
İllüstratör: Shonagh Rae / The Gurdian
Bayram tatilini 52 bin nüfuslu, büyük şehir gürültüsünden uzak ama sanata yakınlık bakımından zengin bir Avrupa şehrinde, iş dünyasından tanıyabileceğiniz dostlarla ve eşleriyle birlikte geçirdik. Sanattan futbola, yemekten sağlıklı yaşama ve kaçınılmaz olarak dünyanın gidişatından Türkiye'nin hâl ve gidişine uzanan pek çok konuda sohbet ettik.
Laf dönüp dolaşıp 14 Mayıs seçimine geliyordu kaçınılmaz olarak. Benim yakın çevremdeki çoğu kimse gibi, umutlu ama aynı zamanda kaygılıydık hepimiz.
Konuşulanları dinlerken gazeteci refleksiyle iş dünyasında önemli görevler üstlenmiş ve Türkiye ekonomisinin krizlerle bezenmiş serüvenlerini yaşayarak bugünlere gelmiş olan dostlarıma bazı sorular sormadan edemedim oradan ayrılmadan.
Sorularımı yanıtlayan iş insanları
Sohbet ortamında sorularımı yanıtlarken samimi görüşlerini belirten dostlarımın adlarını vermiyorum ama ikisinin Türkiye'nin çok tanınmış üç holdinginin CEO'su olarak görev yapmış olduğunu, bir diğerinin de çok ünlü bir yabancı şirketin Türkiye'deki atılımına CEO olarak öncülük etmiş olduğunu söyleyebilirim. Bir diğeri Türkiye'nin önde gelen köklü bankalarında genel müdürlük yaptıktan sonra kendi işini kurmuş olan tanınmış bir bankacı. Altıncı dostumuz Türkiye'nin en eski sanayici ailerinden birinin mensubu olarak işinin başında. Bu grubu bir araya getiren bankacı dostumuz ise Türkiye'nin en eski yatırım bankasında çalıştıktan sonra Türkiye'nin önde gelen bankalarından birinde üst düzey yönetici olarak görev yapmıştı.
Sohbetimize katılan iş insanlarının kafalarını en fazla meşgul eden soruları ve öne çıkan kaygıları şöyle özetleyebilirim.
Adil bir seçim yapılacak mı?
- Seçim zamanında yapılacak mı ve hiçbir kaygıya yol açmadan sonuçlanacak mı? Soruyu yanıtlayanların çoğu bu umudu koruyor ama aşağıdaki soruları sormadan da edemiyor.
- Cumhurbaşkanlığı seçiminde Erdoğan yüzde 1-yüzde 3 gibi küçük bir farkla seçimi kaybederse yenilgiyi kabul hemen eder mi? Kabul etmezse ne olacak? YSK mı devreye girecek?
- Erdoğan'ın sonucu kabullenmesi için aradaki farkın ne kadar olması gerekli? Bu farkı sağlamak nasıl mümkün olabilir?
- Oyların kullanılması ve sayılması sırasında sandık güvenliği sağlanabilecek mi?
- Muhalefet partileri bu olasılıkları hesaba katarak gerekli önlemleri aldı mı?
- Seçime gölge düşerse bunun dış dünyadaki ve ekonomideki sonuçları ne olabilir?
Ekonomiyle ilgili kaygılar
Sohbetimize katılan iş insanlarının seçime kadar geçecek olan dönemde ve seçim sonrasında yaşanabilecek gelişmelerle ilgili olarak, benim de katıldığım kaygıları hayli fazla.
- Seçime öncesindeki kısa dönemde, Erdoğan'ın iktidarda kalma şansının artması Türk Lirası üzerindeki baskıyı daha da artırırsa hükümet ne gibi sıra dışı önlemlere başvurabilir?
- Böyle bir durumda AKP iktidarının atacağı sorumsuzca adımlar seçim sonuçlarını nasıl etkileyebilir?
- Hükümet ekonomideki bu gelişmeleri gerekçe göstererek seçimi ertelemek isteyebilir mi?
- Seçimin yapılması ve bir iktidar değişikliğine yol açması halinde finans piyasalarının buna tepkisi ne olur?
- Muhalefet cephesi ya da Millet İttifakı kendi hükümetini kurma aşamasına gelirse karşısına ne gibi engeller çıkartılabilir?
- Millet İttifakı'nın böyle bir olasılığa karşı devreye sokacağı bir plan yada önlemler paketi var mı?
Faik Öztrak'ın umut veren cevabı
"Nasıl Bir EKONOMİ" gazetesinin seçime katılan siyasi partilerin sözcüleriyle başlattığı "Kurmaylar Konuşuyor" dizisinin konuğu olan CHP Genel Başkan Yardımcısı Faik Öztrak'ın dünkü gazetede yer alan açıklamaları Millet İttifakı'nın iktidara gelir gelmez uygulamaya koyacağı programın bu sorulara cevap niteliğinde olduğunu düşündürüyor. AK Parti'nin kuruluşuna yol açan 2001 krizinden çıkış sürecinde önemli rol oynamış bulunan Öztrak'ın açıklamaları, beş yıllık bir aradan sonra Türkiye'nin akılcı politikalar izleyecek bir hükümete kavuşması halinde şaşırtıcı miktarda yatırım sermayesi çekerek yeni ufuklara yönelebileceği umudunu veriyor.
Osman Ulagay kimdir?
Osman Ulagay, İstanbul'da sanayici bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. Robert Kolej Lisesi'ni ve daha sonra Boğaziçi Üniversitesi'ne dönüşen Robert Kolej Yüksek Okulu'nun ekonomi bölümünü bitirdi.
İngiltere'de, Manchester Üniversitesi'nde "Kemalizm ve Ulusal Kalkınma" konulu tez çalışmasıyla siyasal bilimler dalında master derecesini aldı. İngiltere'de bulunduğu dönemde Cumhuriyet gazetesine gönderdiği "İngiltere Mektupları" ile gazeteciliğe ilk adımını atan Ulagay, Türkiye'ye döndüğünde Cumhuriyet gazetesiyle ilişkisini sürdürdü. 1981'de Ekonomi Servisi Şefi olarak Cumhuriyet'te çalışmaya başladı, ekonomi sayfasını yönetmenin yanı sıra, haftalık söyleşilerle ve köşe yazılarıyla ekonomi gazeteciliğinin gelişme sürecine katkıda bulundu.
1992 yılında Cumhuriyet'ten ayrıldıktan sonra köşe yazarı olarak Sabah gazetesine geçti. Köşe yazarlığını 1993'ten itibaren Milliyet gazetesinde sürdürdü.
2013 yılında Dünya gazetesinde ekonomi yazılarına başladı. Bir dönem T24'te de yazdıktan sonra Mayıs 2016'da, 24 yıl aradan sonra Cumhuriyet gazetesine döndü, ancak kısa bir süre sonra ayrıldı. Bu süreçte Dünya gazetesindeki yazılarına devam etti.
Osman Ulagay, gazete yazılarının yanı sıra çok sayıda kitap çalışmasına imza attı. "Küreselleşme Korkusu ve 2001 Krizi" adlı kitabıyla 2001 yılında Sedat Simavi Gazetecilik Ödülü'nü kazandı.
Kitapları
- Küreselleşme Korkusu ve 2001 Krizi
- 24 Ocak Deneyimi Üzerine
- Özal Ekonomisinde Paramız Pul Olurken Kim Kazandı Kim Kaybetti?
- Özal'ı Aşmak İçin
- Enflasyonu Aşmak İçin
- Krize Adım Adım / Günah Sayılan Kehanet
- Aklınla Uçur Beni
- Küreselleşme Korkusu
- Quo Vadis? Küreselleşmenin İki Yüzü
- Küresel Çöküş ve Kapitalizmin Geleceği
- Hedefteki Amerika / 11 Eylül Şoku
- Tepki Cephesi / Piyasa İmparatorluğuna Karşı AB-Türkiye Yol Ayrımı
- AKP Gerçeği ve Laik Darbe Fiyaskosu
- Türkiye Eskisi Gibi Olmayacak
- Türkiye Kime Kalacak / Başbakan'ın Yazdırdığı Kitap
- Dünya Trump'a mı Kalacak?
|