30 Haziran 2020

Sayın Gül, sayın Davutoğlu sayenizde atı alan Üsküdar’ı geçti

Siz devletin başındaki kişilerdiniz. Biz gördük de siz nasıl görmediniz? Gördünüz de söylemek mi istemediniz, söylemeye mi çekindiniz? Şimdi şikayet ettiğiniz sisteme geçişin vebali boynunuzdadır

11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Karar gazetesinden Taha Akyol'a konuştu, eski Başbakan Ahmet Davutoğlu ise haftalık değerlendirme toplantısı yaptı.

İkisinin de söyledikleri aşağı yukarı aynı: Bu sistem yürümüyor, bu sistemle ekonominin düzelmesi mümkün değil, acilen kuvvetler ayrılığını esas alan güçlü parlamenter sisteme dönülmeli. Hukukun üstünlüğü sağlanmalı.

Güzel sözler.

Altına imza atacak sözler ama geç söylenmiş sözler.

Zamanında söylenmeyen sözün,

zamanında koyulmayan tavrın,

zamanında yapılmayan eylemin,

hiçbir anlamı yoktur, laf olsun beri gitsin hükmündedir. Bugün söylediklerini üç yıl önce söyleselerdi... Rejim /sistem değişikliği için yapılan referandumun öncesi söyleselerdi bir anlamı olurdu.

Belki tarihin akışı değişirdi.

Belki parlamenter sistemde kalırdık.

Övünmek gibi olmasın ama referandum öncesi onlarca kez yeni rejimin/sistemin Türkiye'yi daha iyiye değil, kötüye götüreceğini, otoriter hatta totaliter rejime kapı açtığını yazdım. Sadece ben değil başka yazar arkadaşım da yazdı. Televizyonlarda anlatıldı. Ucube rejim dedik. Dilimiz döndüğünce uyardık ama sayımız iki elin parmaklarını geçmedi.

O günlerde onlar sustu.

Gül, parlamenter sistemden yana olduğunu hep söyledi ama referandum öncesi susmayı tercih etti. Köşesine çekildi.

Dünkü açıklamasında "bu ucube Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile Türkiye'nin ilk 20 ekonomi arasında kalması bile tartışmalı hale gelmiştir" diyen Davutoğlu referandumda yeni rejimin destekçisiydi.

Referandumdan iki gün önce Erdoğan'la birlikte Konya'da kürsüye çıktı ve aynen şöyle dedi:

"17 Nisan ortak kimliğin, ortak aklın günü olmalıdır. Büyük dava günü olmalıdır."

Dediği oldu.

17 Nisan akşamı Cumhurbaşkanı'nın değimiyle atı alan Üsküdar'ı geçti.

Şimdi ne dersen de... Rejime ucube de, parlamenter sisteme dönmezsek küme düşeriz de, işsizlik bu sistem nedenle artıyor de, liyakat kavramı ortadan kalktı de, Türkiye böyle yönetilmez de, ekonomiyi yönetenler palavra sıkıyorlar de...

Boş laf olur.

Çünkü, sayenizde atı alan Üsküdar'ı geçti.

Ne olur; kandırıldık demeyin.

Ne olur; böyle olacağını tahmin edemedik demeyin.

Ne olur; Her şeye bir kişinin karar verdiğini rejime döneceğini beklemiyorduk demeyin.

Siz devletin başındaki kişilerdiniz. Biz gördük de siz nasıl görmediniz? Gördünüz de söylemek mi istemediniz, söylemeye mi çekindiniz?

Şimdi şikayet ettiğiniz sisteme geçişin vebali boynunuzdadır.

Diyorsunuz ki; parlamenter sisteme geçelim. İyi güzel de nasıl geçeceğiz?

Diyelim ki; 2023 seçimlerinde millet ittifakıyla ortak çıkardığınız aday cumhurbaşkanı seçildi.

Diyelim ki; Meclis çoğunluğunu da aldınız. Yani bugünkü tablo tersine döndü. Cumhur İttifakı'nın yerine siz geçtiniz.

Anayasa'yı nasıl değiştireceksiniz?

Nasıl parlamenter sisteme döneceksiniz?

Anayasa'yı değiştirmek için 400 vekilin oyu gerekiyor. Referandum yoluyla 360.

Bu sayıyı bulamazsanız ne olacak?

Bu yeni rejim/sistem beş yıl daha mı yürüyecek? 2027, 2028'e kadar! Parlamenter sisteme dönüş kolay değil. Meşakkatli ve uzun bir yolculuk gerektiriyor.

Çünkü; atı alan Üsküdar'ı geçti. 

Yazarın Diğer Yazıları

Atatürk’ü camiden silme projesi ve veda…

İmamlara Atatürk’ün adını anmama yasağı koyan eski Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez’di. Yerine gelen Ali Erbaş daha katı daha sert bir üslupla devam ettirdi. Atatürk’e ima yoluyla hakaret edilmesine bile izin verdi.

‘Menfaatimiz’ yeni mi aklınıza geldi?

Menfaatlerimiz için herkesle görüşmeliyiz yaklaşımını destekliyorum ama! Sormadan da edemeyeceğim. Esad ile neden görüşmüyorsunuz?

Bizleri Şi Cinping kurtardı, kendisine minnettarız!

Yurt dışına gitmek isteyen iki Sinovac bir doz BioNTech olmuşsa bile bir doz daha BioNTech olmaz zorunda! Bu duruma bakınca Çin Devlet Başkanı Şi Cinping iyi ki Sinovac aşılarının zamanında ülkemize gelmesini engellemiş diyorum.