28 Aralık 2018

Biat et, rahat et!

Binali Yıldırım'ın istifa etmesi gerekip, gerekmediği tartışılıyor, adamın umurunda bile değil, konu onun tamamen dışında!

Bu AKP’li politikacıların hayata ve olaylara yaklaşımlarına bayıldığımı itiraf etmeliyim.
Hiçbir sorun onları ilgilendirmiyor, hiçbir şey için kafalarını yormalarına gerek yok.
“Biat et, rahat et” mottosunu bellemişler, Reis, onların adına her şeyi düşünüyor, ne yapmaları, nasıl davranmaları gerektiğini söylüyor.
Arada bir acul davranışlar içine girip kendilerince bir fikre sahiplermiş gibi konuşanlar olabiliyor ama bunların da Reis tam tersini söylediğinde hemen arkasında hizalanabilmek gibi bir yetenekleri de var.
Şimdi tartışma konumuz Binali Yıldırım. Belediye Başkanı olsun diye aday gösterilirse, TBMM Başkanlığı’ndan istifa edecek mi, etmeyecek mi?
Konu doğal olarak Binali Yıldırım’a da soruldu. Yanıtı şöyle oldu:
“İstifa tartışmaları benim dışımda, konu kapanmıştır diye düşünüyorum.”
Ne kadar güzel değil mi?
İstifa etmesi gerekip, gerekmediği tartışılıyor, adamın umurunda bile değil, konu onun tamamen dışında!
Aday olmak istiyor mu, aday gösterilirse Anayasa’nın gerektirdiği gibi mi davranacak?
Belli ki bu konuda bir fikri olmadığı gibi kendisine danışılmasına da gerek yok.
Reis kararını verdi ve konu kapandı. Bu kadar basit.

***

Konu YSK’nın da dışında mı?

Tabii şimdi kısa da olsa merakla bekleyeceğimiz bir süre geçireceğiz.
Binali Yıldırım’ın İstanbul Büyükşehir Belediyesi adaylığını kabul edip, oy pusulaların koyacak kurum Yüksek Seçim Kurulu.
Sadece Binali Yıldırım’ın değil, bütün adayların kanunda yazılı şartları taşıyıp taşımadıklarına onlar karar veriyor.
Ve bu kurul yüksek yargıçlardan oluşuyor.
Anayasa’yı okuyup, anlama kapasitesine sahip olduklarını var saymamız gereken bir heyet bu.
Acaba onlar da Erdoğan’ın öfkesinden çekinip “konu bizim dışımızda” derler mi?
Yoksa, “biz bu Anayasa’ya uymak zorundayız, kusura bakma Binali Bey, istifa etmediğin için adaylığını kabul edemeyeceğiz” diyecekler mi?
Ben YSK’nın kanunda açıkça yazmasına rağmen mühürsüz zarf ve pusulaları geçerli kabul etme kararı verdiği gibi, bu konuda da Erdoğan’ı üzecek bir karar verebileceğine ihtimal vermiyorum.
Tamam, kurulun adı da yargıçları da “yüksek” ama o kadar da değil, diye düşünüyorum!

***

Cumhurbaşkanı’nı yine yanılttılar

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, üniversitelerin kendi iktidarları döneminde büyük gelişim yaşadığını söyledi:

“Bizim zamanımızda demokratikleşti ve özgürleşti. O yasakçı fanatik zihniyetten kurtulmak için çaba harcadık.”

Hocaların bir bildiriye imza attılar diye kitleler halinde üniversiteden atıldıkları demek ki bir gerçek değil, halüsinasyonmuş!

Cumhurbaşkanı birçok konuda olduğu gibi bence bu konuda da yanıltılmış bulunuyor.

Kendisine acı gerçeği ben söyleyeyim: Üniversitelerimiz sizin iktidar döneminizde iyiye değil, kötüye gitti!

Sadece üniversitelerimiz değil, bütün eğitim sistemimiz bir çöküşün içinde.

Bir zamanlar “daha da gelmem” dediğiniz WEF (Dünya Ekonomik Forumu) raporlarına göre Türkiye son 8 yılda  91. sıradan, 105. sıraya geriledi.

SJR endekslerine göre bilimsel yayın sıralamasında İran bile 2011’den itibaren bizi geçmiş durumda.

Uluslararası Eğitim Enstitüsü’nün kurduğu Bilim İnsanı Kurtarma Fonu’na baş vuruların yüzde 65’i artık Türkiye’den geliyor.

Size her söylenene inanmayın. Türkiye’de üniversitelerin ileriye gittiği filan yok.

 

Yazarın Diğer Yazıları

AKP'nin yargıya bakışı: "Yetkili" değil, "görevli"

AKP'nin 2011'deki Anayasa taslağında "yargı yetkisinden" değil, "yargı görevinden" söz ediliyor. Taslakta ayrıca, mahkemelerin "Türk milleti adına" karar vermesi ve AYM kararlarının herkesi bağlayacağı konularında hüküm yok. O tarihte "uzlaşma" gerçekleşmediği için Anayasa tartışması ertelendi. Ancak AKP'nin Anayasa taslağı, adı konulmadan hayata geçmiş gibi bir tablo var karşımızda...

Siyaset yapmayı yasaklama davası!

Kobani davasını çok önemsiyorum, çünkü bu dava, Türkiye'de demokratik siyasetin yasaklanması yolunda atılan büyük adımlardan biri

Reis mazbut lakin o çevresi yok mu?

O çevreyi yaratanın kim olduğu söylenmeden, çevre eleştiriliyor ki Reis, yenilginin suçunu bugünkü çevresine yıkıp, birinci halkayı yeniden oluştursun, bakarsın biz de oradan bir çıkış yakalarız!