31 Ağustos 2023

Kızgınlık, ‘apati’ ve siyasetin itibarsızlaştırılması

Tarifi zor bir hâl var Türkiye’nin üstünde. Dünyada da benzeri yaşanıyor denilebilecek kimi ülkeler var. Ancak kurumların ve medyanın bu kadar dağıtıldığı, işlevsiz bırakıldığı örnek az

Kişisel gözlemlerin büyük fotoğrafı net göstermeyeceğinin bilincindeyim. İstatistik, doğru seçilmesi gereken örneklem kitle ya da derinlemesine görüşme her birinin değeri tartışılmaz. Ama 33 yıldır yaptığım gazetecilik mesleğinden dolayı, gerek yaşadığım şehirde gerek memleketin değişik yerlerinde farklı gruplarla yoğun karşılaşmalarım oluyor. Ve buradan edindiğim izlenimlerle her geçen gün endişem büyüyor. İster iktidar olsun ister muhalefet "değdi mi, değer miydi, şimdi ne olacak?" diyebilecekleri bir aşamaya gidildiğini görüyorum. Tek temelli olmayan, yani düşünüldüğü gibi sadece ekonomik krizden kaynaklanmayan, içinde kimlikten yaşam tarzına farklı duyguların karıştığı; -"öteki", bu diğer parti, diğer görüş, diğer inanç olabilir, liste uzatılabilir-  bitmeyen, yükselen bir kızgınlık hali bu.

Şahit olduğum diyalogları kabaca dört grupta toplayabilirim.

-"Ekonomi kötü, benim halim de ama her halükarda oyumu Erdoğan’a-iktidara vereceğim. Çünkü parası olanların, şımarık okumuşların hakkından o geliyor."

-"Maddi durumu kötü olanlara destekmiş, bursmuş yok artık. Gidip iktidara oy veriyorlar faturasını biz ödüyoruz."

-"Türklerin ve Kürtlerin birbiriyle sorunu var ama halledilir. Esas ikisinin ortak sığınmacılarla sorunu var, bu çözülmeli."

-"Artık kendi işime bakacağım. Durumunu tarif et dersen başta siyasete ‘apati’ (ilgisizlik-kayıtsızlık) derim."

İktidarın yarattığı, her geçen gün dozu artan otoriter popülizm... Hiçbir konuda hesap vermeme, tam tersine yol açtığı olumsuzlukları çok rahat şekilde muhalefete yönlendirme... Merkezini algı yönetiminin oluşturduğu aşamalar: Bölmek istiyorlar, yıkmak istiyorlar, hepsi terörist, dış güçler… Ya da petrol çıktı, doğalgaz kapıda, dünya lideriyiz…

Muhalefetin yarattığı umutsuzluk havası…Güçlü alternatif yaratamama. Özellikle seçim sonrası iktidardan çok birbiriyle uğraşma... Başarısızlığa rağmen koltuğu terk etmeme… Yeni hedef, gelecek beklentisi ortaya koyamama…

Sığınmacıların hedef alınması… Ucuz kayıtsız emek diye onlardan yararlananlar... Yükselen ırkçılık…Çözüm konuşmak yerine günah keçisi haline getirilmeleri…

Kürt sorununu konuşanı, demokratik siyaset için çabalayanları kriminalize etme...

Başta eğitimliler ,her sosyal sınıftan özellikle gençlerin yurtdışında yaşama hayali… Hapiste muhalif oldukları için tutulanlar…

Daha da vahimi siyasetin-siyasetçinin itibarsızlaşması-itibarsızlaştırılması... O zaman umut ya "tek adam"da, "adamlar" da ya da kendine güç atfeden şeffaf olmayan farklı gruplarda aranıyor.

Tarifi zor bir hâl var Türkiye’nin üstünde. Dünyada da benzeri yaşanıyor denilebilecek kimi ülkeler var. Ancak kurumların ve medyanın bu kadar dağıtıldığı, işlevsiz bırakıldığı örnek az. Bir arada yaşam, demokrasi, özgürlükler, hukuk tüm bunları herkes için istemekten vazgeçmemek lazım. Yeni bir umudu-hedefi ortaya koymak için düşünmek, tartışmak, aslında silkinmek lazım.  

Murat Sabuncu kimdir? 

Murat Sabuncu İstanbul'da doğdu. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Protohistorya ve Ön Asya Arkeolojisi bölümünü bitirdi. Boğaziçi Üniversitesi'nde İşletmecilik Sertifikası programını tamamladı. İstanbul Ticaret Üniversitesi'nde Medya ve İletişim Sistemleri konusunda yüksek lisans yaptı.

Dergi, gazete, radyo, televizyon, internet haber sitelerinde muhabirlik, editörlük, yayın koordinatörlüğü, genel yayın yönetmenliği, köşe yazarlığı yaptı.

En uzun süre Milliyet gazetesinde çalıştı. Tempo dergisinde genel yayın yönetmenliği, Fortune dergisinde kurucu yönetmenlik yaptı. Skytürk 360'da ekonomiden politikaya değişik programlar hazırladı, sundu. 

Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni oldu, ikinci ayında tutuklanıp Silivri Kapalı Cezaevi'ne gönderildi. Hapsedildiği cezaevinde 1,5 yıl tutuklu kaldı. 

T24'te köşe yazarlığı, yapıyor. 2016 yılından beri pasaportu ve sürekli basın kartı verilmiyor. Yargıtay'ın iki kere verdiği beraat kararına rağmen 7,5 yıl hapis cezası talebi içeren dosyası, Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nda bekliyor.

Bölgeden tanıklıklarını ve izlenimlerini "Gazze: Mahsuscuktan Bir Aşk Hikâyesi" adıyla yayımlanan kitabında paylaştı. Sedat Simavi Gazetecilik Ödülü sahibi. Sorbonne'da hukuk doktorası yapan bir oğlu, Nuri isimli bir kedisi var.

 

 

Yazarın Diğer Yazıları

Özgür Özel’e Kılıçdaroğlu’nun çıkışlarını sordum: 31 Mart gecesi TRT birinci partiyi söyledi, delege söyledi, anketler ve meydanlar söylüyor, bana burada laf düşmez

Özgür Özel ’30 Haziran’daki davayla’ ilgili şunu söyledi: Bu davayı sonuç odaklı değil süreç odaklı bir dava olarak görüyorum. Partiyi tartıştırmak en büyük kazanımları. Bu yüzden akıllı olup partiyi tartıştırmamak lazım

Sabahında belediyelerine yine, yeni operasyon yapılan partinin otobüsünden miting izlenimleri: Özgür Özel 'tarihin kırılma noktasındayız' diyor

"Ya bir iftiraya, bir yalana, bir kumpasa bu milleti ikna edecekler ve iktidarlarını sürdürmek için elverişli bir zemin yaratacaklar. Ya da millet 31 Mart’ta verdiği kararın arkasında duracak, iktidar geri adım atacak"

Ekrem İmamoğlu: Erdoğan’ı bir daha aday olamadığı için değil seçimlerde yenerek emekli etmeyi isterim

"Erdoğan benimle yarışmak istemediği için hapisteyim, Erdoğan benimle yarışmaktan korktuğu için sorularınızı yüz yüze değil Silivri zindanından yazılı olarak cevaplıyorum. Erdoğan’la yarışmayı tabii ki isterim"

"
"