12 Nisan 2024

34 yıl önce 34 yıl sonra: "Güçlükonak'ta demokrasi!.."

Güçlükonak'ta yaşananlar 34 yılda bizde demokrasinin özetindeki başlıklardan biri

Gazetenin son sayfalarında, sayfanın dibinde tek sütun, küçük bir haber. Sıradan görülmüş olmalı ki, haber gerilerdeki sayfanın dibine atılmış.

Dikkatimi çekiyor. Okuyorum:

"Siirt'in Güçlükonak köyünde belediye seçimine beş partinin adayı katılmış, 495 seçmenin kullandığı oyların tamamı ANAP adayı Bahattin Aktuğ'a çıkmış, Aktuğ belediye başkanı seçilmiştir."

Nasıl yani?..

Beş ayrı partiden beş aday seçime katılıyor ama, seçmenlerin tamamı Bahattin Aktuğ'a oy kullanıyor.

Yani, başka partilerden aday olarak seçime girenlerin kendileri ve yakınları da Aktuğ'a oy veriyor!..

Garip!.. Hem de çok!.. Bu nasıl iş?..

34 yıl önce oradaki belediye başkanlığı seçimi, bir ara seçim. Yukarda aktardığım haber o tarihe ait.

Güçlükonak Belediye Başkanı Selahattin Aktuğ

Candan Yıldız'ın yazısı

İki gün önce T24 sütunlarında değerli meslektaşımız Candan Yıldız dikkat çeken bir yazı yazıyor. Özetle:

"Güçlükonak'ta 34 yıldır belediye başkanlığı yapan Bahattin Aktuğ'un iki oğlu belediye başkanlığı için seçime girmiş, büyük oğlu AKP'den, küçük oğlu BBP'den aday olmuş, seçimi 825 oyla BBP adayı Selahattin Aktuğ kazanmış.

(...) Baba Aktuğ ANAP, DYP ve AKP'den belediye başkanı olmuş, tam 34 sene."

Candan Yıldız'ın bu yazısı beni 34 yıl öncesine götürüyor, birebir yaşadığım bir olaya.

Ver elini Güçlükonak

Gerilerdeki sayfanın dibinde o küçük haberi görünce, o an karar veriyorum.

İstanbul'dan doğru Güçlükonak'a!..

Nasıl oluyor da, beş adaya rağmen, bütün oylar aynı kişiye çıkıyor?..

Güçlükonak o tarihte Siirt'e bağlı, dağın başında bir köy.

Önce Siirt'e gidiyorum. Öğreniyorum ki, Güçlükonak Siirt'e 75 kilometre ancak, yolu çok bozuk. Bir jip ve bir şoför buluyorum, 75 kilometreyi, hatırladığım kadarıyla üç saatte filan alıyoruz.

Mecburen Aktuğ

Köye girince, geniş bir alan, insanlar bizi görünce hemen toplanıyor.

Soruyorum, çok net ve basit:

"Beş belediye başkanı adayı varken, nasıl oluyor da, bütün oylar aynı kişiye çıkıyor?.."

Herkes birbirine bakıyor, kimse konuşmak istemiyor.

Demek boşuna gelmemişim ta İstanbul'dan buraya!..

Derken, birisi beni yanına çağırıyor, topluluktan uzaklaşıyoruz ve sır perdesi kalkıyor:

"Seçilen Aktuğ burada korucu, onun belediye başkanı olması istendi, herkes mecburen ona oy verdi."

"İstendi" ne demek?..

Kim istedi?..

Tahmin etmek zor değil.

Seçim nasıl yapıldı, o da ayrı!..

Ne demokrasi ama!..

Ne seçim ama!..

Anlı şanlı bir başkan

Ardından korucu başkan Bahattin Aktuğ'un makamına gidiyorum, kendisiyle kısa bir sohbet ediyoruz.

Güneydoğu'da ben çok gördüm, hali, tavrı, anlı şanlı korucu tavrı!..

Köyde her şeye hakim görünüyor, sanki kuş uçurmuyor.

Candan Yıldız da önceki günkü yazısında şunun altını çiziyor:

"Bahattin Aktuğ'un 34 yıl belediye başkanı olmasının, bu sürekliliğin gerisinde korucu başı olmasının etkisi mutlaka vardır. Çünkü, devletin imkanları korucular lehine işler."

Yıldız 34 yılın altını çiziyor, bugüne geliyor:

(...)Güçlükonak'ın siyasi mühendisliğin icra edildiği, 'taşımalı seçmen' asker ve polisin de oy kullandığı yerlerden biri olduğunu not edelim."

34 yıl önce "talimat" var...

34 yıl sonra "taşımalı seçmen" var!..

34 yıllık demokrasi farkı bu!..

34 yılda işte bu kadar

Güçlükonak'ta seçimin nasıl yapıldığını, oradaki ekonomik ve siyasi durumu özetleyen, 34 yıl önce üç gün süren yazı dizisi hazırlıyorum.

O sırada Milliyet'te yazıyorum, üç günlük dizinin ana başlığı şu:

"Güçlükonak'ta Demokrasi."

Güçlükonak'ta yaşananlar 34 yılda bizde demokrasinin özetindeki başlıklardan biri.

Tekrarlamak gerek:

O zaman "talimat", bugün "taşımalı seçmen."

Vatana, millete hayırlı olsun!..

Yalçın Doğan kimdir?

Yalçın Doğan, 1965 yılında Alman Lisesi'ni, 1969'da İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesini bitirdi.

Gazeteciliğe 1973 yılında Cumhuriyet'te ekonomi muhabiri olarak başladı. 1981 yılında Cumhuriyet Ankara Temsilciliğine atandı.

1989'da köşe yazarı olarak geçtiği Milliyet'te önce Yayın Koordinatörü, 1999'da Genel Yayın Yönetmeni görevlerini üstlendi. 2003'te Hürriyet Gazetesi'nde sürdürdüğü köşe yazarlığı 2015 yılında sona erdi. O tarihten bu yana T24'te köşe yazarlığına devam ediyor.

Türk Dil Kurumu, Sedat Simavi, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'in çeşitli ödülleri yanında, 2014'te yılın en iyi köşe yazarı, Halk TV'nin 'Kırılmayan Kalemler' ödülünü kazanan gazeteciler arasında yer aldı.

Her biri özgün araştırma içeren IMF Kıskacında Türkiye, Dar Sokakta Siyaset, Fenerbahçe Cumhuriyeti, Savrulanlar kitapları ile anılarını derlediği Sussam Susulmaz Yazmasam Olmaz kitaplarını yazdı. Ayrıca, Komünist Enternasyonelde Faşizmin Tahlili başlığı ile yayımlanan Almancadan yaptığı bir çevirisi bulunmaktadır. Almanca ve İngilizce bilir.

Yazarın Diğer Yazıları

“Yeni Anayasa” tam da bu hafta, öyle mi?

“Demagoji?” Türk Dil Kurumu’na göre “laf cambazlığı” demek. İlgisiz konuları birbiriyle bağdaştırmak, sapla samanı karıştırmak anlamında

Nostalji... Öğretici, yol gösterici ve çok keyifli

Türkiye’de ekonomiye yön veren, yine çok ağır bir kriz döneminde ülkeyi düzlüğü çıkarmayı öngören 24 Ocak 1980 kararlarının mimarlarından biri de Kaya Erdem

İbretialem için: Yunusemre Belediyesi'ne seyahat

Görgüsüzlük, doyumsuzluk, aç gözlülük, görmemişlik