içeriden ve dışarıdan nice engeller çıkartıldı."

Buna benzer sözleri, 2002'den bu yana, her fırsatta söylüyor. Üç gün önceki kongresinde aynı mantığı yeniden dile getiriyor ve ekliyor:

"Rahmetli Menderes'in, rahmetli Özal'ın çabalarıyla, rahmetli Erbakan ve rahmetli Türkeş'in dirayetli duruşlarıyla elde edilen kazanımlar, bizi ancak 2000'lerin başına getirmeye yetebildi.

(...)

AK Parti iktidara geldiğinde, demokrasimiz yaralıydı, kalkınmamız eksikti...

(...)

AK Parti milli iradenin üstünlüğünü tam manasıyla tesis ederek, Türkiyede demokrasiyi güçlendirdi." 

Geçmişteki bazı muhafazakâr liderleri anarken, son kongre konuşmasında olduğu gibi, zaman zaman "Demokrat Parti iktidarının (1950 - 60) Başbakanı Adnan Menderes'e" de göndermelerde bulunuyor.

Tayyip Erdoğan göndermede bulunuyor ancak, Adnan Menderes'in bugüne ışık tutan çok önemli bir açıklamasını yanındakilerle birlikte muhtemelen ya bilmiyor ya da bilmezlikten geliyor.

Bence bilmiyor!..

"Partili devlet başkanı"

1946...

Türkiye, sonuçları çok tartışmalı "46 seçimlerine" gidiyor.

İktidarda CHP var, Cumhurbaşkanı İsmet İnönü. İsmet Paşa hem Cumhurbaşkanı, hem CHP Genel Başkanı, yani bugünkü gibi, "partili Cumhurbaşkanı".

CHP'den ayrılanlar, başta Celal Bayar, Adnan Menderes, Refik Koraltan, Fuat Köprülü bir yıl önce, 1945 başında "Demokrat Parti'yi" (DP) kuruyor, 46 seçimlerine DP de giriyor.

DP'nin "Seçim Beyannamesi" günümüz açısından ibretlik bir bölüm içeriyor:

"Devlet başkanının fiilen bir partinin başkanlığında bulunması, bütün milletin malı olması gerektiren devlet başkanlığı yüksek makamının bütün dokunulmazlık ve yetkileriyle birlikte, bir partinin tarafında yer alması, diğer partileri zor durumda bırakmaktadır. Bu partilerin eşit hak ve şartlar altında çalışabilmeleri prensibine aykırıdır."

1946'da ve 1950 yılında iktidara gelinceye kadar, DP bu konuyu sürekli işliyor, "partili cumhurbaşkanının" demokrasiyle aykırılığını sürekli vurguluyor.

1946'da... 75 yıl önce!..

Menderes'in de itirazı var

Aynı dönemde, seçim beyannamesinin dışında, aynı itiraz Adnan Menderes'te de var:

"Devlet reisliği yüksek makamının parti mücadelelerinin içinde sokulmayarak, bütün partilerin üstünde kalması, hepsine karşı aynı adalet ve kanunun emrettiği tam tarafsızlıkla hareket edilmesi ancak ve ancak bu meselinin halline bağlıdır."

1946'da... 75 yıl önce!..

CHP bu itirazı dinliyor

Demokrat Parti'nin bu itirazlarına, "bugünden çok farklı olarak, çünkü bugün de bu itiraz hem de fazlasıyla var", kulak veriyor.

"Tek parti" döneminde demokrasi hafif hafif işlemeye başlıyor.

1946 seçimlerinden bir yıl sonra, 1947 Kasım ayında toplanan CHP Kurultayı'nda:

"CHP Tüzüğü değiştiriliyor. Cumhurbaşkanlığı ile parti liderliği fiilen ayrılıyor, bir genel başkan vekili seçiliyor, İsmet Paşa parti işlerini genel başkan vekiline bırakıyor."

75 yıl sonra

1946 - 2021...

Ya bugün?..

Aynı durum, aynı partizanlık yerden göğe kadar var!..

Anayasa değişikliği ile "tek adam rejimine" geçildikten sonra, Erdoğan Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı.

Erdoğan her ama her konuşmasında, yerli yersiz özellikle de, "Bay Kemal" söylemiyle, CHP'yi sürekli eleştiriyor, tarafsızlığını sürekli yitiriyor. Tarafsızlığının ortadan kalkması, MHP hariç, diğer partilere olan tavrında da, aynen devam ediyor.

75 yıl önce görülen bu "demokrasi sakatlığı" bugün kendini tekrar ediyor, zaten iğdiş edilmiş demokrasiye bir de, "partili cumhurbaşkanlığı" üzerinden ağır bir yara veriyor.

Tavsiye

Benim Erdoğan'a ve yanındakilere naçizane bir önerim, bir tavsiyem var:

"Siyasi tarihimizden örnekler verirken, isimler anarken, onların düşüncelerini de bilmesi!.."

Yoksa fena halde ofsayda düşüyor.

"Partili Cumhurbaşkanı" o gün de, bugün de, demokrasiye aykırı.

Kongre konuşmasında ya da herhangi bir konuşmasında, "demokrasiyi biz güçlendirdik" tezi, bir de bu açıdan yaya kalıyor.

Yazarın Diğer Yazıları

"Ekonomist" Erdoğan açıklasın: 818.182 .863.710 lira zarar

Bu zararı ve bütçe açığının nedenlerini halka açıklamak zorunda

Filmin sonu: Istakoz!..

Ortalama lokantalarda, yerine göre, bir porsiyon ıstakoz bin lira ile beş bin lira arasında değişiyor. On bin lira aylık alan bir emeklinin yarı maaşı!.. Ya da asgari ücretin üçte biri!..

34 yıl önce 34 yıl sonra: "Güçlükonak'ta demokrasi!.."

Güçlükonak'ta yaşananlar 34 yılda bizde demokrasinin özetindeki başlıklardan biri