28 Kasım 2023

Arjantin'de çılgın başkan cuntayı geri getirir mi?

Ders kitapları da yazmış bir ekonomist olan Milei'nin neoliberalizmi hortlatarak ekonomiyi ayağa kaldırma girişiminin umulan sonuçları vermesi olanaksız görünürken bu girişimin köklü ve örgütlü sendikalara sahip bir ülke olan Arjantin'de yaygın toplumsal tepkilere yol açması da güçlü bir olasılık

Yaşı müsait olanlar hatırlayabilir, Türkiye ekonomisinin çıkmaza sürüklendiği 1980 yılında Demirel hükümetinin açıkladığı 24 Ocak kararlarına karşı çıkanlar bu kararların demokrasiden vazgeçmeden uygulanamayacağını ileri sürmüştü. Muhalefet lideri Bülent Ecevit de aynı görüşteydi. Gelişmeler onları haklı çıkardı, Türkiye ekonomisini rekabete açmayı hedefleyen 24 Ocak kararları ancak 12 Eylül 1980'de Türk Silahlı Kuvvetleri'nin yönetime el koymasından sonra uygulanabildi.

Azgın neoliberalizm ne getirir?

"Çılgın adam" diye anılmaktan hoşlanan Arjantin'in yeni devlet başkanı Javier Milei'nin yıllardan beri krizden kurtulamayan Arjantin ekonomisini kurtarmak için atmayı tasarladığı çılgınca adımların ülkeyi kaosa sürükleyebileceğini yazmıştım geçen hafta.

Arjantin'deki gelişmeleri hafta boyunca izlemeye devam ettim ve şu kanaate vardım. Başkan Milei azgın neoliberalizmi hortlatıp ekonomide vadettiği adımları atarsa, Arjantin ekonomisini daha da derin bir çıkmaza sürükler ve sonunda ülkeyi 1976-83 arasında Arjantin'e karanlık bir dönem yaşatmış olan generallere teslim eder.

Başkan Yardımcısı asker kızı

Milei ve müstakbel Başkan Yardımcısı olarak yanına aldığı Victoria Villaruel seçim kampanyası boyunca 1976-83 yıllarında ülkeyi yöneten ve 30 bin kişinin hayatını kaybetmesine yol açan askeri cuntayı savunan açıklamalar yaptılar. Asker kızı olan Villaruel askeri harcamaları artıracaklarını ve Cunta döneminin kurbanlarını anmak için kullanılan Buenos Aires yakınlarındaki eski kışlayı yıktıracaklarını vadetti. Başkan Milei de seçim kampanyası boyunca, 1976-83 döneminde büyük itibar kaybına uğrayan Arjantin ordusuna yeniden itibar kazandırmak için yoğun çaba harcadı.

Söylediklerini yaparsa ülke karışır

Ders kitapları da yazmış bir ekonomist olan Milei'nin neoliberalizmi hortlatarak ekonomiyi ayağa kaldırma girişiminin umulan sonuçları vermesi olanaksız görünürken bu girişimin köklü ve örgütlü sendikalara sahip bir ülke olan Arjantin'de yaygın toplumsal tepkilere yol açması da güçlü bir olasılık. Yüksek enflasyon altında ezilen toplumun geniş kesiminin devletin sağlayabileceği desteklerden de yoksun kalacağı ortamda, ülkeyi yönetmenin imkansız hale geldiğini görecek olan Milei askeri cuntayı yardıma çağırabilir ve onlar da bu daveti kabul edebilir diye düşünüyorum.

Sonrasını ise düşünmek bile istemiyorum.

Osman Ulagay kimdir?

Osman Ulagay, İstanbul'da sanayici bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. Robert Kolej Lisesi'ni ve daha sonra Boğaziçi Üniversitesi'ne dönüşen Robert Kolej Yüksek Okulu'nun ekonomi bölümünü bitirdi.

İngiltere'de, Manchester Üniversitesi'nde "Kemalizm ve Ulusal Kalkınma" konulu tez çalışmasıyla siyasal bilimler dalında master derecesini aldı. İngiltere'de bulunduğu dönemde Cumhuriyet gazetesine gönderdiği "İngiltere Mektupları" ile gazeteciliğe ilk adımını atan Ulagay, Türkiye'ye döndüğünde Cumhuriyet gazetesiyle ilişkisini sürdürdü. 1981'de Ekonomi Servisi Şefi olarak Cumhuriyet'te çalışmaya başladı, ekonomi sayfasını yönetmenin yanı sıra, haftalık söyleşilerle ve köşe yazılarıyla ekonomi gazeteciliğinin gelişme sürecine katkıda bulundu.

1992 yılında Cumhuriyet'ten ayrıldıktan sonra köşe yazarı olarak Sabah gazetesine geçti. Köşe yazarlığını 1993'ten itibaren Milliyet gazetesinde sürdürdü.

2013 yılında Dünya gazetesinde ekonomi yazılarına başladı. Bir dönem T24'te de yazdıktan sonra Mayıs 2016'da, 24 yıl aradan sonra Cumhuriyet gazetesine döndü, ancak kısa bir süre sonra ayrıldı. Bu süreçte Dünya gazetesindeki yazılarına devam etti.

Osman Ulagay, gazete yazılarının yanı sıra çok sayıda kitap çalışmasına imza attı. "Küreselleşme Korkusu ve 2001 Krizi" adlı kitabıyla 2001 yılında Sedat Simavi Gazetecilik Ödülü'nü kazandı.

Kitapları

- Küreselleşme Korkusu ve 2001 Krizi

24 Ocak Deneyimi Üzerine

Özal Ekonomisinde Paramız Pul Olurken Kim Kazandı Kim Kaybetti?

Özal'ı Aşmak İçin

Enflasyonu Aşmak İçin

- Krize Adım Adım / Günah Sayılan Kehanet

Aklınla Uçur Beni

Küreselleşme Korkusu

Quo Vadis? Küreselleşmenin İki Yüzü

- Küresel Çöküş ve Kapitalizmin Geleceği

- Hedefteki Amerika / 11 Eylül Şoku

Tepki Cephesi / Piyasa İmparatorluğuna Karşı AB-Türkiye Yol Ayrımı

AKP Gerçeği ve Laik Darbe Fiyaskosu

- Türkiye Eskisi Gibi Olmayacak

Türkiye Kime Kalacak / Başbakan'ın Yazdırdığı Kitap

- Dünya Trump'a mı Kalacak?

 

Yazarın Diğer Yazıları

AKP'nin ve Erdoğan'ın geleceği tartışılıyor

Bu gidişatın AKP'nin hatta bir sonraki aşamada Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın siyasi geleceğine gölge düşürecek boyutlar kazanmasından endişe duyanlar arasında Erdoğan'ın yakınındaki kimselerin de bulunduğu ve rahatsız olmaya başladığı söyleniyor

AKP yandaşlar cennetinde "normalleşme" korkusu

Yandaşlar cennetinin nimetlerinden yararlanmış olanların "normalleşmeyi" önlemek için her şeyi göze almaları beklenebilir. Destekledikleri parti yani AKP, iktidarı ele geçirince devletin sahip olduğu olanaklardan yararlanarak kur garantili ihaleleri kapmaya, ormanları ve değerli arsaları ele geçirip malikanelere çevirerek sınıf atlamaya alışan büyük taahhüt ve inşaat şirketlerinden söz ediyorum. İktidarın ve yandaşlarının "normalleşme"ye hiç sıcak bakmamaları da gayet doğal bu nedenle

Sen ne efsunkâr imişsin ey demokrasi

Galiba küreselleşmenin ve dijital devrimin dönüştürdüğü bir dünyada çoğulcu demokrasinin de ciddi bir dönüşüme ihtiyacı var. Bunu erken kavrayan ülkeler ve liderler geleceğe damga vurabilir belki de

"
"