08 Ekim 2018

AB referandumu

Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ni yazan ülkelerden biri Türkiye’dir

‘Tam AB ile yeniden yakınlaşıyoruz, AB reformlarından bile yeniden söz ediyoruz’ derken gene AB referandumu konusu... Neden? Gündem değiştirmek için mi, AB ülkelerini korkutmak için mi? Anlamadık, doğrusu...

Şu referandumu bir an önce yapsalar da hem bizimkiler hem de AB rahatlasa...Hadi bakalım. Battı balık yan gider. Yapın referandumu, tutan mı var? Muhalefet nasıl olsa böyle bir referandumda AB’ci görünmeye cesaret edemez...

Şunu merak ediyor insan: referandumda vatandaşa hangi soru yöneltilecek? Herhalde müzakereleri kesip, adaylıktan ve üyelik başvurusundan vaz  geçip geçmeyeceğimiz sorulacaktır. Sanki bu soruya evet yanıtı alsak iş bitecek.

AB ile bütün ilişkileri kesebilecek misiniz? Güncellenmesini istediğimiz gümrük birliğinden de vazgeçebilecek misiniz? Diğer bütün ilişkilerimizi de kesebilecek misiniz? Bütün bunları yapmaz, sadece üye olmak amacından vazgeçersiniz o zaman işte AB’de muhafazakar çevrelerin istediği şey olur. Türkiye ile AB arasında özel ilişki kurulmuş olur.

Diyorlar ki, AB bizi 1963’den beri bekletiyormuş. Doğru değil. Biz tam üyelik başvurusunu 1987’de yaptık. Dolayısıyla bekletiliyorsak, 1987’den beri bekletiliyoruz.

Hâlâ üye olamayışımızın temel nedenlerinden AB’deki özellikle muhafazakar çevrelerin bize karşı olumsuz tavırları, çifte standart uygulayabilmeleri... Diğer bir temel nedeni de bizim AB standartlarına uzaklığımız. Yalan mı?

2006 sonunda Kıbrıs sorunuyla ilgili önemsiz bir konu nedeniyle ilişkilere darbe vuran Türkiye değil AB olmuştur. Ne ki, biz bunu fırsat bilmişcesine AB standartlarına ulaşma çalışmaları azalttık; demokrasi, hukuk devleti, insan hakları alanında geriye gittik. Oysa herkesten önce bizim için gerekli olan AB standartları yolunda mesafe alsaydık AB’ye karşı elimiz çok daha güçlü olurdu. AB liderleri ileri geri konuşamazlardı.

Kim bilir, bizim meselemiz AB’den çok o standartlarla ilgilidir belki de...AB’den kurtulunca o standartları ikide bir bize hatırlatanlardan da kurtulacağız herhalde...

Ancak bir de Avrupa Konseyi var. Katkı payımızı arttırdık, hâlâ bizi eleştiriyorlar...Paradan anlamıyorlar....Hakim adaylarımızı beğenmiyorlar. Avrupa Konseyi’ne de bir referandum çeksek mi acaba?

Temel sorun Avrupa değerleri dediğimiz değerleri benimseyip benimseyememekse hatırlatalım: Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ni yazan ülkelerden biri Türkiye’dir.

Neler umduk, neler gördük...

 

Yazarın Diğer Yazıları

Washington ve Ramallah

Özgür Özel’in Ramallah’a gitmesi “özel” bir anlam, önem taşıyacaktır. Ramallah’a, yerel seçimleri kazanmış, ülkesinin birinci partisi haline gelmiş bir siyasal hareketin lideri olarak gidecektir. CHP’nin sadece Filistin değil, Orta Doğu’ya ilişkin vizyonunu ortaya koyması, Ramallah’dan uluslarararası topluma Türkiye’nin yeni sesi olarak seslenebilmesi önemlidir

Ölüm ana

Yaşamamıza izin veren Ölüm Ana olduğunu düşünüyorlar. Ondan medet umuyorlar. Ölümün yaşamdan güçlü olduğunu görüyorlar. Yılda yirmi, otuz bin cinayetin işlendiği bir ülkede ölüme "insaf et, bizi yaşat" diyorlar. Hayat o kadar ucuz olunca ölüme yakıştırılan güç artıyor. Ölümde ana rahminin, kucağının sıcaklığı aranıyor

Meksika'daki kadın

İnanılır gibi değil ama gerçek! Meksika'nın dini Guadalupe Bakiresi dinidir. Başka bir deyişle, bizim açımızdan önemli olan, Meksika'nın kendine özgü bir hristiyanlık, nerdeyse yeni bir din benimsemesidir. Başat figürü de bir kadındır. İşte maço Meksika! Ey Kibele! Sen nelere kadirsin!