06 Eylül 2020

Tarih bitürlü tekerrür edemiyor!

Mizah, mizahçılardan sadır olmaz. O işe ciddi adamlar, bir de şaklabanlar talip oluyor. Geriye cidden bunu bir kağıt üstüne tespit etme uğraşı kalıyor

Mizah ciddi iştir. Bu tanım da boşuna söylenmiş olmamalı. Yıllar önce kendimizce mizah, ciddiyeti alaya almak ama alayı ciddi tutmaktır, diye tanımlamıştık. Neden? Başarılı görünen, daha doğrusu dalgacı olan genç mizah kullanıcısı adayların, kulağında küpe olsun ve insanlığın yüce değerlerinden biri olan mizahın sebebi ve uygulamaları havada kalmasın diye.

Son zamanlarda sürekli, ciddiye alınamıyacak öyle boş sözler duyuluyor ve hafife almaya bile değmeyecek soğuklukta, öyle çıkışlar görülüyor ki, sonuçta mizah semtimize bile uğramaz oluyor.

Ben de, salgın tehditi altında tırsmış eve sığınmış, telefon, tablet, bilgisayar, televizyon, leblebi ve hatta inanmıyacaksınız ama, bir iki gazeteyle bile kendimi oyalayamamış iken… Savaş ihtimalini ciddiye almaya çalışmam da, estirilen bütün afur tafura karşın bir türlü ciddi olamamış iken… Ciddi olamayınca da, kulak kesildim bekledim, mizah kapımı çalar mı acaba diye.

Ama çalmadı, bizim teoriyi duymuş olmalı, ciddi hiçbir şey göremeyince, kuramı aynen uyguluyordu. Eğer tıkırdamış olsaydı, yüzüme günlük maskemi takıp, koşup kapıyı açacaktım, gelen mizah olmasa da kargodan bir şey, bir dergi filân gelmiş olabilirdi. Olamaz ya bakarsın bir dost bir arkadaş aklına esmiş, pandemiye boş vermiş, bir merhaba demeye uğramıştır belki, diye.

Lâfı uzatmıyalım, demek ki neymiş, tarih tekerrür edemiyormuş, işin özü bu.

Durumun böyle olduğunu fark edince… Kendimi bu hafta izine çıkarmak aklıma düştü, kaytarmanın kibarca söylenişiyle. Olmazsa son çare Google'a baş vururum, olur biter. Bakalım tarih tekerrür mü ediyor, takır tukur mu?

Ne var ki, eski günlerden bir gün izinli olmaya kalkışımı ve sonuçlarını hatırladım;

Mizahçının izin almasına, hele izninin bir bölümünü kullanmasına hep şaşarım. O zaten her zaman izinlidir, yani izin almaz. Nasıl ki bir deli, her şeyi yapma konusunda yetkili ve izinliyse, onun gibi yani. Ben de kendimi mizahçılar kategorisine üye sanırım. Hiçbir baltaya sap olamamanın bir neticesidir. Mizah bir meslek değildir, olmamalıdır.

Bir defasında ben de herkes gibi, bir izin alayım dedimdi, özendim işte. Tuttum bunu ilân da ettim. Sayın Taha Erdem anında karşı çıktı, azarladı beni. Öyle utandım ki, hemen geri döndüm. O gün bu gün, ne yapsam yeridir, felsefesi uyarınca geçinip gidiyorum. Dedim ya, mizah akıllı işi olmasa da, akıl işidir.

Anlaşılan bu yazının da Google'a baş vurma zamanı geldi, geçmese bari. Yakın tarihten birkaç sayfa alıntı, iyi gider şimdi. Bakarsın, tekerrür bile edebilir:

Kasım 1997 –ABD ve NATO'nun yoğun baskısı altında Yunanistan'ın Girit Adası'nda bir araya gelen Başbakan Mesut Yılmaz ile Yunanistan Başbakanı Kostas Simitis son dönemde tatbikatlar ile gerilen durumu azaltma kararı aldılar. ‘Görüşmedeki samimi yaklaşım sürdürülürse, olumlu gelişmeler olacaktır' diyen Mesut Yılmaz, Yunanistan'a sorunları önkoşulsuz görüşelim çağrısını yineledi.

Diplomatik kaynaklar, ikisi de Alman ekolünden gelen ve Almanca anlaşan bu iki başbakanın birbirine ısındığına dikkat çekerek liderler arasında sıcak ve samimi bir diyaloğun başladığına dikkat çektiler.

Başbakan Yılmaz, ‘tek bir görüşmeden, aramızda yıllardır süren sorunların çözümünü beklemek gerçekçi olmaz. Şu anda birbirimizin pozisyonunu daha iyi biliyoruz. Umutlu olabilmemiz için daha olumlu bir konumdayız' diye konuştu.

 Öte yandan Simitis ise basın toplantısında, ‘Görüşmemiz olumlu ve gerekliydi, reddedersek tecrid oluyor, köşeye sıkışıyoruz. Görüşürsek, tezlerimizi karşı tarafa iletme fırsatı buluruz' dedi.

Her iki yanın medyası ise, Yılmaz - Simitis zirvesine genelde olumsuz yaklaştı ve ‘sonuç vermedi' görüşünü savundu.

 Şubat 2000- Dışişleri Bakanı İsmail Cem ve Yunanistan Dışişleri Bakanı Yorgo Papandreu, Atina'da "Aydın Doğan Vakfı Uluslararası Karikatür Sergisi"nin açılışını yaptı.

Vakıf Genel Başkanı açılışta, karikatürün evrensel bir sanat dalı olduğunu belirterek, bu sanat dalının barış, kardeşlik ve dostluğa hizmet ettiğini söyledi.

Gökten üç elma daha düştü. Biri Yunanistan'a, biri Türkiye'ye, biri de okuyucunun başına. Kalın sağlıcakla…

Yazarın Diğer Yazıları

Tan Oral çiziyor...

Türkiye'nin önde gelen çizerlerinden Tan Oral, çizgileriyle Türkiye ve dünya gündemini yorumluyor

Tan Oral çiziyor...

Türkiye'nin önde gelen çizerlerinden Tan Oral, çizgileriyle Türkiye ve dünya gündemini yorumluyor

Tan Oral çiziyor...

Türkiye'nin önde gelen çizerlerinden Tan Oral, çizgileriyle Türkiye ve dünya gündemini yorumluyor