26 Kasım 2019

Gazeteciye kumpas kurduran makul şüpheli!

O yalan haber olmasaydı, Talat Atilla bu tezgahı kurmasaydı, Muharrem İnce bu fırsatı bulmayacaktı. CHP, kongre sürecine girerken adı gündemde olmayan İnce bir anda manşetlere kuruldu

Olay belli; Talat Atilla yalan bir haber tezgahlamış! Yalan haberi tek başına mı uydurmuş, birileriyle birlikte mi uydurmuş, şimdilik bilemiyoruz.

Bazı köşe yazarlarına üfleyerek kumpası kurmuş. Sonunda birini tuzağa düşürmüş, üflediği yalan bilgileri yayınlatmayı başarmış.

Kurduğu tezgah hayat geçince, kendi tezgahın altına girip saklanmış. Amacı; ortalığın karışması, CHP'nin birbirine girmesi, ülkenin gündemine oturmasıysa kumpası başarılı oldu.

Ülke neredeyse bir haftadır Saray'a giden CHP'liyi konuşup duruyor. Haber kanallarının tek tartışma konusu bu.

Olayı köşesine taşıyan Rahmi Turan bu bilgiyi Talat Atilla'dan aldığını açıkladı. Yalan haberin kaynağı 'gazetecilik sabıkası' olan gazeteciymiş; öğrendik!

Atilla'ya soruyorlar; "Haber kaynağımı açıklamam" diyor: "Derimi yüzseler de müebbet hapis verseler de açıklamam."

Açıklayamaz çünkü ortada haber yok ki kaynağı olsun.

Ortada koca bir yalan var!

'Gazetecilik sabıkası' olan dedim bir parantez açarak açıklık getireyim. Bu kişi Milliyet gazetesinde köşe yazıyordu. 28 Ocak 2018 tarihli yazısında 11 Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'e suikast düzenlendiğini iddia etti. Gül, makam aracında zehir yoluyla öldürülmek istenmiş, Hayrünnisa Gül eşinin hareketlerinden şüphelendiği için müdahale etmiş, suikastı önlemiş.

Bu bilgi yalan çıktı, fos çıktı.

Gazete yönetimi de işine son verdi. Günlerdir böyle bir kişinin üfürdüğü dedikoduyu tartışıyoruz.

Esas soru şu: Talat Atilla bu tezgahı neden kurdu? Bu yalanı neden üfürdü? Amacı neydi?

Konuşmamız gereken artık bu.

Gündeme gelmek, şöhret olmak, konuşulan adam olmak gibi sebebi olabilir. Nitekim, adını tüm Türkiye duydu öğrendi. Zihinlere kazındı.

Amacına ulaştı.

Amacı bu değilse birileri ona bu yalanı üflettirdi. Birileri ona bu tezgahı kurdurdu.

Kim?

Makul şüphelilere bakalım... Bu tezgahtan en fazla yarar sağlayan kimse makul şüpheliler odur.

İktidar partisinden başlayalım. "Bizi ilgilendirmiyor CHP'nin iç meselesi' diyorlar ama köpürttükçe köpürtüyorlar. Medyaları kanırttıkça kanırtıyor.

Dillerinden düşmüyor.

CHP'yi karıştırmak işlerine geliyor, gündemi CHP'nin üzerine yıkmak, yakıcı sorunları ikinci, hatta üçüncü plana itmek çıkarlarına...

Nitekim böyle oldu?

Mesela, "Barış Pınarı Harekâtı planlandığı gibi sonuçlandı mı?", "Durdu mu, durması mı istendi?" gibi sorular sorulmuyor, konuşulmuyor, tartışılmıyor.

Bu sebeple iktidar makul şüpheliler listesinde.

Başka kim olabilir?

Muharrem İnce de makul şüpheli. Meseleyi ilk andan itibaren köpürtenlerden biri de o. Anında "Ben değilim" diye ortaya çıktı!

Adı telaffuz edilmeden, kimse onu suçlamadan!

Sanki Rahmi Turan yazmadan önce ismi üzerinde böyle bir bombanın patlatılacağını biliyor gibiydi!

CHP yönetimini suçladı, CHP yönetiminin bu tezgahı kurduğunu iddia etti.

Tezgah ne?

İnce'nin Saray'a gitti, Cumhurbaşkanı ile CHP Genel Başkanlığı üzerine görüş alış verişi yaptığı mı?

Böyle bir görüşme var mı?

Yok, İnce de yalanladı, Cumhurbaşkanı da... Konunun kapanması gerekirdi, Cumhurbaşkanı da kapatmadı, İnce de...

Mağduru oynamaya soyundu. "Bu haberin (yalanın) kaynağını bulun" diye diretti. Basın toplantısı düzenleyerek CHP yönetimiyle hesaplaşmaya girişti. Bir buçuk yıl önceki cumhurbaşkanı seçimi akşamına dönerek içinde biriktirdiği öfkeyi dışa vurdu.

O yalan haber olmasaydı, Talat Atilla bu tezgahı kurmasaydı, Muharrem İnce bu fırsatı bulmayacaktı.

CHP, kongre sürecine girerken adı gündemde olmayan İnce bir anda manşetlere kuruldu.

Basın toplantısı yapsa Yalova'da iki-üç gazeteci izleyecek, ulusal medyada zor yer bulacaktı.

Onlarca kamera izledi, onlarca televizyon dibine kadar canlı yayın yaptı.

Makul şüpheli demem yanlış mı?

Yazarın Diğer Yazıları

Atatürk’ü camiden silme projesi ve veda…

İmamlara Atatürk’ün adını anmama yasağı koyan eski Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez’di. Yerine gelen Ali Erbaş daha katı daha sert bir üslupla devam ettirdi. Atatürk’e ima yoluyla hakaret edilmesine bile izin verdi.

‘Menfaatimiz’ yeni mi aklınıza geldi?

Menfaatlerimiz için herkesle görüşmeliyiz yaklaşımını destekliyorum ama! Sormadan da edemeyeceğim. Esad ile neden görüşmüyorsunuz?

Bizleri Şi Cinping kurtardı, kendisine minnettarız!

Yurt dışına gitmek isteyen iki Sinovac bir doz BioNTech olmuşsa bile bir doz daha BioNTech olmaz zorunda! Bu duruma bakınca Çin Devlet Başkanı Şi Cinping iyi ki Sinovac aşılarının zamanında ülkemize gelmesini engellemiş diyorum.